Helga, odada bir aşağı bir yukarı yürümemek için tüm iradesini kullanmak zorunda kaldı. Arkadaşlarının savaşa gittiğini sayabileceğinden daha fazla kez görmüştü, ama dönüşlerini beklemek asla kolay olmamıştı. Kendini meşgul etmeye çalıştı; yeni biten revir ağzına kadar hasta ile doluydu ve sabahını Rowena'nın tıbbi metinlerini okuyarak geçirmişti. Muhtemelen bu pek de iyi bir fikir değildi. Dikkatini dağıtmayı planmıştı ama bir yardımı olduğu söylenemezdi. Tek yaptığı şey kendine sadece tedavi etmek zorunda kaldığı ve gelecekte tedavi etmesi gerekebilecek tüm yaraları hatırlatmıştı. Bu düşünce, adımlarını tekrar hızlandırmaya başlaması için yeterliydi.
"Neredeler?"
Neyse ki çok geçmeden iki hafif çatırtı sesi geri döndüklerini duyurdu. Helga onlara bakmak için gülümseyerek arkasını döndü ama yüzlerindeki ifadelerden gülümsemesi anında soldu.
"Ne oldu?"
Godric başını Salazar'a doğru salladı. "Ona sor."
Salazar arkasına baktı. "Birşey değildi." Yüzünün renginin atmış olması ve topallıyor olması pek de cesaret verici değildi.
Helga'nın gözleri kısıldı. "Biriniz bana bugün ne olduğunu söyler misiniz lütfen?"
Salazar başını salladı. "Hiçbir şey." Helga tek kaşını kaldırdı ve içini çekti. "Düştüm."
Godric, "Lanetlendi," diye düzeltti. "Sonra düştü." Yeşil gözlerindeki endişe açıkça görülüyordu.Helga iç çekti. "Otur, Sal. Laneti tanıdın mı?"
Salazar, yatağın kenarına doğru çekilirken homurdandı . "Kalkanım en kötüsünü savuşturdu, ama kalanı dengemi bozmak için yeterliydi." Kaşlarını çatarak düştüğünde incittiği bacağına baktı.
Helga elini kısaca omzuna koydu. "En kısa sürede ilgileneceğim," diye söz verdi. Saklamaya çalıştığı acıyı hissetti ve dikkatinin dağılmasının memnuniyetle karşılanacağına karar verdi. "Hepsini haklayabildiniz mi?"
Godric başını salladı. "Biz ana grupla meşgulken birkaç kişi kaçabildi. Onları bulacağız." Bir an için yüz ifadesi çok sert oldu, sonra Salazar'a bakarken tanıdık pırıltı gözlerine döndü. "En azından seni lanetleyen bizde."
Salazar'ın dudaklarına oldukça acımasız bir gülümseme dokundu. "Aynen öyle."
Helga onlara baktı. "Tam olarak ne yaptın?" İki büyücü arasında geçen ani temkinli bakışı kaçırmadı. "Salazar?"
Salazar hafifçe omuz silkti. "Onu lanetledim."
Helga ona kaşlarını çattı. "Bunun son derece makul bir yanıt olduğunu söyleyebilirim." Gözleri hafifçe kısıldı. Salazar'ın bunu saklamak için hiçbir sebebi yoktu. Başlarını belaya sokmalarından hoşlanmıyordu ama kendilerini savunmalarını onaylıyodu.
Salazar içini çekti. "Godric ile tanışmadan önce öğrendiğim lanetlerden biriydi."
Helga, gergin kasları incelemesine ara verdi. Salazar hayatının bu kısmından nadiren bahsederdi, ama hepsi onun ne yaptığını ve zamanında araştırdığı bilgi türlerini biliyordu.
"Hala Kara Büyü mü kullanıyorsun?"
Godric kaskatı kesildi ama Salazar, gözlerini kırpmadan bakışlarıyla karşılaştı. "İşime yarayan ne ise onu kullanıyorum."
Helga dudağını ısırdı. "Ama bence Kara büyü..." Aniden ayrıldı, düşünceyi tamamlamak istemiyordu.
"Kötü mü?" Salazar bitkin bir şekilde Helga'nın cümlesini bitirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Four Fouders
FanfictionHepimiz Hogwarts'ı biliyoruz. Rowena Ravenclaw'un rüyasında bir yaban domuzu görerek arkadaşları ile inşa etmeye karar verdiği ve adı dünyanın her bir köşesine nam salmış ilk Cadılık ve Büyücülük Okulu. Peki Harry Potter kendi hikayesi ile bize bu...