2: "KAZA"

739 38 4
                                    

Düzenlendi √

İlk bölümümü tamamen bitirdim. Uzatılmış bir tanıtım gibi düşünebilirsiz. Bu bölümleri sıkıcı bulabilirsiniz ama okumayı bırakmayın derim :)

Rana/Asya/Açelya


Mutfaktan çıktım ve salona doğru yürüdüm. Herkes solgun bir şelkilde bana bakıyordu. Müzik kesilmişti. Rana yanıma geldi ve bana sarıldı. Açelya'da onun arkasındaydı. Burada tam bir cenaze havası vardı. Neler oluyordu?

Açelya "Asya baban kaza geçirmiş." dediğinde tüm kanımın çekilmişti.

Hücrelerimin tek tek intihara koştuğunu hissedebiliyordum. Babam. Kaza mı geçirmişti? Benim babam mı?

Burada ki cenaze havası içimi kemiriyor, merak duygusu zihnimin derinliklerine yerleşmiş göz yaşlarımı iteliyordu. Ama ne gözlerimden göz yaşları dökülüyordu ne de ağzımdan kelimeler çıkıyordu.

Rana bir adım gerileyince Açelya net bir şekilde görünmüştü. Benden özür diler gibi bir edayla tekrar konuşmaya başladı.

"Yanında... Annen de varmış."

Gözyaşları duyduklarım karşısında bir an duraksadı. Annemin babamın yanında olması imkansızdı. Bir hafta önce yurtdışına çıkmıştı. İş nedeniyle gitmiş, bir ay sonra döneceğini söylemişti.

Rana omzumdan tuttu, Açelya da koluma sarıldı ve beni merdivenlere doğru çevirdiler. Onların adımlarından destek alarak merdivenleri çıktım. Odamın kapısına geldiğimizde Rana kapıyı hızla açtı ve içeri girdik. Beni yatağıma bıraktılar. Ellerimi yüzüme kapattım.

Açelya sanki suçluymuş gibi açıklama yapmaya çalışıyordu.

"Bugün çok mutlu olmalıydın. Sana sürpriz yapacaktık ve herşey mükemmel gidecekti."

Açelya'yı duymamış gibi beynimi fetheden gerçeklerden bir tanesini söyledim.

"Annem yurtdışında babamın yanında olmasına imkan yok."

Belki de annemle babamın ciddi yaraları vardı ama ben hâlâ gerçekleri inkâr etme çabalarındaydım.

Rana'nın çalan telefonuyla kafamı kaldırdım. Elindeki telefonun ekranını çevirdi, bana baktı ve "Baban arıyor." dedi.

Hızla yanına gidip telefonu elinden aldım ve yanıtladım.

"Baba! Nasılsın? İyi misin? Ciddi bir şey var mı? Annem nasıl? Yanında mı?"

Soru yağmuruna tuttuğum babam derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Annen burada. İkimizde çok iyiyiz tatlım. Ama çocuk için aynı şeyi söyleyemem. Doktorları bekliyoruz."

"Çocuk mu?"

Annem ve babam boşanalı yaklaşık beş ay oluyordu. Bu dünyada bir tek annemle babamın aşkına inanıyordum. Ama onlar da ayrılmışlardı ve aşk diye bir şey olmadığını bir kez daha kanıtlamışlardı. Benim bir kardeşim yok çünkü annemle babam benden sonra daha sık tartışmaya başlamış İkinici bir çocuk bizi tamamen bitirir düşüncesiyle beni tek çocuk olarak bırakmışlardı. Aslında değişen bir şey yoktu. Kendi kendilerini bitirmişlerdi. İkiside birbirlerine oldukça anlayışsız yaklaşıyordu.

Anlayış göstermek olgunluk belirtisiydi ve bence bir ilişkide çok önemliydi. Annemle babam anlayışlı olmadıkları için boşanmak zorunda kalmışlardı.

Ben on yedi yaşındaydım. Lise son sınıfa geçmiştim. Artık onlara karışamazdım. Bu onların kedi hayatı idi. Ama haberim olmadan ne ara barışıp çocuk yapma kararı aldılar, hiçbir fikrim yoktu.

S A F İ RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin