• єρ 34

575 56 7
                                    

— Alice —

Sanki..kendimi, hissetmiyordum.

Sesleri duymuyordum.

Etrafı göremiyordum.

Beynim uyuşuyordu.

Ağzımdan dolu dolu akan kanlar..yere
ve pantolonuma damlarken, başımdaki
büyük yarada ki kanlarda bütün
yüzüme bulaşıyordu.

Göz kapaklarım pes etmiş, kapanmıştı.

— Taehyung —

Bilgisayarda ki bildirim ile yerimden
fırlamıştım. Alice...

Alice'in bileğindeki saatine gizli bir
kamera yerleştirmiştim ve şuan da ki
konumunu görebiliyordum.

Fakat sinyal çok azdı..

Hızla telefonumdan konumun resmini
çekip odadan çıktım ve yola koyuldum.

Umarım...umarım kötü bir şey
olmamıştır..

Geldiğim yeri incelerken içimden
küfürler yağdırıyor merdivenleri
çıkmaya çalışıyordum.

Yolda gelirken, Hoseok ve ekibime
bildirmiş gelmelerini söylemiştim.

En üst kata çıkıp açık olan kırık dökük
kapıdan içeri girdim. Etraf sessizdi.
Odaları tek tek gezmiştim ama kimse
yoktu. Son odaya doğru ilerlemiş hızla
kapıyı açmıştım.

Odanın merkezinde duran sandalyeye
bağlı olan Alice..şuan tanınmayacak
hâle gelmişti..

"Alice!"

Yanına gidip omuzlarından sarsmaya
başladım ama kafası düşmüş gözleri ise
kapalıydı.

Titreyen ellerimi aldırış etmeden ipleri
çözüp Alice'i kucağıma aldım.

"Alice lütfen uyan, nolur.."

Hâlâ baygın ve kanlar içerisinde
kucağımda sarsılırken merdivenleri
inmeye başlamıştım.

Ağzını açıp konuşmaya çalışıyordu ama
sesi çok az çıkıyordu.

"Anlayamıyorum, Alice bir kez daha
söyle lütfen.."

Zar zor nefes alırken ağzından çıkan
tek şey şu olmuştu.

'Ablam..katil..o..'

"Alice nefesini yorma, kendini yorma
birtanem az kaldı, dayan.."

Hemen bir tane taksiye atlamış
taksicinin korkar bakışlarını
umursamayarak parayı yüzüne
atmıştım.

"Çabuk en yakın hastaneye sür!"

Adamın elleri titreyerek gaza
yüklenmiş hastaneye doğru sürmeye
başlamıştı.

Yoğun bakım..

Tam tamına yedi saat on beş dakika..
Soğuk koridor ve onsuz geçen her
dakika...

Gözlerim kan çanağı, yorgun göz
kapaklarım ve çatlamış, kurumuş olan
dudaklarım..

Ekip o piç kadını bulmak için arayışa
geçmişti. Ama hâlâ bir sonuç yoktu.
Rahatsız sandalye de kıpırdanırken
gözlerimi zor da olsa kapatmayı
başarmıştım.

Ama bir dakika bile olmadan açmami
sağlayan omzumda ki eldi..

Önümde duran ve düzensiz
nefes alan bir adet Jimin..

Ve yanında..hiç tanımadığım ama
üzgün olan bir kız..

"Kardeşim.." demiş hızla sarılmıştı.

Duygusal bir herif olmasam da konu
Alice olduğu sürece gözümde ki yaşlar
durmak bilmiyordu.

Yüzümü omzuna gömüp ellerimle
ceketini sıktım.

Canım yanıyordu.

Kalbim aciyordu.

Dudaklarımı birbirine bastırarak
gözyaşlarımın durmaksızın akmasına
göz yummuştum.

Kendini benden uzaklaştırıp dolu
gözlerle yoğun bakım kapısına
bakmıştı.

"O..iyi mi?" demişti zorla.

Burnumu çekip kafamı sağa sola
sallamıştım.

Hepsi benim hatamdı.

Jungkook'u öldürmekle hata yapmıştım.

Jungkook gerçekten güçlü biriydi ve
takımı da aynı onun gibiydi.

Biz ise..

Güçlü gözüken ama aslında zayıf olan
takımdık.

Güçlü gözüken ama aslında zayıf olantakımdık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Devil ᴷᵀᴴ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin