• єρ 35

630 57 9
                                    

— Taehyung —

Hâlâ bir haber alamamıştık.

Yalnızca fazlasıyla kan kaybettiğini
söylemişlerdi..

Annem ve babamdan sonra bir de
Alice..beni bırakırsa..

Gerçekten dayanamazdım.
Yoğun bakım kapısından doktor
çıktığında üçümüzde ayağa kalkmıştık.

Hızla doktorun yanına gidip ne
diyeceğini beklemeye başladım.

"Hastanın durumu iyi..değil. Kan
kaybediyor ve sıklıkla iç kanama
geçiriyor. Elimizden gelenini yapıyoruz. Yalnızca bekleyelim. Hasta bize on iki saat içerisinde sonuç verecek.."

Zor da olsa gülümseyip gidişini izledim.
Ayaklarımın tutamamasıyla tam yere
yığılacakken, Jimin sıkıca kollarımdan
tutmuş sandalyeye oturtmuştu.

"Hey, kötü görünüyorsun
adamım... Baksana daha on iki saat
var. Eve gidip uyusan iyi olur, biz burda olacağız.."

Kafamı sağa sola salladım ve yüzümü
ellerimin arasına aldım,

"O olmadan bu hastaneden
çıkmayacağım. Onu asla yalnız
bırakmayacağım.."

"Bak sözümü dinle, lütfen inat etme.
Uyanacak. Ve uyanınca karşısında
çökmüş, uykusuz, bitkin bir Taehyung ile karşılaşmasını istemezsin değil mi?"

Belki de haklıydı..

Ona iyi görünmeliydim. En azından
beni gördüğünde güçlü görünmeliydim.
Sessizce kafa sallayıp tanımadığım
kıza baktım. Üzülmüş gibiydi. Acaba
arkadaşı mıydı?

Neyse ne. Alice'ten başka kimseyi
düşünemeyecektim..

Hastane kapısından çıkıp evime doğru
ilerledim. O ev..anıları berbattı.

Alice'e zorla hizmetçilik yaptırdığım ev..

Önünde kızları öptüğüm ev..

Onu aşağılayıp, zarar verdiğim ev..

Gitmem bile hataydı ama konaklayacak
başka bir yerim yoktu.

Arabama binip hızla evime doğru
sürmeye başladım.

Kaç saat olduğuna dair bir fikrim yoktu
ama fazlasıyla uyumuştum.

Gözlerimi açıp zorda olsa telefonuma
baktım. Bir sürü arayan ve mesaj vardı.
Tanrım!

Hızla Jimin'i arayıp ayağa kalktım.

"Taehyung nerdesin olum sen?! Kaç
saattir uyuyorsun?"

"Noldu?! Alice'e bir şey mi oldu?!"
kalbim hızlanmıştı.

"Hayır. Aksine harika bir haberim var. Alice normal odaya alındı! Hattâ senin önünde kötü gözükmemesi için güzel bir elbise bile giydirdik!"

Heyecanla anlatırken, buğulu görmeye
başlamış hızla gözyaşlarımı silmiştim.
İşte bunlar mutluluk gözyaşlarıydı..

"Tamam geliyorum! Tanrım çok
şükür.."

Telefonu kapatıp hızla dolaptan bir
şeyler seçtim. Birde kızı yorup, elbise
mi giydirmişlerdi?!

Giydirmişler? Umarım Jimin'de o
ortamda değildir yoksa benden
çekeceği vardı.

Üzerimi giyindikten sonra aynada son
bir kez kendime baktım.

Telefonumu ve araba anahtarlarımı
alıp hızla hastaneye doğru yol aldım.

— Alice —

"Çocuklar..ne gerek vardı böyle bir
şeye?"

Yeni tanıştığım kıza ve Jimin'e bakarken ikisi de iyi iş çıkarmış gibi beni süzüyordu. Gözlerimi devirip yavaşça sağa döndüm.

Dikiş yerimin sızlamasıyla yüzümü
ekşittim. Adının Hwayung olan kız hızla yanıma gelmiş beni tekrar eski hâlime döndürmüştü.

"Su mu istiyorsun? Böyle kendin hareket etmemelisin, tehlikeli.."

Tebessüm ettiğinde bende aynı şekilde
gülümsemiş, kafa sallamıştım. Tanışalı
on dakika olmamıştı ve gerçekten çok
samimi birine benziyordu.

O anda aklıma dank etmişti.

Hwasa... (Alice'in ablasının ismi)

Gülümsemem solmuştu.

Kapıdan içeri giren adama gözlerimi
dikmiştim. İşte onu gördüğüm an
sanki..herkes gitmişte sanki bir tek o
varmış gibi hissetmeye başlamıştım.
Sanki yalnızca oda da o ve ben vardık.
Beni süzerken ben ise sadece gözlerine
odaklanmıştım.

"Alice..." yanıma gelip kendini fazla
bastırmadan kollarımı bedenime
sarmıştı.

Kokusunu içime çekebildiğim kadar
çektim..

Parmaklarımı saçlarında gezindirebildiğim kadar gezindirdim.
Ve..

Dudaklarını öpebildiğim kadar öptüm..

"Çok korktum ben..sana bir şey olursa
diye.."

Jimin ölsürdüğünde birbirimizden
ayrılmıştık.

"Hani şey..biz de burdaydık ya? İşinizi
evde halletseni-"

Hwayung dirseğini Jimin'in karnına
geçirmiş, susmasını sağlamıştı. İkisine
de gülerken Taehyung'a döndüm.

"Konuşmamız gerek.."

Kafa sallamış Jimin ve Ilwayung'a
bakmıştı. İkisi anlamış gibi sinsice
gülerken odadan çıkıp kapıyı
kapatmışlardı.

"Hwasa..onu yakaladınız mı?"

Taehyung üzgünce bakışlarını yere
dikmiş cevap vermemişti.

"Polise haber verseydiniz!! Neden
sürekli kendiniz bu işin içindesiniz?!"

Gözlerini bana dikmişti.

"Daha önce zaten ekibimle kötü işler
peşindeydik. Polisler bizi de tanımak
isteyecek ve eğer..kimliğim ortaya
çıkarsa Hwasa ile birlikte ben ve
ekibimde hapishaneye girer..."

Biraz soluklanmış elimi tutup nazikçe
öpmüştü.

"Saçlarımı sürekli boyatmamın sebebini ne zannediyordun? Olduğum kişiden kaçmak için..beni tanımasınlar diye.."

Bir kez daha öpmüştü.

"Merak etme sevgilim..onu ve piç
sürüsünü yakalayacağım. Ve gereken
cezayı görecekler.."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Devil ᴷᵀᴴ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin