※Gece※

124 72 22
                                    

Merhaba Canlar💛

Şu an saat 00.35 ve yeni bölümü bitirdim. Cuma günü iple çektim ben açıkcası. İnsan yazmaya başlayınca kendini durduramıyor. O yüzden biran önce cuma olsunda yazayım dedim. Tabi bu arada boş durmadım. Bölümler için şarkı falan araştırmaya başladım. Yukardaki şarkı bu aralar favorim ve hikayeye yakışacağını düşündüm. Sizinde böyle şarkı önerileriniz olursa çekinmeyin paylaşın ilerleyen bölümlerde paylaşabilirim.

Uzay'ın Masal'ı hikayesine başladım wattpade sizede öneririm.Çünkü akıcı ve baya sürükleyici merak edeceğinizden eminim.

Benden şimdilik bu kadar
SEVGI İLE KALIN💛💛💛


Biray:

Herkes şaşkınca bana bakıyordu nereden çıktığımı merak ederek beni süzmeye başladılar. Gözlüğümü çıkardım ve
" Evin pahalı olduğunu söylediniz. Dört kişi tutarsak herkes için daha uyguna gelir nasıl olur sizce "dediğimde kıvırcık saçlı kız bir anda atladı. "Evet çok güzel olur " dedikten sonra iki tartışan adamdan biri büyük ihtimal kızın babası döndü ve
" Güzel bir fikir gibi duruyor ama birbirinizi tanımıyorsunuz. Bu yüzden olmaz " dedi.
Kalacak yere ihtiyacım vardı. Parayı bölüşünce kirada baya azalıyordu. Bu saatten sonrada ev aramayamazdım. Yani bu adamı ikna etmek zorundaydım.
" İstanbul'da evlerde, özel yurtlarda pahalı hem devlet yurtlarını düşünüyorsanız büyük ihtimal başvuruyu kaçırdınız.Yani kızın için şu an yapabileceğiz pek seçenek yok. Hem her türlü tanımayacağı insanlarla oda yada ev paylaşacak. Bu saatten sonrada ev aranacak gibi durmuyor zaten." dedikten sonra adam ne yapacağını bilemez gibi bir eve bir diğer kızlara bakıyordu. Sakince ofladı ve evet der gibi başını salladı. " Peki o zaman bir tutalım yavaş yavaş tanışırız artık "dedi.

Eliz:

Garip bir kızın ortaya çıkması ve mantıklı cümleleriyle herkesi ikna etmesiyle evin tutulma süreci bir anda bitmişti. İçten içe sevinmiştim çünkü bu iki adama kalsaydı baya ev gezmek zorunda kalacaktım. Ama bir yandan bu kızda beni rahatsız eden bir yan vardı. Tehlikeli çanları çalıyordu adeta. Önceden olsa heycanlı bulurdum ama yeterince tehlikeli iş yaptıktan sonra sakin bir üniversite hayatı istiyordum. Apartmanın son ikinci katının yani üçüncü ve dördüncü katının birleşik olması o kadar gariptiki aslında çok hoş duruyordu. Burayı kiralamıştık. Dışardan bakıldığında normal bir apartman gibi duruyordu aslında ama üçüncü katta çıkıp eve girdiğimizde bizi küçük bir ara karşıladı. Kapının arkasında bir merdivenle dördüncü kata çıkabiliyordunuz. Yani katlar birleştirilmiş tek ev yapılmıştı. Merdivenin arkasında tuvalet olduğunu zannettiğim camlı bir kapı vardı.Girişin tam karşıda ve onun tam çaprazında odalar vardı. Odaları geçtikten sonra mutfakla birleşik bir salona çıkıyordu. Diğer kızlardan önce davranarak yukarı kata çıktım. Önüme bir koridor çıktı. Tam karşıda bir terasa açılıyordu. Koridorun her iki yanında da birer tane oda vardı. Odalardan soldakine yöneldim. Oda ne küçük nede büyük sayılabilecek boyuttaydı. Odanın karşısında bir pencere,solda yatak, sağda da çalışma masası vardı. Kapın yanınada kullanılmaktan mı yoksa asıl renginin bu olabileceğini bilemediğim bir tonda kahverenkli iki kapılı bir dolap koyulmuştu. Hızla çanta mı yatağa atıp peşine zıpladığımda her tarafı toz kaplamıştı. İyi bir temizlik şarttı.Çantamı bırakıp odadan çıktığımda karşı odayı son mantık bükücü kız kapmıştı. Kısacası istemediğiniz ot dibinizde biter meselesiydi. Aşağı indiğimde sarı saçlı kız koltukta oturmuş boş boş telefonuna bakıyordu. Bu kız harbi çökmüştü belliydi. Diğer kız ve babası ortalıkta koşturuyorken bende çok fazla ortalıkta durmadan odama çekildim.

Adal:

Herkes evde kendi halinde bir şeyler yapıyordu. Odalarını seçiyor,bir aşağı bir yukarı çıkılıp iniliyordu. Her defasında da toz etrafı sarıyordu. Ev baya eski ve kullanılmamış gibiydi. Odalar birbirnin aynıydı. Bir yatak,dolap masa vardı. Neyi seçtiklerini pek anlayamadım ama bende salonda oturup bana hangisinin kalacağını beklemeye başladım. Evi tutmaya karar veren kıvırcık saçlı kızın babası eksiklikleri saymaya başlamıştı. Yemek , yatak örtüsü bir şeyler daha diyordu ama ben bunların hiçbirini odaklanamıyordum . Kıvırcık saçlı kız etrafta ilkokul çocuğu gibi koşturup duruyordu.Babasıda onun peşice koşturuyordu. Bu durum gerçekten canımı sıkıyordu. Babam Amerika'da kalmak zorundaydı ve benim peşimde koşturup koruyacak bir kişi bile yoktu. Tek başıma Türkiye'ye gelmiş ve üniversite okumaya karar vermiştim. Deli gibi korktuğum halde yanımda bir kişinin olmayacağını hatta tam tersine bazı kişilerin tam karşımda duracağını bile bile gelmiştim. İçten içe kızıyordum hayatımız neden bu hale gelmişti, bize neler olmuştu,nasıl bir anda bu kadar yalnız ve çaresiz kalmıştım bilmiyorum. Herşeyin yolunda hatta her zaman yolunda gideceğine inandığım o zamanlardaki gibi umursamaz ve kibirli olabilmeyi istedim ama şimdi sadece bir korkattım. Herşeyden herkesten kaçan bir korkak.
Bu düşüncelerden kopabilmem aslında çok kolay oldu. Ben hariç herkes mutfak masasında toplanmıştı ve beni çağırıyorlardı. Baba ve kız ne zaman durmuş hatta kızın babası ne zaman gitmişti bilmiyorum ama dört kız mutfak masasındaydık.
" Benim adım Peri " diye ortaya atladı kıvırcık saçlı kız. İçten bir gülümsemeyle hepimize bakıyordu ancak bir anda herkes adını unutmuş gibi donup kalmışlardı.
"Adal" diye kendimi tanınıttığımda Peri bana döndü ve saf bir şekilde gülümsedi. İnsanın hem bu kadar saf olması imkansız gibi geliyordu hemde istemsizce onu koruması gerektiğini hissediyordu. Gerçi babasını düşününce bu kadar peşimde koşan koruyucu babam olsaydı bende böyle olabilirdim diyordum. Aslında bu kötü birşeydi birilerine seni korumaları gerektiğini hissettirmek. Seni koruyacaklar diye seni kısıtlaycaklar ve kendin olma imkana hiçbir zaman kavuşamayacaktın. Neler düşündüğümü fark edip kısa saçlı yaramaz erkek çocuğu gibi görünen kıza döndüm.
Adının Eliz olduğunu anlamam çok uzun sürmedi.Son dakika gelen mantıkçı kızımızında adınında Biray olduğunu öğrendim çünkü ikisi hararetli bir şekilde üniversite başvurusundan bahsediyordu. İkiside yetenek başvurusu hatta ortaya Peri de atlayıp bende o şekilde kabul edildim diyince hepimiz şaşkın birşekilde birbirimize baktık.
Biray:" Çizgi film animasyon bölümdeyim ben peki siz kızlar" dediğinde bende
" Moda tasarım" dedim. Eliz bir an güler gibi olunca sinirle neyin komik olduğunu sormak istedim ama Peri ortaya atlayıp:
"Bende pazarlamacılık okuyorum Eliz'de bilgisayar mühendisliği okuduğuna göre hepimiz farklı bölümler okuyoruz. Yani dünya küçük büyük ihtimal ev ilanını üniversitedeki metro durağında gördünüz."
dediğinde Eliz hariç ev ilanını gördüğümüzû söyledik.
Biray: "Peri'nin dediği gibi dünya küçük " diyerek ayaklandı. Herkes sanki bunu bekliyormuş gibi odalarına çekildi.

PERİ:

Yatağa başımı koyduğumda hala heycanlı olduğumu fark ettim. Ailem yoktu ve yeni bir evde tek başıma kalmaya başlamıştım. Ev çok güzeldi. Teras mükemmeldi. Hele biraz süsledikten sonra daha da güzel olacaktı. Süslemek derken yeni odamada kendime has dokunuşlar yapacağım için mutluydum. Böyle düşününce mutluluğum daha da artıyordu ama ev arkadaşlarım bir garipti. Hele ilk gördüğüm sarışın kız olan Adal ile ev arkadaşı olmayı çok istemiştim ama içlerinden en çok soğuk davranan oydu. Bu biraz üzmüştü. Biray'ın samimi bilemediğim otoriter havası, Eliz'in elime sakın düşmeyin der gibi bakışlarıyla ev arkadaşlarıma pek ısınamamıştım. Başvurum kabul edildiğinde istemsizce hayal etmeye başlamıştım. Samimi kız grubum olucak, bol bol gezeceğiz , takılacağız ve birbirimizin daima yanında olacağız falan. Benim yine saçma pembe hayallerimdi. Kendimin de en nefret ettiği özelliği buydu. Fazla gerçekçi olmayan pembe hayaller. Hiçbiri gerçekleşmeyeceği gibi birde insanlar tarafından ciddiye alınmamamı sağlıyorlardı.Elimde değildi pes edersem sanki hepsi birden gidecek yaşamım kaybolacak gibiydi. Biri gerçekleşmediğinde yeni birisini kurardım ve bu döngü hep böyle devam ederdi.İçten içe biliyordum bir şeyleri başaracaktım. Ama sadece kurduğum kadar gerçekleştirmede de azimli olmalıydım.
Gözlerimi tavana dikip artık beynimi düşüncelerle yormak yerine uyumaya karar verdim. Ailemin evindeki tavan yıldızlarını anımsadım bir an. Garip olmuştum evimi özlemeye başlamıştım sanki. Burukluk dolmuştu içime ama bir anda yataktan kalkıp oturur pozisyona geçtim.Sakinleşmek için pencereye yöneldim ama birden kapı sesi duydum. Kapıya tam karşında yani en yakın oda benimkiydi. O yüzden ses çok net duyuluyordu. Hatta giderek şiddetini arttırmaya başladı. Saatime baktığımda gece 01.00 di. Bu saatte kimin olabileceğini düşünmek istemedim.


GERÇEK KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin