Devil ᴷᵀᴴ

• єρ 26

— Alice—

Kapı çaldığında çantamı toparlayıp
son kez aynaya baktım. Güzel
görünüyordum. Kapıyı açtığımda
Taehyung bütün karizmasıyla ve
ciddiyetiyle duruyordu.

İkimizde sanki dilimizi yutmuştuk.
Kaşları çatılmış beni süzmeyi
bırakmıştı.

"Sana aldığım bütün açık elbise veya
üstleri yalnızca benim yanımda giy
diye aldım." demiş gözlerimin içine
bakmıştı.

"Sadece..beğendim. Ve özel bir gün
olduğu için giymek ist-"

"Pekala." demiş beyaz gömleğinin bir
kaç düğmesini açmıştı.

Yanıma gelip elini belime koymuş,
arabaya doğru ilerlemiştik. İki tane
daha araba vardı.

Biri Jimin'in diğeri ise Namjoon'undu.
Hızla kendi arabamıza geçip sürmeye
başlamıştı.

Sessizlik hâkimdi. Parmakları
direksiyonu sıkıyordu ama yüzünde bir
gram sinir hâkim değildi..

Konuşamıyordum çünkü
terslemesinden korkuyordum.

Radyodan bir müzik açmıştı.

Camları açmasıyla saçlarım dağılmıştı.
Gözlerimi kapatmış rüzgarın yüzüme
vurmasına göz yummuştum.

Belki de haklıydı. Giymemeliydim. Yol
yakınken hızla gözlerimi açtım.

"Arabayı geri sür. Elbiseyi
değiştireceğim."

Hâlâ sürmeye devam ediyordu.

"Madem surat asacaksın, gitmemizin ne anlamı var?"

Sessizce mırıldanmış kafamı cama
yaslamıştım.

Bir eli açıkta kalan bacağıma gitmişti.
Soğuk eli yüzünden ürpermiştim.

Okşamaya başladığında gözlerimi
tekrar kapatmıştım. Birden bacağıma
bir öpücük kondurduğunda gözlerimi
açmıştım.

Kaza yapmamamız büyük mucize..

Yüzüne bilmediğim bir gülümseme
yerleştiğinde anlam verememiştim.
İkizler burcu mu bu?

Sesi daha fazla açıp parmaklarıyla
direksiyona vurup, ritim tutuyordu.

"Bugün özel bir gün ve mahvetmek
istemiyorum." demiş gülümsemişti.

Şarkıya eşlik etmeye başladığımızda
daha hızlanmış, saçlarımın uçuşmasını
sağlamıştı.

Dedikleri yere geldiğimizde arabadan
inmiş etrafı süzmüştüm. Her yer ışıl ışıl, harika görünüyordu.

"T-taehyung..burası mükemmel..". demiş etrafa büyülenmiş gibi bakmaya
başlamıştım.

Elimi sıkıca tutmuş içeriye doğru
yürümeye başlamıştık. Romantik bir
müzik çalarken tek biz olmadığımızı
farketmiştim.

Ortada dans eden çifte baktım.
Namjoon ve Britney..

Ve köşede kendi halinde saçma
haraketler yapan Jimin..

Jimin'e gülerken elimdeki eli
sıklaşmıştı.

"Jimin'e fazla yüz vermeyeceksin." demiş önüne dönmüştü.

Tam ortaya geldiğimizde iki tane
konfeti patlamış, müzik sesi artmıştı.

Bizde dans etmeye başladığımızda
Jimin elinde içki şişesiyle bir tane
görevliyi süzüyordu.

Vay çapkın .

Dansımız son bulmuş, masaya doğru
ilerlemiş, oturmuştuk.

Taehyung yanıma, karşıma Namjoon,
Britney ve Jimin oturmuştu.

Sanki Jimin'in yüzü solmuş, bir şeye
bozulmuş gibiydi. Kimseye bakmıyor
parmaklarıyla oynuyordu.

"Jimin sorun ne?" demiş Jimin'e
bakmıştım.

"H-hiçbir şey.." demiş korkakça tekrar o görevli kıza bakmıştı.

Güzel kızdı. İdare ederdi. Hem Jimin'de yakışıklıydı. Neyi sorun ediyordu ki?

Önümüze ilk olarak yemekler
geldiğinde herkes yemeğe gömülmüştü.

"Ben yemeyeceğim. Birazdan gelirim."

Jimin masadan kalkmış, arkasına
bakmadan uzaklaşmıştı.

Neler oluyordu?

Tekrar görevli kıza baktığımda..

Ağlıyor olduğunu görmüştüm..