Helloo🌙
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir💛
Beni soracak olursanız şunu diyebilirim biraz iyi değilim aslında gülüyorum, mutluyum ama bir yerde bir şey canımı acıtıyor. Geçen ki bölümde bahsettiğim korkumla yüzleştim. Bana iyi geleni seçtim ve güvenli limanı terk ettim. Canım acıyor çünkü limanın manzarası aklıma gelince ya bulacağım liman bundan kötü olursa yada hiç bulamazsam. Cesaret korktuğun halde yola devam etmektir diyip sabırla bekliyorum. Tabi bu arada kendimle olan bazı şeyleri öğrenmeye çalışıyorum kısacası artık kendi gelişimime odaklanmaya çalışıyorum. Umarım hayallerimi gerçekleştirmede başarılı olurum.
Bu gün biraz fazla konuştum biliyorum ama içimi dökmek istedim.
Hadi o zaman şov başlasın💃PERİ:
Güzel bir sabah kahvaltısı hazırlamak istemiştim. Daha erkendi biliyorum ama pazardansa cumartesi kahvaltısını daha çok seviyordum. Çünkü pazarın son gün olduğunu , pazartesinde okul olacağı için pazar günü tadsız geçiyordu. Cumartesi öylemiydi. Sanki önümde koskoca bir haftalık boşluk varmış gibi hissediyordum. Erken kalkıp güneşin parlaklığını bütün ruhumda hissedene kadar izliyordum. Her yer daha sessiz ,daha huzurlu,daha canlı görünürdü. Yaşıyormuş gibi, çok özel bir ana tanıklık ediyormuşum gibi hissederdim. Elimi kaldırıp güneşe tuttuğum da bir gülümseme konar dudaklarıma. Parmaklarımın arasından süzülmesine izin verdikçe daha da mutlu hissederdim.
Yine aynı rutinleri yeni evimde de yaptım. Eylül güneşi beni hafifçe ısıtmaya başladığında bu kadarının yeterli olacağını düşünüp yataktan çıktım.Banyoda bir kez daha kendime baktım. Kara bulutlar gitmiş yerini umutlara bırakmıştı.
Ama içimden bir ses bunun da çok sürmeyeceğini söylüyordu. Biray yine sertleşicek, yine evde sırlar kol gezicekti ve kendini yine dışlanmış bir halde bulucaktı.
Yüzüme hızlıca buz gibi bir su daha çarpıp bu düşüncelerden kurtulmaya çalıştım.Dolabı açıp içini dolu görünce bir an şaşırdım. Dün kızların alışveriş yaptığını hatta beni çağırmadıklarını hatırlayınca yine sinirlenir gibi olmuştum ama bu günü mahvetmek istemiyordum.
Kahvaltılıkları dizip en son ortaya en sevdiğim şey sucuklarıda koyduğumda herkesin kokuya birer birer geldiğini gördüm. Hele Eliz tam olarak çizgi filmlerde ki gibi nerdeyse gözü kapalı uçarak geliyordu.
Biray'da ıslık çalarak içeri girdiğinde bir an utandım. Dikkati dağıtmak için etrafa bakındığımda Adal'ın olmadığını fark ettim.Peri:"Adal nerde ?" diye sorduğumda boş gözlerle karşılaştım. Bir anda kapı açılma sesi duyuldu ve koridorun başından bayağı şık bir spor kombiniyle ve elindeki simitlerle bize doğru gelmeye başladı. Bence Biray'ın bir kez daha ıslık çalması gerekiyordu.
Adal:" Bu aralar salmıştım kendimi nerdeyse kilo alacaktım. Neyse ama bu kahvaltıya da en iyi simit giderdi diyip en Eliz'in yanına oturdu. Bende Adal'ın karşısına Biray'ın yanına oturmuştum. Bir an tekrar gerilsemde kahvaltıya gözüm gidince bir anda rahatladım.
Biray:"Peri'nin dün aklına çok güzel bir fikir geldi. Kendisinden dinleyin bakalım onaylayacak mısınız?"
Biray'ın dediklerini duyunca şaşkınlıkla donup kaldım. Bana merakla bakan Eliz ile Adal'ın ne diyeceğimi şaşırsamda ilk önce ağzımdaki lokmayı bitirmeye çalıştım.Peri: "Dekorasyon. " diyip sustuğumda daha da boş gözlerle bakıyorlardı. Bir kez daha yutkunup devam etmeye çalıştım.
Peri: " Teras çok boş yani oturacak bir tane bile bir şey yok. Bende dedim ki yemek masasını oraya koyalım hemde mutfak genişlemiş olur. Birde oturma köşesi , led ışık, çiçekler, puf, halı falan..." derken Biray beni bir anda durdu.
Biray: " Bunlar için bize iyi bir bütçe lazım. Şimdilik oturma kısmını halledelim yeter." dediğinde haklı olduğunu kabul etmeliydim.
Eliz: "Oturma kısmıda zaten pahalı değil mi?" dediğinde bir anda üzülmüştüm. Terasa L şeklinde koltuklar çok da güzel yakışırdı.
Biray: " Merak etme o iş bende" dediğinde çok şaşırmıştım. Aklından neler geçtiğini tahmin etmek çok zordu. Hiç belli etmiyordu.
Biray: " Bu arada Peri hazır ol kahvaltıdan sonra alışverişe gidiyoruz." diyip masadan kalktı. Onun kalktığını görünce bende önümdeki güzelim sofradan hızlıca kalktım. Arkamdan Eliz'in masayı toplama konusunda ki isyanını duymazlıktan gelerek odama girdim. Hazırlanmaya başladım.
Önümüzdeki inşaat dükkanına bakınca neden burda olduğumuz konusunda hiçbir fikir yürütemiyordum. Açıkçası Biray'a da soru sorasım gelmiyordu. Sessizce onun ne yapacağını bekliyordum. Bir anda parmağını kaldırıp koca palet yığınını gösterdi. Ben hala anlamamıştım. Dönüp yüzümdeki boş ifadeyi görünce bir an da ofladı.
Biray: " Paletlerden yatak, koltuk falan yapıyorlar hiç mi görmedin? " sorusuna hayır der gibi başımı salladım.
Biray: "Tamam neyse içeri giriyoruz ve bütün işi ben halledicem. Sen şimdiki gibi hiç konuşma anlaşıldı mı? "
Peri: "Hiç mi ?" Soran gözlerle baktığımda aldığım cevap bayağı ters bir bakışıtı.
İçeri girdiğimizde Biray kocaman bir gülümsemeyle içeriye bakıyordu. Elimde olmadan şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Ona öyle baktığımı görünce bana bir dirsek attım kendime getirdi.
Biray: " Pardon rahatsız ediyorum ama bizim üniversite için kedi evi projemiz var be bunun için palet almamız lazım. Sizde çok fazla var galiba? " diyince hayretler Biray' a bakıyordum. Bu kız çok fenaydı.
Adam Biray'ın bu kibar hallerine daha fazla dayanamayıp sekiz tane paleti bedavadan vermişti. Hatta evin terasında boyayacağız diyerek paleti bizim eve bile bırakmayı kabul etmişti. Bu kız da kesinlikle şeytan tüyü var. Babamı bile evi tutmaya ikna edişinden anlamalıydım.
Biz dükkandan çıkarken bile gülümsüyordu.Peri: " Girmeden önce konuşma demene bile gerek yoktu. Zaten şaşkınlıktan konuşamadım. Bu arada iyi bir yalancı olduğunu da öğrendim. " dediğimde tekrar eski sert Biray olmuştu bile.
Pazardan da paletlerin boyuna göre minderler alıp poşete koyarken bu kadar şeyi bayağı ucuza alırken Biray'ın gülümseyerek dükkanda ki kadınla sohbet ettiğini görünce ikinci kez şok geçirdim. Bu kızın bu hallerine alışamıyordum. Acaba hangisi gerçek Biray'dı.
Kadının yanından ayrılıp manavcıdan bir elma kapıp kocaman bir ısırık aldı. Ağzı dolu dolu manavdaki amca ile pazarlığa girişmişti.Zaferle poşetleri kaldırarak bana doğru gelirken: " Brn bu pazarcıların ciğerini bilirim" diyerek bana baktı. Bu sefer ona şaşkın bakmıyordum çünkü karşımda bu kadar özgüvenli bir kız gördüğüm için hayranlıkla ve mutlulukla karışık ona gülümsüyordum.
Peri: " Bende senin kadar özgüvenli olmak istiyorum. Bana yardım edebilir misin?"
🕸Biray'ın yalan söylemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
🕸Peki sizce gerçek Biray kim?
🕸 Biray sizcev Peri'ye yardım edecek mi?🌟OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN.
🌟BENİM İÇİN ÖNEMLİ OLDUĞUNU UNUTMAYINN TEŞEKKÜRLER❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEK KIZLAR
Chick-LitSınav puanına ihtiyaçları olmadan yetenekleri ile üniversite bursu kazanan dört kızın hayatı hiç sanıldığı kadar kolay olmamıştı bu saatten sonra da kolay olacağını umut etmek ne kadar mantıklı olabilirdi ki bunu kızlarımızın hikayelerini okumadan b...