2. Bölüm: Atlantis

332 36 14
                                    

Tam tempo okumalar...

Oy vermeyi unutmazsanız çok sevinirim🖤
*

Boş parkın bir ucunda öylece otururken gözlerim hedefine kilitlenmiş bir ok gibi yalnuzca parkın diğer ucunda oturan Jackson'a bakıyordu.

Ne güzeldi... Bu kışa bulanmış şubat ayında, bu boş parkta ne de güzeldi. Dalgalı saçları alnına düşmüştü, gözleri öyle ağır kapanıp açılıyordu ki uzun kirpikleri çoğu zaman bir perde gibi örtüyordu gözlerini.

Rüzgarın sallandırdığı salıncağın gıcırtısı ismimi haykıran teyzemin sesini bastırıyordu. Onu da çok özlemiştim. Jenny teyze... Onu kesinlikle çok özlemiştim.

Fakat önümde o böylece otururken aklım başka kimseyi kabul etmiyordu. Onu her saniye düşünüyordum ve düşündüğüm her saniye bedenimi bir ateş alıyordu.

Yavaşca oturduğum yerden kalktım. Jackson ürkmesin diye toprağa o kadar ağır basmıştım ki, toprağın bile ruhu duymamıştı.

Nasıl da korkuyordum o gider diye! Onun zaten gitmiş olduğunu nasıl da kabul edemiyordum ama!

Ona iyice yaklaştığımda yutkundu, bende durdum. Onu korkutmuş olabilir miydim? Gidecek miydi? Neden sürekli gitmek zorundaydı?

Boğazımda atan kalbim başımı döndürürken Jackson'ın dudağı hafifçe yana kıvrıldı ve o an anladım.

Benim başımı asıl döndüren oydu.

"Isa," dedi fısıldayarak. "Gelmişsin."

Bu fısıldama onu rüyamdan ilk kurtarışımdaki kadar minnettar, onu son hatırlayışım kadar acı içindeydi.

Yavaşça yanına eğildim.

Aslında ilk başta rüyalarımda böyle değildi, hatırlıyordum. Ancak son zamanlarda üzerinde tarifsiz bir acı vardı. Sözlerinde, bakışlarında, gülüşünde, nefesinde...

O orada, ben burada acı çekiyorduk. Hemde birbirimizin acısını dindirmeye gücümüz olmadan.

"Geldim," dedim onun gibi. Acı içindeki haykırışlarımızı fısıltılarımıza sığdırmıştık.

Gözlerimi onun güzel yüzünden bir an bile ayırmadan yüzümü ona yaklaştırdım. Bu hareketime kayıtsız kalmayıp hızla yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Çok zor mu?" diye sordu gözlerimin içine bakarak. Kafamı salladım.

"Tahmin ettiğinden çok fazla."

Yavaşca beni kendine çekip saçlarıma sefkat dolu bir öpücük kondurduğunda hayatımda kısa bir anlığına her şeyin iyileştiğini sanmıştım.

Tüm kırgınlıklarım geçmiş, tüm acılarım dinmiş ve tüm yaralarım sarılmıştı.

Fakat yetmiyordu işte. Bu dokunuşlar, bu öpüşler, bu bakışlar... O yanımda yokken hiçbiri bana yetmiyordu. Az sonra uyanacak ve onu tekrar kaybedecektim.

"Isa," diye ismimi mırıldandı. Gözleri önce gözlerimde, ardından dudaklarımda dolaştı.

"Geri döneceğim," dedi. "Geri döneceğim ve ben döndüğümde, sen de dönmüş ol."

İMGE - IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin