Tony ve Natasha beraber tekrardan sınıfa girdiler. Steve ve Scarlet köşede oturmuş sohbet ediyorlardı. Steve onları görünce ayağa kalktı. "Nat iyi misin?"
"İyiyim" diye cevapladı Natasha. Sonra da gülerek Tony'e döndürdü bakışlarını "Hatta biz baya iyiyiz." Steve kaşlarını çatarak Tony'e döndü. "Ne?" dedi Tony de. "Siz?" diye sordu Steve. Bir yandanda gülümsüyordu. Tony de ona gülümseyince olduğu yerde sıçradı. "Yes! Ben kazandım, ben kazandım."
"Ne kazanması?" diye sordu Natasha. Sonra da bakışlarını yerde somurtarak oturan Scarlet'e çevirdi. "Yok artık Steve! Bunu yapmadınız demi?"
"Ne oluyor ya? Ben hala anlamadım." diye söylendi Tony. Birileri ona durumu anlatmalıydı. "Bizim üzerimize bahis oynamışlar." diye açıklık getirdi Natasha. Tony iğrenen bakışlarını Steve'e çevirdi. Hala sevinmekle ilgileniyordu. Scarlet ise köşede kaybettiği için somurtuyordu. "Steve gerçekten sana inanamıyorum!"
"İkinizden de özür dilerim ama bu fırsatı kaçıramazdım. Tony'nin senin arkandan sınıftan çıkışı bile birlikte olacağınızı belli ediyordu. Kaçıramazdım bunu!"
"Neyse onu bunu boş verin" dedi Tony, Natasha'nın yanından ayrıldı. Scarlet'e doğru yürüdü elini ona uzattı "Bizimle misin?" diye sordu. Scarlet elini tutup ayağa kalktı. "Sizinleyim."
-
"...Son adımımız onları suç üstü yakalamak."
Tony son kez geçti planın üzerinden. Steve ve Tony üstlendi bu görevi. Natasha ve Scarlet ise onları bekleyecekti -Natasha ne kadar karşı gelse de- Akşam olmuş yine herkes uyuyordu. Natasha ve Tony dışarıda beraber az da olsa vakit geçiriyordu. Tony duvara yaslanmış Natasha da elleri göğsünde karşısında duruyordu. "Bence biz de Scarlet ve Steve üzerine bahis oynayalım" dedi. "Nesine?" diye sordu Natasha. Dünden hazırdı. "Eğer sevgili olursalar benimle yemeğe çıkmak zorundasın."
"O zaman sevgili olmaları için elimden geleni yapmalıyım" dedi Natasha gülümseyerek. "Hadi bakalım bekliyor olacağım." dedi Tony de.
İkisi konuşmaya devam ederken Steve ve Scarlet gülüşerek çıktı sınıftan. "Bence şimdiden hazırlan" dedi Tony Natasha'nın kulağına. "Hazır mısın?" diye sordu Steve'e doğru. İfadesi ciddileşti. Steve başını evet anlamında salladı. Kızları arkada bırakarak yola koyuldular. "Herşey ortaya çıkınca ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu Steve.
Tony bakışlarını yerden kaldırıp ona çevirdi "Büyük ihtimalle devlet herşeye el koyar, haciz gibi. Bende orta da kalırım." dedi gülerek.
"Kapım her zaman sana açık. Sakın bunu unutma. Bizde kalırsın. Ailemin sıkıntı çıkaracağını sanmıyorum." Tony elini Steve'in omzuna attı "Teşekkür ederim."
Tekrardan geldiler o büyük kapının olduğu koridora. Duvarın arkasına sinmişlerdi. Çaktırmadan bakmaya çalışıyorlardı. "Birileri var" diye fısıldadı. Sonra tekrardan baktı, bu sefer babası da oradaydı.
Yutkundu veya çalıştı. Zorlanıyordu.
Bunlar hiç yaşanmasın isterdi. "Babam...babam orda." Sonra da arkaya çekildi. Yere çömeldi. Babasının normal biri olmasını o kadar istedi ki o an. Yada o 5 yaşındaki haline dönmek. Her gün babası ile oyunlar oynadığı zamana dönmek. Ona içinden gelerek baba dediği günlere dönmek. Zenginliğin içinde fakirliği yaşıyordu. Maddi yanı çok zengindi ama manevi tarafı herkesten fakirdi, boşdu, sıfırdı.
Her şey o 6 yaşındayken başlamıştı. Kaza geçirdiği günden beri hayatı hep ters gitmeye başlamıştı. Hem bağımlı olmuştu, hem annesini kaybetmişti hemde babasının ona olan sevgisini. Küçücük bedeni çok ağır yükler taşımaya başlamıştı. Hep isyan ederdi, o isyan ettikçe de yenileri eklenirdi küçük omuzlarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK PARADISE {IRONWIDOW}
Teen FictionGözlerimi Kapattığım Her An Every time I close my eyes Karanlık bir cennet gibi It's like a dark paradise ✨ |TAMAMLANDI|