Bodruma geldiğimde babam beni havaalanında bekliyordu. arabaya eşyalarımı koyduk ve evimize doğru yol aldık. Ağzımı yol boyu hiç açmadım. Babam hep lanet olsun ki istemediğim şeyler yapıyordu. Annemden sonra başka bir kadını eve getirmesi , beni arkadaşlarımdan ayırması yetmıştı artık. Sadece camdan etrafıma bakıyordu. Buralar hiç güzel değildi şimdiden istanbulu özlemiştim. Çoğu arkadaşımla vedalaşamadan bu kadar acele buraya gelmemizin sebebi neydi anlamıyorum. Babamda hiçbirşey söylemiyordu. Sonunda eve gelmiştik. Ev çok garip ve korkutucuydu. Ağaçların arasında bir konaktı. Hiçbirşey demeden arabadan indim. Babamda esyalarımı alıp yanıma geldi. " nasıl yeni evimizi beğendin mi" dedi. Çok iğrenç diyemiceğime göre "evet" deyip eve yürüdüm. İçeri girdiğimde heryer darmadağındı. merdiven çok uzundu. Ve ev kocamandı. Merdivenden çıkarken o kadını gördüm. Bana , " Hadi sallanma eşyalarını koy ve yardıma gel" diye bağırdı. Onu hiç sevmiyordum babam varken bana iyi davranıyor babam yokken canavar oluyordu. Herneyse "tamam" deyip odama yöneldim. Kapıdan girer girmez tam karşıda kocaman bir pencere gördüm. O tarafa doğru yürüyüp pencereyi açtığımda ormanın içinde karanlık bir mezarlık olduğunu gördüm. Burada kalamazdım. Hemen babama söylemeliydim. Üstümü değiştirip hülya annemin yanına indim. ona anne demek içimden gelmese de zorundaydım..