"Sahi nereden çıktın sen" sorduğu saçma soruya çok münasip bir cevabım vardı evet ama ortam müsait değildi en iyisi hiç bir cevap vermemekti. Gözlerimi devirip önüme döndüğümde, ne ara bu kadar saçma şeylere bulaştığımı anlamaya çalışıyordum hayır yani grup halinde ödev yapma gibi gereksiz bir şeyi en son ilkokulda bırakmıştık. Gerekirse ödevi tek başıma yapardım ama bu dördü ile birlikte ödev felan yapmazdım. Birilerini hayatıma almak gibi bir fikir dahi yokken bu şekilde onlarla iç içe olmak ihtimal bile değildi.
Dinlemediğim bir dersin daha sonuna geldiğimizi anladığımda bu konuya bir çözüm düşünmüştüm. Ödevi tek başıma yapacaktım ve böylece onlarla muhatap olmayacaktım.Cem ve Yasemin gelip öndeki sıraya ters bir şekilde bize dönük oturdular Yaseminin bakışları beni öldürmek ister gibiydi.
"Nasıl yapalım ödev işini" Cem sıkıntılı bir şekilde konuştuğunda bazen bile olsa ciddi bir şekilde konuştuğuna şahit oldum.
"Ödevi ben tek başıma hallederim sizin bir şey yapmanıza gerek yok hem de herkesin istediği olur" bana dönen bakışlar kısa bir anlığına korkutmuştu.
"400 sayfalık ödevi bir haftada tek başına nasıl bitirmeyi düşünüyorsun" Yaseminin alayla söylediği sözler o kadar mantıklı ve gerçekti ki işte buna verecek bir cevabım yoktu."Biz de sana bayılmıyoruz ama, herkes kendi payına düşeni yapacak." Göktuğun kurduğu cümle ile başka çıkış yolum kalmamıştı bugüne kadar tek başıma halletmiştim her şeyi kimseyle konuşmuyordum bir bağ kurmuyordum. Başlarda alışamasam da babamın zoru ve baskılarıyla sadece derslerime odaklanmıştım yani öyle olmak zorundaydı babama göre.
Bu ödevden sonrada kimseyle görüşmeyecektim, zaten onlarında benimle görüşmek gibi bir niyetleri yoktu.
Yerimden kalkıp onları tek bırakmıştım. Bahçeye doğru ilerleyip kalabalığın daha az olduğu bahçenin kuytu köşesindeki merdivenlere oturup hep yaptığım gibi düşünmeye başladım hayallere daldım sonra vazgeçtim etrafıma baktım gerçeklerle yüzleştim. Dört kız arkadaşın gülüşerek birbirlerine anlattığı muhabbetlere eşlik ettim uzaktan sonra biraz kıskandım. Kimseyle konuşmayıp içime konuşarak kendimi cevapladığımı bilseler deli bu kız derlerdi acaba gerçekten delirmiş olabilir miydim? Gereksiz düşüncelerim Zil sesini duyunca son bulmuştu,yavaş ve hayattan bıkmış bir şekilde sınıfıma geçmiştim benim sınıfa girişimle gözler bana dönmüştü ardından gözümün içine baka baka umrumda olmayan söylenmiş birkaç söz eşliğinde sırama oturmuştum ben yerime geçince Cem ve Yasemin de sıralarına geçmişlerdi. Çantamdan planlayıcı defterimi alıp yeni ders programı kaydetmiştim ardından yeni bir çalışma programı hazırlamıştım. Babam bu konuda çok titizdi ve ders çalışmam gerektiği ile ilgili milyon kez günlük konuşma yapardı, hani burada yok diyip boşlama ihtimalim dahi yoktu düşük dersim olduğunu gördüğü anda özel hocalar ve dersaneler devreye giriyordu bu sebepten çok çalışıyordum ve böylece daha fazla insan tanımamış oluyordum.
—
Sonraki derslere çok odaklanamamıştım bugün benim için kötü bir gündü ve haliyle bir an önce eve gidip uyumak gibi bir plan yapmıştım.
Yanımdaki şahsın yani Göktuğun önüme uzattığı kağıdı açtığımda uyuma planım boşa gitmişti. 'Okul çıkışı Cem'in evinde ödev için ön hazırlık yapacağız.'Hayır yani belki müsait değilim insan bir sorar değil mi?. Sinirle nefesimi dışarı verdiğimde kendi içimde sakin olmam gerektiğimi söylüyordum."Ne o dilini mi yuttun,oysa sabah gayet iyi konuşuyordun" bana bakıp kurduğu cümle umursamaz aynı zamanda nefret dolu bir şekilde söylemesini gerektirecek bir duruma ne zaman geldiğimizi sorguluyordum. Benimle ne gibi bir derdi vardı da ilk günden bu kadar tepkiliydi bana karşı. En iyisi cevap vermemekti o yüzden onu takmayıp dersi dinlemeye çalışıyordum.
—
Son dersin bittiğine dair çalan zili duyduğumda sıramın üzerindekileri çantama yerleştirdiğim sırada sınıfta Cem ,Göktuğ ve Yasemin dışında kimse yoktu hadi der gibi bana baktıklarında çantamı takıp yanlarına gidince hızlı bir şekilde okuldan çıkmıştık nasıl gideceğimize dair bir fikrim yoktu ben otobüsle gidip geliyordum kendi isteğimle babam servis konusunda aşırı ısrar ediyordu ama bu kadarı da fazla diyip kabul etmemiştim.
Otobüs durağına gelince beklemeye başladık Yasemin ve Cem aralarında şaka yapıp gülüşüyorlardı Göktuğun suratı her zamanki gibi soğuktu bana bakışları ise umursamaz böyle davrandıkça beni daha çok meraklandırıyordu bilmeden ona ne yaptığımı merak ediyordum doğrusu kendinden uzak durmam için yapıyorsa daha çok çektiğinin farkında değildi.
—
Nihayet gelen otobüse bindiğimizde kalabalık oluşu gözümü korkutmuştu kalabalığın daha az olduğu yere geçip tutunmuştum Cem ve Göktuğ gayet ciddi bir şekilde aralarında bir şey konuşuyorlardı ne konuştuklarını duyma ihtimalim çok azdı Yasemin'e baktığım sırada bana kötü kötü bakıyordu benimle ne alıp veremediklerini anlamamıştım ama çokta takılmadım Cem bana bakıp sırıtınca suratının komik oluşu benimde yüzümü güldürmüştü.
Otobüsün ani freni ile resmen savrulmuştum Göktuğun güçlü refleksi ile yere yapışmaktan som anda kurtulmuştum bana sarılan kolları ve yakın yüzü tüm beyin fonksiyonlarımı devre dışı bırakmıştı benden önce kendine geldiğinde kollarını çekip
"Dikkat et" demişti kendime geldiğimde yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN RENGİ
Teen FictionGeçmişin Renginden gelmiştik hiç bilmediğimiz zamanının geçmişinden.Bir tek rengimiz belliydi. Lena Kurt Lena Kurt Ben yalnızlığın rengi gibi gri, Ne tam siyah nede tam beyaz. Bir süre gri olan rengim O güne kadar gri kalmıştı. Benim hayatım Göktuğ'...