20.BÖLÜM "GEÇMİŞ PEŞİMİZİ BIRAK"

162 7 0
                                    

Korku ve düşüncelerle dolu 35 dakika'lık motor yolculuğundan sonra heybetli ve bir o kadar büyük bir kapının önünde durmuştuk.Demir parmaklıklardan oluşan heybetli kapının yanında ki küçük güvenlik kulübesinin önünde büyük dikdörtgen mermere altın harflerle kazınmış 'GRENGER HOLDİNG' yazısının tam önünde durduk.Kapının gerisindeki siyah camlardan oluşan gökdelenden anlamıştım bir Holding olduğunu ancak,Grenger? David Grenger'da kimdi? Nathan sadece David Grenger'la tanışacaksın demişti, peki kim bu adam? Bir dakika Nathan'ın soyadı ne?

Hâlâ Nathan'a sarılıyorken "Nathan soyadın Greng-" "Grenger" dedi.Vay canına.Bu Holding Nathanın demek ki.Neden zengin olduğunu şimdi anlıyorum,peki David Grenger kim? Babası mı? Sorularımla boğuşurken Nathan beline sardığım ellerimi çözdü ve motordan tek hareketiyle indi.Yanıma yaklaşıp bellimden tutarak hiç zorlanmadan motordan inmemi sağladı.

"İhtiyacımız olan parayı alıp çıkıcaz.Seni Davidle tanıştırmak istememin sebebini tanışınca anlıyacaksın." David dediği kişi Babası değil mi? Kafam iyice karıştı bir an önce çözülsün artık.Nathanı anlamak yeterince zorken bir de ailesini anlamaya çalışmak daha da zor geliyor.Elini yanağıma koyarak en masum haliyle "Korkmanı gerektirecek hiç bir şey yok, söz veriyorum" Sanırım bu 'canavara dönüşmeyeceğim' demekti. "Seninleyken hiç bir şeyden korkmuyorum." Dedim ,ses tonumda ona ne kadar güvendiğimi yansıtarak.Yanımızda hissettiğim gölgeye döndüm Nathanda geri çekilerek gelen güvenliğe döndü.Güvenlik

"Hoşgeldiniz efendim, David bey sizi güvenli odada bekliyor" Güvenli oda mı? Kim için güvenli? Nathan için mi babası için mi? Babası biliyor olabilir mi?Sanırım kırmızı defter de babası ile ilgili anıları vardı ama hatırlaya mıyorum! Yanımda getirmeliydim.Sahi nereye koymuştum?

Nathan hiç cevap vermeden tekrardan parmaklarımın arasına parmaklarını geçirerek kapıdan girdik.Bunu çok sık yapıyordu.Tıpkı sevgililer gibi.Sevgilimiydik ki biz?

Dışı tamamıyla siyah camlardan oluşup belkide 100 katlı gökdelenin girişindeki dönen kapıdan girdik.Tam olarak herkesin gözü üzerimize çekilmişti, tamam herkes sadece Nathan'a bakıyordu.Herkesin yüzünden şaşkınlık var, Nathan hiç kimseyi umursumadan hatta bakmadan asansöre girdik, şükür ki kimse yoktu.Asansörde ikimiz kalmıştık.Yine. Bu gün ki asansör anımızı hatırlayınca kızaran suratım ve kaşınan dudaklarımla asansör kabinin diğer ucunda olan Nathan'a baktım.

"O kadar zamanımız yok , bu yüzden ellerin dudaklarındayken sırıtma".Ne?! ELLERİM DUDAKLARIMDA MI? Bana bakmazken nasıl görebiliyor beni? Ellerime baktıktan sonra gerçekten dudaklarımda olduğunu anladım.Lanet olsun! Hemen ellerimi çektim.Nathan vücudumun kontrolünü bile sağlayabiliyorken onunla 'Bağ evine' gitmelimiydim? Yanan yüzümden anladığım kadarıyla şu an kıpkırmızıyım.Nathanın yüzüne bakmamaya çalışırken incelediğim asansör kabininden 57.kat'a çıktığımızı gördüm.Kapı açıldığında bizi bordo duvarlar ve tam karşımızda asılı Edvard Munch 'un 'Çığlık' adlı tablosu vardı.İkimizde asansör kabininden çıktık.Nathan'ın yüzü düşünceliydi ama her zamanki gibi yüzündeki ifadenin ne bir tarifi ne de düşündüğü şeyin bir ip ucu vardı.Bir iki saniye durduktan sonra bana doğru döndü ve

''Gireceğimiz oda 'Güvenli oda'.David, bana olan herneyse bunu biliyor'' ''Öyleyse bu oda senin için mi güvenli yoksa David için mi?'' soruma çok düşünmeden cevap vermişti.

''Aslında ikimiz için'' Nasıl yani? ''Güvenli bir oda yaptı gerçi bunu kırmızı defterden okumuşsundur ama-'' Nasıl yani defterini okudunuğumu biliyor mu? Lanet olsun!Ne zamandır? Bağ evinde beni kesip dilimlere ayıracak! Tabi ya benim yanımda dönüştüğünde şaşırmamıştım bile.Nathan bunu anlamayacak kadar aptal olamazdı ama BEN! Evet fazlasıyla aptalım.Ihh!!

AŞK İMKANSIZ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin