Devil ᴷᵀᴴ

• єρ 17

—Alice—

Saat on ikiye yaklaşıyordu.

Yeterince eğlenmiştik ve yorgun
düşmüştük.

"Doğum günün bitmek üzere..." demiş
bana imalı bir bakış atmıştı.

"Noldu yine?" Histerik bir şekilde
gülmüştüm.

"Bitene kadar öpüşmek istiyorum.."

Kolumdan tutup beni kucağına oturttu
ve kendini çimlerin üzerine bıraktı.

"Tae..biri gelirse?"

Tam kalkacakken belimden tutmuştu.

"Sence umrumda mı?"

Dudaklarıma yaklaşıp yavaşça alt
dudağımı emmeye başlamıştı.

Elleri kalçalarıma gidip, sıkarken bende hafifçe saçlarını çekiyordum.

Dudağından ayrılıp az ilerideki ağaca
yaslanan silüete baktım.

Kalbim hızlanmış, kucağından
kalkmıştım.

"Alice..neler oluyor?" demiş benim
baktığım yere bakmıştı.

Ama orda yoktu..

"Iyi misin? Orda kimse yok. Belki
sincaptır.."

Hâlâ ağaca bakarken gerçekten
kimsenin olmadığını anlamıştım.

Elimi tutmuş diğer eline de sepeti alip
ilerlemeye başlamıştı.

Arabaya binmiş kendimi güvende
hissetmiştim.

Ağacın orda ki Jungkook olabilir miydi?

"Anahtar ben gelene kadar sende
dursun. Geliyorum şimdi."

Taehyung'un telefonla konuştuğunu
yeni farketmiştim.

"O kim?"

"Boşver. Gittiğimizde görürsün."

~~~

Deniz kıyısına geldiğimizde öylece
etrafa bakmakla meşguldüm.

Bir tane ev vardı ve fazlasıyla büyüktü.

"Hadi in bakalım."

Arabadan inip elimi tutmuştu.

"Şimdi sana yalnızca elbise alacağımı
felan düşünmedin değil mi?"

"Ne demek istiyorsun Tae?"

"İşte. Doğum günü hediyen karşında seni bekliyor.."

Eliyle gösterdiği yere baktığımda daha
deminki ev olduğunu görmüştüm.

Şakaydı değil mi?

"Ben bunu kabul edemem. Taehyung bu benim için çok fazla ve bu şey çok pahalı-"

"Lütfen paranın hesabını yapma. Her şey senin için."

Elimden tutup heyecanlı bir şekilde
kumların üzerinde yamuk yumuk
yürüyerek eve adımlamıştık.
Kapıda bekleyen bir adam elindeki
anahtarı Taehyung'a uzattı.

"Buyrun efendim.."

Taehyung memnuniyetle almış, başıyla
selam vermişti.

Adam gitmiş yine baş başa kalmıştık.
Eve girer girmez etrafı incelemeye
başlamıştım.