DÖRDÜNCÜ KİLİT

482 169 226
                                    

"ÖNCE KORKAKLAR :)"
.

.

.

Fırat Genel Müdür odanın açık olan penceresine baktı ve:

-Sanırım az önce burada yalnız değildik amir.

Süleyman Amir kafası karışmış bir şekilde odaya göz gezdirerek:

-Gördüğün gibi kimse yok.

-Camı sen mi açtın?

Süleyman Amir umursamaz bir şekilde omuz silkti ve:

-Hayır. Nasıl açıldığına dair bir fikrim yok ama gördüğün gibi oda boş... Ben buraya yalnız geldim. Kilit Kapı Cinayeti dosyası benim sorumluluğumda çünkü.

-Az önce odaya girerken neyin sorumluluğunu alacağından bahsediyordun peki?

Süleyman Amir tekrar odaya göz gezdirdi ve:

-Rüzgârdan cam açılmış ve oda dağılmış. Cinayet mahallinin korunmasını tam olarak sağlayamamanın sorumluluğundan bahsetmiştim.

Fırat Genel Müdür dikkatli bir şekilde etrafına bakınarak:

-Buna inanmamı bekleme. Az önce burada kim olduğunu ben bulmadan önce sen söylersen ikiniz içinde daha iyi olur!

-Ben kimseyi görmedim.

-Yalan söylemeye de mi başladın?

Süleyman Amir Fırat Genel Müdüre baktı ve gülümseyerek:

-Beni kendinle karıştırıyorsun ama sen beni iyi tanırdın aslında.

Fırat Genel Müdürün bir anda yüzü düştü. Bakışı değişti. Süleyman Amir bu durumu önemsemedi. Hızla önce odadan ardından evden çıktı.

Aklında dönüp dolaşan onlarca düşünce vardı. Can neredeydi? Evde mi saklanmıştı? Yoksa dışarıya mı çıkmıştı? Bu düşünceler içerisinde arabasına bindi. Sıklaşan nefesini düzene sokmak için birkaç dakika derin derin nefes alıp verdi. Ardından cebinden telefonunu çıkardı. Can'ı aradı ancak ulaşamadı. İyice meraklanmıştı.

Bir süre düşündükten sonra "Belki de büroya gitmiştir." dedi kendi kendine. Bunun üzerine arabasını çalıştırarak büroya doğru sürmeye başladı. Vardığında hızla merdivenlerden çıkarak içeriye girdi ancak Can'ın orada da yoktu. Üstelik bürodaki amirlerden onu gören de olmamıştı. Can sanki bir anda yok olmuştu. Süleyman Amir ise artık iyice telaşlanmaya başlamıştı. Can ilk defa böyle bir şey yapmıştı.

Bürodaki amirlerle konuştuktan sonra odasına gitti. Koltuğuna oturdu. Silahını masasının üzerine bıraktı. Gözlerini kapattı. Derin bir nefes aldı.

Başı ağrımaya başlamıştı. Elini alnına götürdü ve "Fırat  Can'ı o evde bulmuş  olsaydı şimdiye çoktan haber gelirdi. Demek ki Can bir şekilde evden çıktı." diye mırıldandı.

Süleyman Amir bir süre sessiz kaldıktan sonra gözlerini açarak sağ tarafında kalan camdan dışarı baktı. Hava kapalıydı. Rüzgâr ağaçların yapraklarını bir sağa bir sola savuruyordu. Aklı Candaydı. Buruk bir şekilde gülümseyerek "Yine beni büyük bir dertten kurtardın evlat. Yine kendini değil beni kurtardın." dedi. Ardından başını eğdi. Tekrar gözlerini kapadı.

KİLİT KAPI CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin