Multimedya: Mücahit
Coldplay - Fix You
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. ♡
🍁
Karanlığa bürünen şehrin ışıklandırmaları yüzüme yansırken yürüdüğüm kaldırımda adımlarımı yavaşlattım. Hava diğer günlere nazaran biraz daha serindi. Az önce çiseleyen yağmurun ardında kalan su birikintileri kaldırımın oyuklarında gecenin koynuna saklanırken gözlerim itinayla tüm su birikintilerinin üzerinden geçip gidiyordu. Bir süre daha olduğum yerde dikilip yayaların geçmesi için yanan yeşili ışığı bekledim. İnsanların kargaşa yaratan seslerinin beraberinde akrebin gece yarısına vurmasına az bir vakit kalmasına rağmen sokak kalabalık ve arabalar yoğun bir seyir halindeydi. Nerdeyse tüm insanların küçük çil yavruları gibi sokağa çıkması karışık ve gürültülü bir görüntü oluşturuyordu. Derin bir nefes alıp vererek gözlerimi kalabalıktan ayırdığımda yeşil ışığın yandığını görmüş ve tıpkı benim gibi bekleyen birçok insanla birlikte yola atlamıştım. Hızlı adımlarım beni karşı kaldırımda bekleyen Melih'in bedeniyle duraksatmıştı. İçimde tuttuğum nefesi soğuktan çatlamış dudaklarımdan sızdırdığımda çıkan küçük gri bulutları istemsizce gözlerimle takip etmiştim.
"Bugünde ben de kalabilirdin." dediğinde kaybolan bulutların arasından bakışlarımı yüzüne çıkardım.
"Teşekkür ederim ama sürekli sen de kalamam." dediğimde dudaklarımda istemsizce buruk bir gülümseme peyda olmuştu. Bir şey söylemeden kafasını sallayıp eliyle önünü işaret ederek yürümeye başladı. Yanında onunla birlikte yürüken adımlarımız sakin ve bir o kadar da aceleciydi. Daha doğrusu ben büyük adımlar atıyor o da bana ayak uydurmaya çalışıyordu. Babam gelmeden eve gitmeli ve kendimi odama kilitlemeliydim. Bir süre yüzünü görmemeyi istemek gibi bir arzum vardı.
Yirmi dakika boyunca ikimizde sessizce yürümüş arada birkaç konudan kısaca bahsederek birlikte vakit harcamıştık. En son onunla yollarımız ters düştüğü için zorla da olsa ikna ederek ayrılmıştım. Karanlığı zar zor aydınlatan sokak lambasının altında adımlarımı hızlandırdım. Kısa bir süre sonra eski apartmanın önüne geldiğimde soğuktan nefesim hızlanmış ve derin bir acı göğsüme bıçak gibi saplanmıştı. Asansörü es geçip yürümekten sızlayan bacaklarımı biraz daha zorlayarak merdivenleri hızlı adımlarla tırmandım. Evin geniş kapısını araladığımda yüzüme çarpan rüzgar ve temiz hava babamın henüz eve gelmediğini açıklar nitelikteydi. Ayakkabılarımı çıkarttıktan sonra salonun lambasını yakarak açık pencerelere doğru ilerledim. Esen rüzgarı tekrar dışarı hapsettiğimde evin soğukluğundan dolayı titremiş ve üzerimdeki kabanı çıkarma gereği duymadan odama doğru ilerlemiştim. Odam kaçtığım günkü gibi hâlâ dağınıktı. Hızlıca yüzeysel bir temizlik yapmış ve üzerimdekilerin yerini kalın ve rahat kıyafetlerle değiştirmiştim.
Hafifçe açlığını belli eden karnım guruldadığında omuz silkerek aç kalmayı umursamadım. Canım hiçbir şey istemiyordu zaten en son bizimkilerle birlikte bir şeyler yemiştim. Odamın kapısını kilitleyip içerisinin temiz havayla dolması için açtığım pencereyi tekrar kapatıp yatağımın üzerinde bağdaş kurarak oturdum. Birkaç saat önce oynadığımız oyunu benim kitabevine gitmem gerektiği için bitirmiş ve hepimiz dağılmıştık. Oyun en son benim Lucas'a mesaj atmamla sonlanmıştı. Lucas, attığım mesajı henüz görmediği için bizimkilerle bunun üzerinde çok duramamıştık. Asıl gördüğünde ben nasıl bir açıklama yapacaktım kafamda bunu düşünüyordum. Beni düşüncelerimden ayıran mesaj sesi ise odamda yankılandığında gözlerim birbirine geçirip kucağımda tuttuğum ellerimden ayrılmış ve çantama çevrilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÇİFT GÖKYÜZÜ
Short Story"Mesafeler," dedim, aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapatıp, gözlerinin içindeki yıldızlar ile bakışırken. "Nedeni ya aramızdaki uzaklık ya da dilimizi susması için kelepçeleyen kalplerimizdeki burukluk." diyerek, kendi gökyüzümden bir yıldız saldım...