Godric Gryffindor | Bölüm 10

61 14 0
                                    


Milattan Sonra 996

Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu, İskoçya

Godric bir sandalyeye çöktü ve başını arkaya yasladı. Öğretmeyi sevmesine rağmen bunun zor bir iş olduğunu inkar edemiyordu. Öğrenciler bütün hafta boyunca huzursuzdu ve dikkatlerini onlara teoriyi öğretecek kadar uzun süre tutmak onun için bile bir mücadele olmuştu. Ve pratik yönü ... Godric titredi. Silahsızlandırmaya yönelik bir büyünün hedefin o şekilde patlamasına neden olabileceği kimin aklına gelirdi? Godric gözlerini kapattı. O gün için dersler bitmişti. Birkaç dakika ara verebilirdi.

Kapı, duvara çarpıp geri sekecek kadar sert bir şekilde açılmadan önce toplam otuz saniyelik huzur dolu bir dinlenme süreci geçirdi.

"Tamamen aptal, beceriksiz, kendine takıntılı ..."

Godric bir inlemeyi bastırdı ve kendini gözlerini açmaya zorladı. "Ne oldu, Rowena?" Cadı, bir ileri bir geri yürüyordu. Yanakları, sinirden pembeleşmişti.

"Son iki saati Blacksmith kardeşlere fareleri yok etmeyi öğretmek için harcadım," diye homurdandı. "Onları küçülttüler, büyüttüler, farklı renklere dönüştürdüler, şarkı söylemelerini, dans etmelerini ve hatta çoğalmalarını sağladılar, ama kayboldular mı? Tek bir bıyık bile kaybolmadı." İç çekerek bir sandalyeye çöktü. "Bunu nasıl daha net hale getireceğimi bilmiyorum."

Godric ona düzgün bakmak için başını kaldırdı. "Halledersin. Her zaman halledersin sen."
Rowena tekrar iç çekti. "Umarım."
Godric yüzünü buruşturdu. "Eğer kendini daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, bütün sabahı son gruba hinkypunk'larla nasıl başa çıkılacağını öğretmek zorunda kaldım."

Rowena kaşlarını çattı. "Ama hinkypunk'larla başa çıkmak o kadar da zor değil."

"Ben de öyle düşündüm, ama daha önce de yanılmışlığım oldu."

"Bunun çok iyi farkındayım." Godric bir kaşını kaldırdı ve Rowena içini çekti. "Özür dilerim. En kolay haftalardan biri değildi."

Godric onu koluna hafifçe vurmak için eğildi. "Tamamen anlaşılabilir. Sanırım bugün hepimiz gergin durumdayız."

"Öyle olduğum kesin."

Godric, etrafına bakınırken Helga'nın kapıda durduğunu gördü. Topladığı saçlarından dökülen gevşek tutamlar, yüzünü çevreliyordu ve cübbesine çamur bulaşmıştı ama koltuğuna otururken bunlarla ilgilenemeyecek kadar yorgun görünüyordu. "Neden hep Venomous Tentacula ile oynamaya çalışmak zorundalar?"

Rowena ona sempatik bir şekilde gülümsedi. "Nedense, her zaman en zor büyü ve iksirleri kendi başlarına deniyorlar." Başını sağa sola salladı. "Bazen bunun bu kadar iyi bir fikir olup olmadığını merak ediyorum."

"Onlara öğretmezsek nasıl daha iyi öğrenecekler?" diye sordu Helga nazikçe.

Godric, "Ama biz de ancak belli bir yere kadar yardım edebiliriz" dedi. "Öğrenmek istemiyorlarsa onlara öğretemeyiz ve bazılarının öğrenmek isteyip istemediğinden bile emin değilim." Sınıfın yarısının hinkypunk ile nasıl savaşılacağını dinlemekten ziyade yaratıkla oynamış olması bunun yeterli bir kanıtıydı.

Rowena, "Çoğu burada olmak istemiyor gibi görünüyor," dedi. "Dersleri dinlemiyorlar ve verilen işten sürekli şikayet ediyorlar."

"Onlar çocuk," diye karşı çıktı Helga. "Zaman zaman odaklarını kaybetmeleri çok doğal."
"Doğru," Godric kabul etti. "Ama son zamanlarda her zaman kaybediyorlar gibi görünüyor."

Helga cevap vermedi. Cevap vermesine gerek de yoktu. Öğrenciler her zamankinden daha huzursuzdu. Bu durumu hepsi fark etmişti ama hiçbirinin bu konuda ne yapacaklarına dair bir fikri yoktu.

Godric içini çekti. İyi gidiyorlardı. Belki çok iyi. Zaten Hogwarts'ın adı da yayılıyordu; Bu yıl daha önce sahip olduklarından daha fazla kayıt talep eden mektup gelmişti. Bir veya iki yıl içinde mevcut öğrenci sayılarını ikiye katlayacaklar gibi görünüyordu. Şimdi sahip olduklarıyla zar zor başa çıkabilirlerken, daha fazla öğrenci ile nasıl başa çıkacaklardı?

Gerçekten ne kadar iyi bir iş yapıyorlardı? Yarı eğitimli bir büyücü, eğitimsizi kadar tehlikeliydi; belki de kendilerini tek başlarına geliştirmelerine ve felakete yol açacak sonuçlara sebep olmalarına yetecek temel bilgileri aldıkları için daha da fazla tehlikelilerdi. Öğrencilerini her zaman izleyemiyorlardı ve sınıfta böyle davrandılarsa, Godric gerçek dünyada nasıl olacaklarını düşünmek bile istemiyordu. Hepsi, dünyanın kendileri gibi insanlar için ne kadar tehlikeli olabileceğini belirtmek için ellerinden geleni yapıyordu, ancak bunun gibi günlerde, öğrencilerin söylenen herhangi bir şeyi anlayıp anlamadığını merak ediyordu.

Godric'in yumrukları sıkıldı. Öğrencilerin başına gelebilecek herhangi bir zarardan onlar sorumlu olacaktı; bu işe başladıklarında hepsi bu sorumluluğu kabul etmişlerdi. Onlara öğretmek ve onları korumak dördüne kalmıştı.

Şu anda Godric, sefil bir şekilde başarısız olduklarına dair korkunç duyguyu bastıramıyordu.
Helga sessizce "Bu sadece ufak bir aksaklık" dedi. "İşler düzelecek."

Rowena, "Daha da kötüye gidemezler," diye belirtti.

Godric rahatsız bir şekilde kıpırdadı. Konuşma giderek iç karartıcı hale geliyordu. "Salazar'ın nasıl olduğunu merak ediyorum."

Beklediği gibi, Helga'nın dikkati ve davranışları hemen dağılıp değişti. "Onu kahvaltıdan beri görmedim. Umarım iyidir."

Rowena yüzünü buruşturdu. "Zindanlardan gelen herhangi bir patlama sesi yoktu. Günü, geri kalanımızdan daha iyi vakit geçirdiğini söyleyebilirim."

Godric onun haklı olduğunu umuyordu. Salazar, dünyanın ne kadar tehlikeli olabileceğini herkesten daha iyi biliyordu ve bu yüzden derslerinin önemine en çok vurgu yapan kişi oydu.  Neticede öğrenciler onun dersindeyken yerli yerinde duruyorlardı. Ama son zamanlarda...

"Nerede olduğunu merak ediyorum," diye mırıldandı Helga. "Bu gece için planladığı fazladan bir şeyi de yok."

Rowena "Muhtemelen dikkati dağıldı" dedi. "Daha önce oldu."

Helga, gönülsüz de olsa onu savunmak için ağzını açtı ama o anda kapı açıldı ve Salazar odaya girdi. Üçüne de merakla baktı. "Bir şey mi kaçırdım?"

Godric gülümsemeyi başardı. "Önemli bir şey yok. Nerelerdeydin?"
Salazar tamamen ikna olmuş görünmüyordu, ancak yeterince hazır cevap verdi. "Morris ve Hengist ile çok ilginç bir tartışma yaşıyorum."

Rowena bir kaşını kaldırdı. "Ah?"
Salazar, Helga'nın yanına oturduğunda Helga'nın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. "Bu öğleden sonra benim için bazı malzemeleri toplamak için gönüllü oldular, ancak görünüşe göre küçük bir sorunla karşılaşmışlar."

Godric'in gözleri kısıldı. Salazar'a göre ufak bir sorun, yeterli paraya sahip olmamaktan ejderhayla savaşmak zorunda kalmaya kadar her şey anlamına gelebilirdi.
"Ne oldu?" diye sordu Rowena ihtiyatla.
Salazar'ın çenesi gerildi. "Bir grup Muggle ile karşılaşmışlar. Bir çeşit tartışma olmuş."
"İyiler mi?" diye sordu Godric.
"Gayet iyiler. Dikkat çekmek için hiçbir şey yapmamışlar." Godric rahatladı, ancak Salazar "En azından ilk başta" devam ettiğinde rahatlama hissi yok oluverdi.

Rowena gözlerini kapattı. "Açıkla. Derhal."

Salazar, "Muggle'ların eziyet ettikleri cadı ile biraz oyalanmışlar" dedi. Sesi oldukça sakindi ama gözleri parlıyordu ve sandalyesinin kulpunu kavrarken parmak eklemleri bembeyaz kesilmişti. Helga'nın yüzü kemik grisine döndü.

"Ne oldu?"

Salazar'ın bakışları yumuşadı ve Helga'nın elini tuttu. "Kız iyi. Gerçekten Hengist ya da Morris'in bir kenarda durum bunun olmasına izin vereceğini düşünüyor musun?"

Rowena ona baktı. "Müdahale mi ettmişler?"
Salazar başını salladı. "Kızı Morris'in ailesine götürmüşler. Sarsılmış ama zarar görmemiş."

Açıklama, Godric'in yüreğine su serpti. "Şey yapmışlar mı-"
"Evet, Muggle'ların hafızalarını silmişler. Bize herhangi bir etkisi olmayacak." Godric'e gülümsedi. "Zihin silmeyi öğretmemin işe yarayacağını söylemiştim."

Helga keskin bir nefes aldı. Rowena'nın ağzı açılıp kapandı. Godric ona baktı. Salazar onlara baktı. "Ne var?"

Godric yüzüne yavaş bir gülümseme yayıldığını hissetti. "Boş ver. İyi gittiğine sevindim."

"Ben de" diye mırıldandı Helga. "Çok iyi bir iş başarmışlar."

Rowena sessizce, "İkisiyle de kesinlikle gurur duyabiliriz," dedi. "Görünüşe göre çok şey öğrenmişler."
Salazar kaşlarını çatarak homurdandı. "Elbette öğrendiler. Bizden eğitim alıyorlar."

"Biliyoruz," dedi Godric. "Ama bazen diğerleri öğrenciler gibi onlar da sanki anlamıyormuş ya da anlamak istemiyormuş gibi geliyor.
"Salazar omuzlarını silkti. "Görünüşe göre sandığınızdan daha fazlasını öğreniyorlar."

Godric bir an düşündü. Doğru, bu hafta zor geçmişti ama daha önce de zor günler geçirmişlerdi. Ve öğrencilerinin gerçekten de ilgi gösterdiği anlaşılıyordu. Öyle görünmese bile. Rowena'nın gevşemesinden ve Helga'nın yüzüne bir gülümseme yayılmasından, onların da aynı şeyi düşündükleri belli oluyordu. Salazar, sırayla üçüne baktı, endişesi şimdi şaşkınlıkla karışmıştı. "Bir şey mi kaçırdım?"
Helga güldü ve yanağından öpmek için eğildi. "Önemli bir şey kaçırmadın, merak etme."

Helga'nın hareketi ile taş kesilen ve sersemleşen Salazar'ın bu ender görüntüsü, Godric'in endişelerini bir kenara bırakması için yeterli oldu. İşleri kolay olmayabilirdi ama kesinlikle yoluna koyacaklardı.

The Four FoudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin