7. Bölüm: Özürler

52 3 1
                                    

Tüm hafta herkes okuldaki olayı konuyordu. Neyse ki müdürle ilişkim olduğuna dair bir söylenti başlamamıştı. Bugün hava çok sıcaktı. Liam beni gördüğünde yanıma gelmek için bir adım atıyordu ama ben başımı diğer tarafa çeviriyordum. Adam’da hemen onunla arama giriyordu. Bende oradan uzaklaşıyordum. Çıkışta yine Anna’yı bekliyordum. Sonra eski bir arkadaşımı gördüm. Ve geçen gün bana sarkan çocuk okulun karşısında aşağı yolda bekliyordu. Şapkam olduğu için beni tanıyıp tanımadığına emin değildim. Ama beni görmemişti. Doğruca arkadaşımın yanına gittim. Beni görünce geriledi. Gözleri korkuyla büyümüştü. Gülümsedim. “Kaçmaya kalkarsan işler sadece senin için kötüleşir,” dedim. Korkuyla beklemeye başladı. Onu yakasından yakalayıp kendime çektim. “Neden buradasın?” diye sordum. Başımla arkayı işaret ettim. “O çocuğu tanıyor musun?” Başını salladı. “Bi-bizim çetenin lideridir. Adını bilmeyiz kendine fırtına der,” dedi kekeliyordu. “Fırtına mı?” dedim alaycı bir şekilde. “Neden buradasınız?” “Geçen gün işine burnunu sokan bir çocuğa dersini vereceğiz. Bir kızla arasına girmiş.” “Hah şansa bak ki o kız karşında duruyor. Şimdi söyle bakalım o çocuğu nerede bekleyeceksiniz?” “Okuldan çıktığında bana işaret verecek ve bende onun bizi takip etmesini sağlayacağım. Onunla okulun arkasındaki bir sokaktan girince biraz ileride geniş bir alan var. Onu orada bekliyorlar.” “Kaç kişisiniz?” “Dokuz,” dedi. “Dokuz mu? Dokuz kişi bir adama mı saldıracaksınız? Peki diğer arkadaşlarında orada mı? O günkü?” Başını salladı. Şu an yakasına yapıştığım çocuk poşetimi alan çocuktu. “Şöyle olacak. Benden patronuna bahsetmeyeceksin. Planladığınız gibi yapacaksın. Ben daha sonra size katılacağım. Kavga başladığında siz geri çekileceksiniz. Yoksa o gün olduğundan daha beter bir hale sizi getiririm. Diğer üç arkadaşına da bunları söyle. Onlarda çenelerini kapalı tutsun. Benim hakkımda bir şey anlatırsan peşini asla bırakmam ve inan bana seni dövmek için demir bir boruya ihtiyacım yok. Duvara attığım yumruğu hatırlıyorsun, değil mi?” Gözleri kocaman açıldı. Gülümsedim. “Elbette hatırlıyorsun. Şimdi işini düzgün yap. Benimle ne konuştuğunu sorarsa beni tanımadığını ve seninle flört ettiğimi söyle,” dedim. Ürpertim. “Midem kalktı,” diye mırıldandım. Şapkamı öne eğip okula Anna’yı bulmak için gittim. O sırada Liam okuldan çıktı. Durup bana baktı. Koşarak yanından geçip okula girdim.

Liam: Onu kaybettiğim için öfkeliydim bu yüzden o gün o sözleri söyledim ve şimdi onu tamamen kaybetmiştim. Beni görünce artık yüzüme bile bakmıyordu. Hemen kaçıyordu. Hayatıma giren tek sıcak ve içten insanı da ben kendi ellerimle kaybetmiştim. Okuldan çıktığımda bir çocuk önüme geçti. Neler olduğunu anlamak için ona baktım. “Patron seni bekliyor,” dedi. “Ha?” Ne demek istediğini anlamamıştım. “Patronun ilgilendiği bir kızla arasına girmişsin.” Sırıttı. “Sana dersini vereceğiz.” Başıyla karşıyı işaret etti. Arkamı dönünce Katherine’e sarkan çocuğu gördüm. Kaşlarımı çattım. “Seninle teke tek görüşmek istiyor. Benimle gel. Tabi cesaretin varsa,” dedi. Çocuğu takip ettim. Arkama bakınca onun artık orada olmadığını gördüm. Okulun arkasından bir sokağa girdik. Burada çok fazla ev yoktu. Evler de zaten boş gibi duruyordu. Çocuk burada bekliyordu. “Beni mi çağırdın?” diye sordum. Gülümseyerek bakıyordu. “Sende tam bir aptal gibi buraya geldin. Gerçekten seninle teke tek dövüşeceğime inandın. Ne kadar salaksın,” dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. Etraftan yedi kişi daha çıktı. Ellerinde sopalar vardı. Etrafımızda bir çember oluşturdular. “Hey Tom konuştuğun kız kimdi?” diye sordu beni buraya getiren çocuğa. Çocuk sırıttı ve elini saçlarında gezdirdi. “Cazibeme dayanamayan bir kızdı.” Telefonunu salladı. “Numarasını aldım,” dedi. “Aferin sana.” Telefonuna bir şeyler yazdı ve yanındaki üç çocuğa gösterdi. Çocuklar telefonda yazan her neyse okuduklarında gözleri kocaman açıldı. Ortada duran bana dönük olduğu için onları görmemişti. “Kimsin sen?” diye sordum. “Ben fırtınayım. Ve sen işime karışmanın bedelini ödeyeceksin. Saldı…” “Affedersiniz geçebilir miyim?” Sesi duyunca şok içinde donup kaldım. Bu gerçek olamazdı. Çember açıldı ve gülümseyerek içeri girdi. “Eğlence var diye duydum,” dedi. “Dalga geçiyor olmalısın,” dedim.                            

Tender RainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin