Eve gidene kadar kafamda bir sürü soru işareti oluşmuştu bile. herşeye bi sonuç bulmam gerekicekti. nerden bulasmıstım bu belaya. kime söylesem inanmazdı zaten. keşke yanımda doğa olsaydı. o inanırdı. nasılda özlemiştim. şimdi konuşamıyorduk bile. ellerim de çok üşümüştü. hemen biraz sobada ısıttım. yukarı çıktığım da hülya anne ortalıkta yoktu. seslendiğim de ses de vermemişti. korkuyordum. bodrum katından ayak sesleri geldi. o tarafa doğru yürüdüğüm de önüme konak haberinin gazete kağıdı düşüverdi. birden geri çekilip çığlık attım. hülya anne koşarak yanıma geldi. ne bağırıyosun sen diye kızdı bana. o görmeden gazete kağıdını cebime sokuverdim ve önümden böcek geçti birden korktum dedim. "aptal kız" diye söylendi ve mutfağa gitti. bu kadın çok garipti. ama şuan onunla uğrasacak vaktim yok. odama çıkıp hemen gazete kağına baktım. üstünde damla damla kan vardı. korkudan ağlamaya başladım. deliriyor muydum? Yırtıp hemen camdan aşağı kağıt parçalarını attım. yere oturdum ve baya uzun süre ağladım. baya dolmuştum artık. dayanamıyordum. Saat öğleden sonra 16:10 civarıydı. yatağıma yattım gözlerim çok ağrıyordu. uykuya dalmışım.