Hırsızlık

5.4K 171 20
                                        

Kerem'in Ağzından

Hale ile mesajlaşmamızı kahkaha atarak birkaç kez daha okumuştum. Hocam yerine "kocam" yazmıştı ve bu yazım hatası, beni hiç olmadığım kadar mutlu etmişti.

Pazartesiyi iple çekiyordum. Onun katında nöbetçi olacaktım ve belki birkaç kelime edebilirdik.

Onu düşününce yüzümde beliren tebessüme engel olamıyordum. Ailemin yanından geleni birkaç saat olmuştu ve kendimi resim yapmaya vermiştim. Beni sakinleştirebilen iki şey vardı: resim ve Hale.

Ailemin evi demişken, yepyeni bir sorunum olmuştu! Bana uygun gördükleri kızla evlenmemi istiyorlardı ve itiraz etmemi beklemiyorlarmış gibi trip yemiştim. Benimle tek tük konuşan üvey babamın benden bunu istemesi garip değilmiş gibi davranmışlardı!

Ne olursa olsun o kızla evlenmeyecektim. O bilmese ve kabul etmese bile ben Hale'ye aşıktım ve ona olan aşkıma  ihanet etmeyecektim.

İnsan ömrü boyunca sadece bir kişiyi sevebilirdi ve benim için Hale, o kişiydi. Ben ona değil, ona olan sevgime ihanet etmekten korkuyordum. Benimle hiçbir zaman olmak istemeyecekti muhtemelen ve beni hep görmezden gelecekti. Bense onu hissettirmeden sevmeye devam edecektim.

Pazartesi günü geldiğinde beyaz bir tişörtün üstüne blazer ceketimi, onun üstüne de kalın kaşe montumu giydim.

Arabama atlayıp okula geldiğimde çocuklar yavaş yavaş sıra oluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arabama atlayıp okula geldiğimde çocuklar yavaş yavaş sıra oluyordu. Gözlerimle hızlıca etrafı taradım ama Hale ortalıkta gözükmüyordu. Okula ucu ucuna yetişiyordu ve tahminimce İstiklal Marşı okunmadan bir-iki dakika önce burada olacaktı.

Birkaç erkek öğretmenin durduğu yere -bahçe kapısının birkaç metre uzağına- geçip muhabbet etmeye başladık. Müdür konuşmasına başlayınca sustuk. Her pazartesi, bu kadar söyleyecek şeyi nereden buluyordu bu adam?

Hale koşarak sınıfının sırasının en arkasına geçtiğinde gülümsedim. Tam zamanında yetişmişti.

İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra birkaç hoca olarak kürsü yerine geçtik ve öğrencilerin geçmesini bekledik. Hale hâlâ utanıyor olacaktı ki önümden geçerken ısrarla bana bakmamıştı.

Hocam yerine "kocam" yazmasını ve sonradan telaşla düzeltmeye çalışmasını hatırlayınca sırıttım. Kötü hissettiğim zamanlarda bu olayı aklıma getirecektim artık.

Tam resim sınıfına gitmiştim ki nöbetçi öğrenci bana bir kağıt getirdi. Görünüşe göre Halelerin sınıfının dersi boştu -benim de ilk dersim boştu ama nöbetçi olduğum için erken gelmiştim- ve derslerine girecek olan öğretmen bendim.

Öğretmen zili çalınca göstermelik olarak kitabımı ve dosyamı alarak Hale'nin olduğu sınıfa doğru yürüdüm. Heyecanlanmıştım ama kendimi dizginlemek artık su içmek, yemek yemek gibi olağan bir şey haline gelmişti.

DefterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin