Kulağımdaki kulaklığın çekilmesiyle bakışlarımı Alper'e çevirdiğimde istemsizce gülümsedim. Ama bakışlarım yanındakilere kaydığında kaşlarım çatıldı. Ne zamandan beri Kaya ve Bartu'yla birlikte takılıyorlardı?"Antrenmana geçmeden bir sigara içelim dedik de." diye açıklama gereği duydu Alper yanımdaki boşluğa çökerken. Ben okulun arka tarafındaki merdiven basamağına oturmuş sigara içiyordum. Basamağın tam ortasına oturduğumdan diğer tarafıma da Bartu ve Kaya oturdu.
"Benim sigara bitti. Bana da versene bir tane." Alper kafasını tamam anlamında sallayıp cebinden paketi çıkarıp açtığında bir tane kaldığını gördüm. "Dönelim istersen." Omuzlarımı silkip gerek olmadığını belirttim ama bir dal da yetmemişti.
"Al bunu." Bartu'nun görüş açıma giren eliyle kaşlarımı çattım. Yaktığı sigarayı bana uzatmış almamı bekliyordu. "Yuh oğlum." Kaya'nın tepkisiyle dikkatim Bartu'nun üzerinden çekilirken nefesimi tutarak elindeki dalı aldım. Heyecanlandığımı fark etmesini istemiyordum.
"Benimle günahını bile paylaşmıyorsun ama kıza sigaranı veriyorsun." Bartu omuz silkip bir sigara daha çıkardığında sigaradan bir nefes çekip ortamdaki garip havayı dağıtmak için Alper'e döndüm. "İyi ki sende dal yokmuş."
Alper 'neden' der gibi bir mimik yaptığında güldüm. "Senden alsam D-range içmek zorunda kalacaktım ama bak," diye mırıldandım sigarayı gözlerine doğru kaldırdığımda. "night blue içiyorum." Gözlerini devirip beni omzuyla hafifçe itti. "Zevksiz."
Beni ittirmesiyle Bartu'ya biraz daha yaklaştığımda bu beni hiç etkilememiş gibi sigaradan bir nefes daha çekip hafifçe geri çekildim. "Hayırdır sizin yanınızda o ezik yok?"
"Ben de Alev nerede kaldı diyordum." Bartu'nun homurdanmasıyla omuz silktim. "Sınıfta o." diye cevapladı Kaya. "Sigara içmiyor." Etkilenmiş gibi bir mimik yaparak kafamı salladım. Tabii ki sahteydi. "Aksi beklenemezdi zaten."
"Bartu izin vermez zaten."
Ne garip, oysa ben Bartu'yla daha çok karşılaşabilmek için başlamıştım sigaraya.
Sigaradan bir nefes daha çektiğimde Kaya'nın sesiyle ona doğru döndüm ve aramızda Bartu olduğu için dumanı yüzüne doğru üflemiş oldum. Bartu yüzü kaskatı kesilirken çene kemikleri biraz daha öne çıktı ve sertçe yutkundu. Bakışlarımı anında önüme çevirip biten sigarayı yere attım ve hafifçe ezdim. Kaya da benimle aynı hareketi yapıp ayağa fırladı. "Geç kalacağız gidelim." Alper'e ithafen konuşmasıyla Alper de sigarasını ayağıyla söndürüp ayağa kalktı.
"Sen kalıyor musun?" Bartu hafifçe kafasını sallayıp Kaya'yı onayladığında Alper ve Kaya merdivenleri çıkıp kayboldular.
Alper ve Kaya okulun futbol takımındalardı ve antrenmanları genelde öğle arası oluyordu. Bartu ne kadar isteksiz olsa da arkadaşlarının ve okul basket takımının ısrarına dayanamayıp bu sene takıma girmişti.
Aslında Bartu, Kaya ve Dağhan çok yakın arkadaşlardı ve üçü de çok iyi basket oynuyor diye biliyordum. Geçen yaz benim bilmediğim bir sebepten üçünün arası feci bozulmuştu ve aylardır Bartu ve Kaya Dağhan'la konuşmuyordu. Dağhan bizim okulda değildi. Neyse ki bizim okulda değildi.
Bartu çıkarıp bir sigara daha çıkardığında bir tane de bana uzattı. Uzanıp bir tane aldığımda sigarayı dudaklarıma yerleştirince elindeki çakmağı uzatıp sigaramı ateşledi. Aramızdaki garip auradan kurtulmak adına kulaklıklarımı tekrardan kulağıma takıp onu tamamen yok saymaya karar verdim.
Sabahtan beri tekrara alıp dinlediğim şarkıyı tekrar açtığımda Bartu sağ kulağımdaki kulaklığı çekip çıkardı ve kendi kulağına taktı. Bu garip hareketine fazla takılmadan sessizce sigaramı içmeye başladım.
Tertemizdi sanki dünya, gözlerimi açtığım anda
Hiç düşünmeden inandım, masal tadında yarınlara
Yalanlar ortasında kaldı tüm çocukluk anılarım
Çizgi romanların dışında bir kahraman bulamadım
Toz pembe olmasaydı keşke tüm rüyalarımHep sorular sordum ama cevaplarını alamadım
Hep yalan söylenmiş hep yalan
Kavuşamadı hiç ayrılanlar, masallar gerçek olmadı
Aşık olduğum sokaklarda kimseler konuşmadı
Ama şehir hiç susmadı hep ağladı hep ağladıSon bir umut verse biri
Ve güzel olacak bir gün her şey dese
Ben inanırım belki de bu yalana
Ben de alışırım gözlerimi kapamayaBir anda diğer kulağımdaki kulaklığımı da çekip kendi kulaklığını da çıkardığında kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Ne oluyor?" Elindeki sigarayı yere atıp sertçe ezdiğinde hala ona bakıyordum. "Dün gece ne konuştuk? Her şeyi silmişim amına koyayım." Yutkunup sigaradan son bir nefes çektim ve attım. Bakışlarımı kucağımdaki ellerime indirdim. "Önemli bir şey olsa silmezdin herhalde, değil mi?" Her ne kadar mesajları silmesini ben istemiş olsam da yine de bunu yapmış olması beni üzmüştü.
Hatırlamaya değer bir şey değildi demek ki.
"Yine de bilmek istemem normal değil mi?" Sorusuyla bakışlarımı ona çevirdim. O da bana baktığı için yüzlerimiz şimdi çok yakındı. "Normal." diye mırıldandım bakışlarım dudaklarına kaydığında. Onun da gözleri benim dudaklarımdaydı. Bir süre hareket etmeden öylece kaldığımızda bir elini çeneme koyup yüzümü hafifçe kendine doğru yükseltti.
Gözlerimi kapatmış öylece dudaklarını beklerken arkadan gelen sesle tüm büyü bir anda bozuldu sanki. "Bartu!" Gelen uğursuz sesle Bartu bir anda çenemdeki elini ateşe değmiş gibi çekip ayağa fırladı ve Selin'e doğru ilerledi. Bir kez bile dönüp bana bakmamıştı.
Selin sinsi bir şekilde bana gülümsediğinde hala şaşkınca Bartu'nun arkasından bakıyordum. Az önce ne yaşanmıştı?
Bartu Selin'in yanına vardığında bana dönüp baktı ve sertçe yutkundu. Şaşırdığını tahmin edebiliyordum, çünkü belki de ilk kez ona karşı bu kadar şeffaf hissediyordum. Kırıldığımı bilmesini istiyordum.
Gözlerimde gördüğüne emin olduğum hisleri kabullenmeyi reddetti ve Selin'i kolunun altına alıp gitti.
Kendime ağlamayacağıma dair söz verdim.