21' gardenya kokuyordu değil mi?

584 110 259
                                    

Xiao Zhan büyük zorluklarla uyuduğu kanepede uzanırken Yibo onun yanında oturuyordu. "Sizce iyi olacak mı?" diye sordu diğerlerine fısıldayarak. O uyuduğunda sanki herkes rahatlamış ve üzerlerindeki yorgunluğu atmak için oturma odasında dağılmıştı.

"Sen iyi miydin?" Jiyang onu soruyla yanıtladığı zaman Yibo başını iki yana salladı.

O bir haftanın sonunda karanlık odadan çıktığı zaman kendinde değildi. Şimdi bile bazı zamanlar aklı karışırken, Xiao Zhan'ın biyoyazılım kadar güçlü bir etkenle manipüle edilişinin onun kafasını ne denli karıştırdığını sadece tahmin edebiliyordu.

"Neyse ki silah boştu." Zhuo Cheng silahını beline yerleştirip Yibo'nun omzuna hafifçe vurdu. Boş da olsa kimsenin erişebileceği bir yere koymamalıydı, bundan sonra daha dikkatli olacaktı. "O şimdi gerçekten biyoyazılımın etkisinde mi?" diye sordu uyuyan adamı izlerken.

"Evet." Ona cevap veren Haikuan olmuştu. "Algoritmaları bilseydim, neye nasıl tepki vereceğini bilmek daha kolay olurdu."

"Biyoyazılımın iyi olduğunu düşünüyor, bize güvenmiyor." Bowen parmaklarıyla sayarak devam etti. "Onlara güveniyor."

"Bizimle yaşadıklarını tam olarak hatırlamıyor." Yibo fısıldayıp Xiao Zhan'ın saçlarını okşadı. Konuşurken de gözlerini ondan ayırmamıştı.

"Biyoyazılımın insanların hafızasını etkileyebildiğini bilmiyordum." Jiyang konuştuğunda Yibo hemen başını iki yana salladı. "Biyoyazılımın kendisi bunu yapamaz, sadece yan etki." Anlatmadan önce başını kaldırıp kendini dinleyen adamlara sırayla baktı. "Hatıraları biyoyazılımın ona aşıladığı duygu ve fikirlerle çeliştiği zaman biyoyazılım baskın geliyor, biyoyazılımın işleyiş şekli bu. Bu durumda kafası karıştığında en kolay çözüme gidiyor, hatırlamamak veya hatırlamak için kendini zorlamamak."

Zhuo Cheng elini onun omzundan çekip "Ben gitmeliyim." dedi. "Control Z'in orada kalacağına emin miyiz?"

"Bu saatten sonra kaçacak yerleri yok." Jiyang odanın diğer köşesindeki adamı uğurlamak için ayağa kalktı. "O merkezi geçtiğimiz yıl sırf bu iş için inşa etmişler, ayrıca yerini polisin bildiğini henüz bilmiyorlar."

İkisi birlikte evden çıkarken Zhuo Cheng herkese ithafen el salladı. Başta çekinceleri olsa da şimdi bu adamlara yardım ettiği için pişman değildi. Nasılsa iki seçeceği olmuştu; yasa dışı yöntemler kullanan ve bilgi sızdıran amirine uyarak onunla birlikte sorgulanmak veya suçlu olduğu düşünülen insanların masumiyetini kanıtlamaya çalıştığı için sorgulanmak. İkinci seçeneği seçeli uzun zaman oluyordu.

Jiyang onu uğurlayıp eve döndüğünde Yibo'nun yanına oturdu. Saat çok geç olmuştu ancak kimsenin uyumaya niyeti yok gibiydi.

"Yibo." Uyuyan adam mırıldandığında Yibo üzerindeki örtüyü düzeltip ona yaklaştı. "Sence rüya mı görüyor Jiyang?"

"Bilmiyorum." Jiyang dudaklarını dişledi. "Uyuduğu zamanlar, tamamiyle kendisi olduğu tek zamanlar."

Yibo başını sallayıp onu onayladı ve Xiao Zhan'ın elini tutmasına izin verdi. Onun saçlarını okşarken yüzünün açılmasını sağlamış, özlediği bu yüzü izlemeye başlamıştı. Gözlerini açmasını ve onun yıldızlarına bakmayı isterdi ancak o gözlerin kendisine eskisi gibi bakmayacağını bilmek bile canını yakıyordu.

"Biz de dinlenelim." Liu Haikuan ayağa kalktığında diğer iki genç onu takip ederken Yibo başını salladı. "Siz gidip uyuyun, ben onunla kalacağım."

"Onu da kendini de zorlama." dedi Haikuan sessizce ışıkları kapatmadan önce. "Ona alışması için zaman ver."


You Gotta See Blood⎪yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin