Milattan Sonra 992
Henüz kurulmakta olan Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu
İskoçya
Helga, Büyük Salon'a vardığında büyük bir çabayla esnemesini bastırdı. Henüz öğle vaktiydi ama Helga, Rowena'nın tıp üzerine bulduğu metinleri incelemek için şafaktan önce uyanmıştı. Okul birkaç ay içerisinde açılacak gibi gözüktüğünden olabildiğince fazla bilgi toplamaya hevesliydi. Tabii bu, Ravenclaw aile kütüphanesinin boyutu düşünüldüğünde kolay bir iş değildi. Günün önemli bir bölümünü diğerlerinin kaleyi hazırlamasına yardım ederek geçirmesine de yardımcı olmuyordu; hala öğrenciler gelmeden yapılması gereken çok şey vardı. Helga çok çalışmaya alışmıştı, ancak bu gerginliğe dayanmanın zorlaştığını inkar edemiyordu.
Diğerleri gayet iyi idare ediyor gibi görünmese o kadar da kötü hissetmezdi. Godric, her zamanki coşkulu halindeydi; gerginden çok neşeli görünüyordu ve gülümsemesi yüzünden neredeyse hiç eksik olmuyordu. Rowena da oldukça iyi başa çıkıyor gibiydi; kütüphanede çalışmadığı zamanlarda okulun iç cephesi için yeni büyüler üretiyordu. Helga başını salladı. Bir daha ki sefere merdivenlerin hareket ettiğini görse şaşırmazdı. Salazar daha çekingen davranıyordu, ancak buz rengi gözlerinde, yeteneklerini aynı derecede test etme fırsatından keyif aldığını gösteren, her zaman mevcut bir parıltı vardı. Helga'nın gülümsemesi soldu. Okul fikrini ilk destekleyen oydu ve pişmanlık duymuyordu, ancak işin miktarı onu bunaltmaya başlamıştı. Profesör masasındaki sandalyesine gömüldü ve gözlerini kapadı. Birkaç dakikasını dinlenmeye ayırabilirdi.
"Helga?" Ya da ayıramazdı.
Helga yorgun bir şekilde gözlerini açtı ve Godric'in yanında durduğunu gördü. Yeşil gözleri endişeyle kısıldı. "İyi misin?"
"İyiyim." Kendini hafifçe gülümsemeye zorladı. "Sadece biraz yorgunum."
Godric önündeki parşömen yığınına bakarak başını salladı. "Şaşırmadım. Bu sabah hepsini okudun mu?"
Helga başını salladı. "Sadece birkaçını bitirmeyi başardım." İçini çekti ve yığına baktı. "Yapacak çok şey var."
Godric kaşlarını çattı. "Helga, bunların hepsini öğrenmen gerektiğine gerçekten emin misin? Yani," en üstteki parşömeni aldı, "çok fazla insanın runespoor ısırıklarıyla karşı karşıya gelmesini mi bekliyorsun?"
Helga iç çekti ve parşömeni geri aldı. "Eğer onlar da senin gibilerse, ısırılmalarına hiç şaşırmam." Gözlerini ovuşturdu. "Hazırlıklı olmalıyım."
Godric uzandı ve yavaşça parşömeni elinden çıkarıp kenara koydu. "Bitkinsin" dedi nazikçe.
"Ama bunları öğrenmem gerekiyor!"
"İnsanları nasıl kurtaracağını öğrenmek, kendini çökertirsen bir işe yaramaz," dedi kararlı bir şekilde. "Biraz mola vermelisin."
Helga geri çekildi, hâlâ masanın üzerindeki desteye bakıyordu. "Hala yapacak çok şey var," diye fısıldadı. "Ya hepsini zamanında öğrenemezsem?"
Godric bir an ona baktı, sonra parşömenleri aradan çekip yanına oturdu. "Yapacaksın" dedi sessizce. "Ama bu kadar çok şey yapmaya devam edersen değil." Hafifçe bir gülümsedi.
"Rahatlamak için kendine biraz zaman ayır. Daha iyi hissedeceksin, söz veriyorum."
Helga karşı çıkmak istedi, ancak Godric'in yüzündeki ifade bunun boşuna olacağı konusunda uyarıyordu. İçini çekti ve başını ellerinin arasına koydu.
"Bunu nasıl yapıyorsunuz?" sessizce sordu. "Yapılacak çok şey var, hazırlanacak çok şey var, yine de hepiniz çok sakin görünüyorsunuz."
Godric hafifçe omuz silkti. "Bence onu saklamakta daha iyiyiz. Seni temin ederim, biz de en az senin kadar gerginiz."
Helga ona bakmak için başını kaldırdı. "Siz mi? Gergin mi?"Godric sırıttı. "Öyleyiz. Sadece Salazar'a bunu kabul ettiğimi söyleme."
"Tek kelime dahi söylemem." diye cevap verdi Helga, ancak gülümsemesi yavaş yavaş soldu. "Ama nasıl başa çıkıyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Four Fouders
FanfictionHepimiz Hogwarts'ı biliyoruz. Rowena Ravenclaw'un rüyasında bir yaban domuzu görerek arkadaşları ile inşa etmeye karar verdiği ve adı dünyanın her bir köşesine nam salmış ilk Cadılık ve Büyücülük Okulu. Peki Harry Potter kendi hikayesi ile bize bu...