Gergince kanepede oturan dört adam da sessizliği korurken Wang Yibo başını kaldırıp odadaki yüzlere teker teker baktı. Kollarını dizlerine yaslamış ve öne eğilmişken parmaklarını birbirine kenetlemişti. Derin bir nefes alıp doğruldu. "Bu Xiao Zhan, iki ay önce bana yardım eden doktor."
Odadaki diğer iki adam da başlarını sallayarak resmi giyinmiş fakat dağılmış durumdaki adama bakıyordu. Xiao Zhan gergince alnını kaşıyıp onlara başıyla selam verdi.
"Song Jiyang," diye devam etti Yibo, beyaz tişörtlü adamı gösterip. "Ve o da Li Bowen."
Xiao Zhan yeniden başını sallayarak onu onayladı. Bir 'memnun oldum' bile diyemeyecek kadar utanmıştı.
"Wang Yibo ayrıldıktan sonra onun peşinden geldim ve onu buldum." dedi Song Jiyang gülümseyerek. "O süreçte senin evinde kalmıştı, değil mi?"
"Evet." dedi Yibo kaşlarını çatıp gergince. Fazla konuşulmasını istemeyen bir hali vardı.
"Bowen-ge geleli iki hafta oluyor." diye ekledi Jiyang. "O da Güney Kore'yle yapılan ticaretin-"
"Jiyang." Yibo onun sözlerini kestiğinde Jiyang ona soru soran bir bakış gönderdi. Bowen, Jiyang'ın aksine daha temkinliydi ve Wang Yibo'nun her şeyi konuşmak istememesini anlıyordu. Wang Yibo kolay kolay eve birini getirecek biri değildi, bu sebeple Xiao Zhan'a hiç güvenmiyor da değildi. Ama her şeyi birden onunla paylaşmak gerçekten gerekli miydi?
"Yani ekipte artık bir Doktor'umuz var öyle mi?" dedi Jiyang, emin olmak ister gibi.
Yibo keskin bir ifadeyle yanıtladı. "Ekipte olmayacak."
Song Jiyang bir süre ona bakıp edindiği farkındalıkla hayret etti. "Hiçbir şey bilmiyor mu? Onu buraya kadar getirdin ama bir şey bilmiyor mu?"
"Bilmiyor." dedi Yibo onu korumak ister gibi kendini öne çıkarıp.
Xiao Zhan gergin ortamı sezdiği an araya girme ihtiyacı duydu. "Ben, size yük olduğum için üzgünüm."
Yibo ona dönüp kaşlarını sanki mümkünmüş gibi daha çok çattı. "Öyle değil, benim yüzümden bu haldesin..."
"Bilmeye hakkı var." dedi Jiyang omuz silkip. "Çoktan işin içine karışmış."
Bu sırada Bowen ayaklanıp Xiao Zhan'ın yanına ulaştı. "Telefonu var mı? Herhangi bir elektronik cihazı?"
Yibo, ayağa kalkıp Xiao Zhan'ın önüne geçerek ikisinin arasına girdi. "Hayır yok. Telefonunu parçaladı. Ona güvenebiliriz."
"Yine de ekipten olmayan birini niye burada tutalım?"
Xiao Zhan kendisi üzerinden dönen tartışmalardan huzursuz olmuştu. Saçlarını dağıtıp ayağa kalktı ve Yibo'nun omzunu tutup geri çekilmesini sağladı. "Biliyorum. Wang Yibo, çalıştığı şirketten bir çeşit intikam almak için önemli bir şey çaldı." Ortalık sessizleştiği zaman Yibo'nun oturmasını sağlayıp devam etti. "Burada kalmamı istemezseniz giderim, ancak-"
"Doktor'u kullanarak bana ulaşabileceklerini biliyorlar. Bugün küçük bir çatışma yaşadık." dedi Yibo onun sözlerini kesip. "Burada kalmak zorunda."
"Ne çatışması?" Jiyang, birden paniklemiş görünüyordu. "Öyleyse... bu gece gitmeyecek misin?"
"Gidemem. Bir süre ortalıkta görünmemeliyiz." dedi Yibo dudaklarını dişleyip.
Song Jiyang iç çekerek başını arkaya yasladı. "Yine kaporamız yanacak." Kendi kendine geçirdiği minik sinir krizinden sıyrıldığında gözlerini tekrar Xiao Zhan'a dikmişti. "Sevgiline giyecek rahat bir şeyler ver Wang Yibo."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Gotta See Blood⎪yizhan
Fiksi Penggemar"Gerçekten kan gördüğünü mü sanıyorsun, Doktor?"