SEKİZİNCİ KİLİT

311 141 205
                                    

"Can bunların hiçbirini bilmiyor oluşunun verdiği yükü ilk defa bu denli omuzlarında hissetmişti."

.

.

.

Can'ın yüzündeki gülümseme silindi. Yiğit ise hâlâ gülümsüyordu.

Birkaç dakika sonra zorlukla yutkundu ve:

-Ve... veremem.

Yiğit meraklı gözlerle ona bakarak:

-Neden?

-Çünkü...

Can sustu. 

Ardından Yiğit'in verdiği resme dönerek:

-Bende kalsa olmaz mı?

-Yoksa senin babanda mı melek oldu?

-Ben, bilmiyorum.

Yiğit dudaklarını büzdü ve:

-Sen büyüksün. Babanın nerede olduğunu nasıl bilmezsin?

-Çünkü bana nerede olduğunu hiç söylemedi.

-O zaman küs ona... Ben de babama küstüm zaten.

Can bir süre sessiz kaldıktan sonra başını iki yana sallayarak:

-Yok. Sen küsme babana... Bak hem o sana çikolata almış.

Yiğit şaşkın şekilde kaşlarını kaldırdı ve:

-Sana baban hiç çikolata almadı mı?

-Almadı.

-Üzülme... Ben sana alırım.

-Peki... O zaman en yakın zamanda çikolatamı isterim.

-Tamam.

Can Yiğit'i tekrar kucakladı ve:

-Hadi bakalım. Şimdi annenin yanına gidelim. Baban melek oldu ya, sen de annenin yanında dur ve onun meleği ol. Tamam mı?

-Tamam ama bir gün birlikte çikolata yiyeceğiz. Değil mi?

-Yiyeceğiz söz.

Can Yiğit'i annesinin yanına götürdükten sonra kucağından indirdi. Önüne çökerek ona baktı. Bu esnada Yiğit kendisine sarıldı. Can olduğu yerde kalakaldı. Birinin vücuduna dokunmasından nefret ederdi. Şimdiyse hayatında ilk defa biri ona bırakın dokunmayı  sarılmıştı.

"Tepki veremem." diye geçirdi içinden. Çünkü karşısındaki dört yaşında küçücük bir çocuktu. Yiğit bir süre Can'a sarıldıktan sonra ondan ayrıldı. Koşarak annesinin yanına gitti. Can ise şaşırmış bir şekilde arkasından baktı. Birkaç saniye sonra gözünü elindeki yarısı yenmiş çikolataya çevirdi.

Düşündü. Çocuk olmak neydi? Nasıl bir şeydi? Çikolata yemek, yaramazlık yapmak, düşmek, ağlamak ne demekti? Çocukluğa dair yaşayamadığı daha neler vardı? Can bunların hiçbirini bilmiyor oluşunun verdiği yükü ilk defa bu denli omuzlarında hissetmişti.

Elindeki yarısı yenmiş çikolataya uzun uzun baktıktan sonra genel müdürün ailesine baş sağlığı diledi. Ardından etrafa göz gezdirdi. Süleyman Amir biraz ilerisinde kendisini bekliyordu. Can ona doğru yürümeye başladı.

Süleyman Amir Can yanına geldiğinde gülümseyerek:

-Yiğit ile iyi anlaştınız sanırım.

-Yok be amirim... Yüzüme hapşırdı, kafama toprak döktü. Tam bir baş belası...

KİLİT KAPI CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin