Dolduruyorum ceplerimi seninle
Suya attım, tek tek batıyor anılar
Karışırlar toprağa
Her kurgumda düşünürüm. Saatlerce, günlerce... Bunu böyle mi yapsam, bunun saçı ne renk olsa, bu burada ne hissetse... Yazarken sanki bana ait bir dünya var ve ben ne istersem onu yapabilirim. Şu ana kadar yüzden fazla karakter dünyası oluşturdum. Her birine bir isim koydum, iç dünyalarını kurdum. Ama en güzeli de onlarla yaşamak. Bir şey olduğunda karakterlerimin davranışlarını hatırlayıp; Ezgi böyle yapardı, Bahar buna üzülürdü, Meyra şöyle güçlüydü, demek alabileceğim en güzel hediye.
Karakterlerim benim ailem. Kurgularımsa evim. Bir sahne var ve onları ben oynatıyorum.
Çoğu zaman okuyan ve bana tavsiye veren arkadaşlarım oldu. Onlara anlattığımda "bunu böyle yapmasaydın, neden böyle dedi ki bu kız?" gibi şeyler de duydum. Ama onları ben oluştursam da her an değişemezler. Biz değişebilir miyiz? Bir gün başka ertesi gün bambaşka biri olabilir miyiz? Belki mümkündür belki de değildir ama onları kendime tanıttıktan sonra hangi olayda ne tepki vereceklerini bile yazmadan düşünebiliyorum. Dediğim gibi onlar ailem.
Ailemin bir parçasını okuduğun için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yonca
Teen FictionGitme diyemedim ona... Bilsem derdim gitme diye. Dinler miydi ki beni? Beni gerçekten sevse gider miydi... ☘ Yoncalar 4 yapraklı olunca getirmiş şansı derler. Benim yoncamın son yaprağı oydu. Şansım, sevincim oydu. O gitti, ben bittim... ☘ Tuana...