"Finlandiya mı?! Bir hafta sonra Finladiya' da mısınız yani?"
Daphne' nin verdiği abartılı tepki yan masadaki insanların bize bakmasına neden olsa bile gülümseyip başımı sallamıştım. "Hayalimi gerçekleştirecek. Bunu ne kadar istediğimi biliyorsun."
Neredeyse bir jöle gibi olup onun ne kadar tatlı olduğunu söylerken yanında oturan suratsız Nathan ise dudaklarını büzmüştü. "Hayalin bu mu gerçekten? Finlandiya?"
"Tam olarak Finlandiya değil aslında. Gece yarısı güneşini izlemek istiyorum."
Etkilenmemişti. "Seni götüreceğine göre çok parası var."
"Tatlım," dedi Daphne. Ciddileşerek sevgilisine dönmüştü. "Burada önemli olan şey para değil, adamın sevgilisine tapması."
"Abartıyorsun." dedim gülerek.
"Abartıyor muyum? Senin için her şeyi yapmaya hazır."
"Ben de senin için her şeyi yaparım." dedi Nathan hoşnutsuz bir şekilde.
"Bana o inancı vermiyorsun, üzgünüm." Heyecanla bana baktı. "Bana oradan bir hatıra getirecek misin? Ne olursa kabul ederim."
"Tabiki. Sen de ister misin Nathan?" dedim umursamaz bir sesle. Kıskandığının farkındaydım. Her şeyi kıskanıyordu.
"Finlandiya ilgimi çekmiyor."
Huysuz bakışları etrafta dolaşırken gözlerimi devirmemek için kendimi tuttum.
"Onu buraya çağırsana Nova." Daphne' nin söylediği şey beni heyecanlandırdığında devam etmişti. "Tanışmamız gerekiyor. En yakın arkadaşın olarak bunu hakediyorum."
Nathan da onaylar anlamda başını sallarken sigara paketine uzandı. "Evet, çağır onu. Ben de şu sana tapan adamı merak ediyorum."
Seni tek yumrukla cehenneme yollar, demek istesem de sustum. Bir nedeni olmasa bile bunu ondan istediğimde düşünmeden yapardı. Bu çocuktan gerçekten iğreniyorum.
"Belki işi olabilir ama arayacağım."
Üstelik onu görmek istiyordum. İki gündür çok yoğun olduğu için görüşememiştik. Neyle meşguldü hiçbir fikrim yok. İçimdeki ses sormamamı söylüyordu zaten.
İkinci çalışta açtığında "N'aber?" diye söze girdim.
"Birazdan eve geçeceğim. Hala orada mısın?"
"Evet, oturuyoruz." Gülümseyerek yüzümü eğip önüme düşen saç tutamıyla oynarken Daphne gururla beni izliyordu. Uzun zamandır beni birisiyle görmediği için böyleydi muhtemelen.
"Meşgul değilsen buraya gelmek istemez misin? Daphne ve Nathan seninle tanışmak istiyor. Özellikle Daphne." dedim gülerek. Ona Daphne' den bahsetmiştim.
Kabul etmesini dilerken keyifli bir mırıltı çıkardı ve "Sen gelmemi istiyor musun?" diye sordu.
Daphne dirseğiyle Nathan' ı dürttü. "Şuna bak Nate! Yanakları kızardı."
İşaret parmağımı burnumun önüne getirerek susmasını belirttiğimde yüzümü tekrar masaya eğdim. "İyi olur. Yani evet. Bence gelmelisin."
"Birkaç dakikaya gelirim."
"Öyleyse konum atıyorum."
"Tamam, görüşürüz."
Telefonu kapatıp ona konum attıktan sonra masaya bıraktığımda aniden içimde büyüyen neşe bir kez daha gülümsememe neden olmuştu. "Birazdan gelecek."