İnsan, hislerine herhangi bir anlam veremeyince ne yapacağını bilemiyor. Bartuğ'a karşı güzel duygular beslediğimin farkındaydım ama bunun adının ne olduğunu bilmiyordum. Hoşlantı mı? Sevgi mi? Aşk mı? Yoksa bana dair şeyleri hatırlayıp, bunları önüme serdiği için egomun tatmin oluşu mu? Bütün sorular bir olup, beni çıkmaza sürüklerken teneffüs zilinin çalmasıyla düşüncelerimden uzaklaştım. Henüz ilk dersteydik ama benim tüm ilgi odağım ne hissettiğimdeydi. Bu yüzden hocanın söylediği hiçbir şeyi dinleyememiştim. Tahtaya baktığımda birçok şey kaçırdığımı gördüğümde de sıkıntıyla bir nefes verdim. Bu sırada Eda beni dürtüyor gözleriyle bir yeri işaret ediyordu. Ben ne dediğini anlamayarak ''Ne oldu?'' derken sıranın üzerine bir gölge düştü. Başımı kaldırıp baktığımda Bartuğ'nun tam karşımda dikildiğini gördüm.
Okul kapısından girdiğim andan itibaren tüm olanları bizimkilere anlatmış, hepsinin şaşkınlığıyla birlikte desteğini almıştım. Selçuk, Bartuğ'u tanıdığı için ilk zamanlardaki şüphelerini yitirmişti ve artık o da destek veriyordu. Ortada bir ilişki yoktu ama destekçimiz çoktu. Bartuğ öylece dikilmiş bana bakarken ilk konuşanın ben olmayacağımı anlamış olacak ki gülümsedi ve konuştu. ''Tekrardan günaydın,'' dedi. Ben de karşılık verdim. Sonra da arkadaşlarıma dönüp günaydın dedi. Kahve içmeyi teklif ettiğinde de kabul ettim ve birlikte sınıftan çıktık. Attığımız her adımda insanların bakışlarını üzerimizde hissediyordum. Bu durum beni germeye başlarken kantinin önüne gelmiştik. Bartuğ bana masalardan birine oturmamı söylerken dediğini yaptım. Birkaç dakika sonra da elinde iki kahveyle bana doğru gelmeye başladı. Sessiz olmam onu da geriyordu ama iç savaşımı susturamıyordum ki konuşayım. Kahve bardağını elinde tutmuş, bana bakarken sıkıntıyla bir nefes verdiğini işittim. ''Neyin var Taliha?'' Adımı söylemesiyle bakışlarımı önümdeki kahve bardağından alıp, ona çevirdim. Hissettiklerimi ve düşündüklerimi bilmeliydi diye düşünerek anlatmaya başladım. ''Sana karşı ne hissettiğimi bilmiyorum ve aynı zamanda kalbini kırmaktan da çok korkuyorum.'' Bakışlarımı tekrar kahve bardağıma çevirirken elini masadaki elimin üzerine koyup, konuştu. ''Bana karşı bir şey hissetmek için kendini zorlamaman gerektiğini dün konuşmuştuk, hatırladın mı? Hiçbir şey düşünmek zorunda değilsin. Üstelik sana olan sevgim seni kedere sürükleyecekse hayatından çıkmaya hazırım. Benim yüzümden mutsuz olmanı istemiyorum.'' Hayatımdan çıkabileceğini söylediğinde bakışlarımı ellerimizden alıp, ona çevirdim. Hayatımdan çıkmasını istemiyordum. ''Hayatımdan çıkmanı istemiyorum.'' Düşüncemi dile getirdiğimde gülümseyerek karşılık verdi: ''Bunu ben de istemiyorum ama senin üzülmeni de istemiyorum.'' Başımı anladığıma dair sallarken yanımıza bir çocuk geldi. Bu çocuğu tanıyordum. Bartuğ'un da içinde olduğu arkadaş grubundan biriydi. ''Bartuğ, bugün antrenmana geliyor musun?'' diye sordu. Bartuğ bakışlarını benden alıp, ona çevirdi ve cevap verdi: ''Geleceğim.'' Dediğinde çocuk önce ellerimize baktı ve sonra Bartuğ'un omzuna vurup yanımızdan ayrıldı. Bartuğ, okulun basketbol takımındaydı ve birkaç kez maçını izlemiştim. İyi bir oyuncuydu. Ben ona bakarken zil çalmıştı. Henüz bitirmediğim kahvemi alıp, ayaklanırken o da benimle birlikte ayağa kalktı. Sınıfın önüne gelene kadar hiç konuşmadık. Önüne geldiğimizde de ''Bu dersten itibaren antrenman için spor salonunda olacağım ve orada da telefon çekmiyor. Eğer izlemek istersen okuldan sonra bir basketbol maçı var, rakip okulların biriyle.'' Arada sırada okul çıkışı değişiklik olsun diye bizimkiler ile birlikte basket maçlarını izlemek için spor salonuna inerdik. Oldukça da eğlenceli olduğunu hatırlayınca kabul etmeyi düşündüm. ''Bizimkileri de alıp, destek için gelirim.'' Söylediğimle gülümsedi. ''Sizin için dört kişilik yer ayırtırım.'' Başımı 'tamam' der gibi salladığımda öğretmenler için zil çalmıştı bile. Artık ayrılmamız gerektiğinin farkına varıp gitmesi gerektiğini söyledi. ''Okul çıkışında görüşürüz,'' dedim. ''Görüşürüz, şansım,'' dedi ve spor salonuna doğru inmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gör Beni | Texting (tamamlandı)
JugendliteraturBirileri tarafından fark edilme arzumuz... Genç kızımız âşık olduğu çocuğun artık kendisini görmesi için tüm dileklerini sarf ederken; genç kızın onu görmesi için tüm dileklerini sarf eden biri daha vardı...