Bölüm şarkısı: Sena Şener - Sevmemeliyiz
Keyifli Okumalar.
4. Bölüm: Kalbim Yangın Yeri
🍷
Kırılmış kalbin, kırılmış bir bardaktan farkı yoktu. O bardaktan artık su içemezdin. Tıpkı, o kalbe artık sahip olmayacağın gibi.
Gözlerimin gördüğü, sol yanımı kırmıştı.
Sol yanımın kırık parçaları, gözlerimi doldurmuştu.
Ellerim, içinde sadece küçük bir kağıt bulunan kutuya gitti.
Oyun mu oynamıştı bana siyah gözlü adam?
Boş kutu, o mesajlar ve saat geceyi vurmuşken...
Gözlerimin içini kesen kırık solum, yanaklarımı ıslatmaya başladı.
Avuçlarımın arasındaki notu, sımsıkı tuttum. O kağıt parçasında hayat bulan kelimelerin, mürekkep dolu çizgileri acısın istedim.
Her ne yazıyorsa o kağıtta, avuçlarımda boğulsun, soluğu solumun kırık yanında kesilsin istiyordum.
Ama sonra zihnimdeki seslerin varlığı ile yokluğu arasındaki ağlayan kız çocuğunun, acısını yaşayıp her şeyi unutmasını istediğini anımsadım.
Sesler arttı. Uğultu gibiydi.
Burnumu çeke çeke fısıldamalara yenik düşerek avucumun içini açtım. Dörde katlanmış kağıdı sakince aralarken, okuyacağım sözcüklerin yaratacağı enkazı tahmin edebiliyordum.
Kağıt artık ellerimin arasındaydı.
Bakmaya korkuyordum.
Gözlerim, yaşlarını tamamen özgür bıraktı. Her bir damla kağıda dökülmeye başladı.
Sonra dilimin değil, gözlerimin sesi ile yazılanları okumaya başladım.
"Sevgili Çilem,
Senin gibi akıllı bir kadının yapmayacağı şeyler yapıyorsun. Aklın ve kalbinin arasındaki o uzun yolu aşmaya çalışıp kalbine ulaşmak istemen içler acısı. Sen, Çilem Sarınca'sın. Tutku ve şehvetin kadını. Aşkın zayıf ağına düşüp kendini av yapman beni sadece güldürdü. Bunları bil istedim."
Gözlerimin okuduğu her sözcük şaşkınlığıma siyah bir perde örtmüştü. Yazılanlar onun zihninden çıkıp ve bana ulaşmasını istedikleri miydi? Reha Tekinoğlu ne yapmaya çalışıyordu?
Elimdeki kağıdı buruşturdum ve yatağın üzerine fırlattım. Ardından telefonu elime aldım ve hiç düşünmeden onu aradım. Telefon çalıyordu lakin açan yoktu. Tekrar aradım. Dakikalar geçiyordu ama karşı tarafın bu aramayı yanıtlayacağı yoktu.
Bu yüzden direkt mesaj kısmına geçtim. Ardından onun sohbetine girdim ve klavyenin değil karışmış ruhumun içindeki kelimeleri sarfettim.
"Yazdığın her harfin kırıklığı battı kalbime."
"O kırıklar derince oydular kalbimi ve kanattılar."
"Kanım geceyi kırmızıya boyarken sen benimle oynadığın küçük oyunun zaferini yaşıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR |Eylül Serisi-1| +18
Romantizm| Beni kendine mühürle! | "Elbisenin iplerini indir." Keskin siyahların verdiği direktif ile gâyri ihtiyâri sağ elim sol omzumun üstündeki ipe yöneldi. Omzumdan aşağı süzülen ip, sol göğüsümü ortaya çıkarmıştı. "Sağ tarafı da indir." İkinci bir emri...