(Hye-Ji)
13.30..
13.40..
13.45..
Jin-Hyuk hala gelmemişti.Yağmur da yağmaya başlamıştı.Acaba adresi verse miydim? Boşversene.
İç çekerek beklemeye devam ettim.
Sandaylenin çekilmesiyle irkildim.
"Ya! 15 dakikadır ağaç oldum. 13.30 için anlaşmıştık."
Saatime bakarak;
"13.45 için değil." diye devam ettim.
Söylediklerimi görmezden gelerek ıslanan ceketini çıkardı.
"Ya! Sırılsıklam olmuşsun."
Adresi vermediğim için içimden kendime küfürler yağdırdım.
" Ne diyordun?" diye sordu.
"O tabi adresi vermeden telefonu yüzüme kapatan sendin. Seni bekletmeme ben değil sen sebep oldun." diye devam ederek karşımdaki sandalyeye yerleşti.
Garsona gelmesi için işaret ettim.
"Bize iki sıcak çikolata lütfen." diyerek siparişi verdim.
Bana bakarak gülümsedi.
"Ne?" diye sordum en sonunda.
"Neden bana öyle gülümsüyorsun?"
"Nasıl gülümsüyorum?" diye sordu.
Gülümseyişini taklit etmeye çalışarak;
"Böyle" dedim.
Kahkaha atarak;
"Çok tuhafsın.Sana böyle gülümsememin neresi yanlış?" diye sordu.
"Sadece...."
Garsonun siparişlerimizi getirmesiyle söyleyeceğim cümle yarıda kesilmişti.
Jin-Hyuk sıcak çikolatasını yudumlarken çantamdan cüzdanımı çıkardım.
"Buraya bunun için gelmedim. Paranı istemiyorum."
Cüzdanı çantama geri koyduktan sonra;
"Neden benimle buluşmayı kabul ettin o halde?"
diye sordum.
İç çekerek sıcak çikolatasından bir yudum aldı.
"Bilmiyorum. Sadece öğle tatilimi yalnız geçirmek istemedim." diye cevap verdi.
Diyecek bir şey bulamamıştım.Borcu bahane edip benimle buluşması ne bileyim bir az garip gelmişti fakat bir o kadar da hoşuma gitmişti.
" Hala otelde mi kalıyorsun?" diye sordum.
Bu nasıl bir soruydu böyle?
"Evet. Henüz ev bakmaya vakit ayıramadım." diye cevap verdi.
"Sana yardımcı olmamı ister misin?"
Bunları ben söylememiştim.Öylece ağzımdan çıkmıştı.
"Sana yardımcı olabilirim.
Ya Hye-Ji nasıl yardımcı olacaksın?
Jin-Hyuk kararsız gözlerle bana bakıyordu.
Ne yapmalıydım?
"Bir arkadaşım dairesini satacağını söylemişti.İstersen onunla konuşur, boş zamanın olduğunda eve bakmaya gidersin?"
Ya Hye-Ji kapat şu ceneni! Böyle bir arkadaşın yok senin.Hepsini kıcından uydurdun.
Ah cidden!
"Anlaştık o halde. "
Neden kabul ettin ki? Ah lanet olsun.
"Tabii.Arkadaşımla konuştuğumda sana haber veririm."
Hyr-Ji şimdi ne yapacaksın?
Ortalığı garip bir sessizlik kaplamıştı.
Sessizce sıcak çikolatamı yudumlardan Jin-Hyuk saatine bakarak;
"Üzgünüm artık gitmeliyim." diyerek ayağa kalktı.
Camdan dışarı bakıp;
"Ya! Bekle."
"Hala yağmur yağıyor.Ben burda biraz daha kalacağım. Şemsiyemi al." diyerek şemsiyemi uzattım.
...
"Min-Hee. Bana yardım etmelisin."
Min-Hee gözünü telefonundan ayırmadan;
"Hıı?"
"Ya Min-Hee!" diyerek telefonunu elinden aldım.
"Ver telefonumu!" diye ciyakladı.
"Bana yardım et." diye söylendim.
İç çekerek;
"Ne istiyorsun?" diye sordu.
"Boş bir daireye ihtiyacım var."
2 hafta olmuştu ve ben hala Jin-Hyuk için ev bulamamıştım.
"Dur bir saniye. Evden mi ayrılıyorsun?Ya Hye-Ji!"
"Evden falan ayrıldığım yok. Bir arkadaşım için."
"Kim o arkadaşın?"
Gözlerimi kısarak ona baktım.
"Fazla meraklısın.Bir arkadaş işte." dedim.
"Oh! Bekle."
Min-Hee telefonunu elimden aldı ve bir numaraya çevirip aramaya başladı. Bir kaç dakika konuştuktan sonra telefonu kapattı ve;
"Teyzemin emlak işleriyle uğraştığını söylemiş miydim? Sana yardım edeceğini söyledi." dedi.
...
Jin-Hyuk
"Woah! Bu ev muhteşem.Ya! Bu daireyi alacak kadar zengin misin sen? " diye sordu Wooyoung.
"Sandığından daha zenginim Wooyoung." diyerek Wooyoung ile dalga geçtim.
"Bu evi bulmanda Hye-Ji mi yardımcı oldu?"
"Hayır. Hye-Ji nerden çıktı şimdi?"
"Oh! Her neyse.Yanlış anlamış olmalıyım."
Kollarımı birleştirerek duvara yaslandım.
"Wooyoung, söyle."
Wooyoung saçını kaşıyarak;
"Geçen gün bana bir arkadaşı için boş daire aradığını söyledi." dedi.
"Oh! Cidden mi?"
Hye-Ji en son arkadaşı ile görüşüp bana döneceğini söylemişti. 2 hafta geçmesine rağmen aramamıştı. Otelde kalmak zor olduğu için ilk bulduğum evi satın almıştım.
"Wooyoung Hye-Ji nasıl biri?" diye
Birden bire bu soruyu neden sormuştum?
"Neden sordun?Yoksa ondan mı hoşlanıyorsun?"
"Hah hoşlanmak mı? Bir kızla flörtleşecek vaktim olsaydı şuan burda sen değil sevgilim olurdu." diye cevapladım.
"Hye-Ji'nin de sana bakacağını sanmıyorum.Fazlasıyla zoru oynayan bir kız."
"Ah! Kes. Tamam. Soruyu sormadım var say." diye söylendim.
"Ya! Bu evde birlikte yaşasak olmaz mı? Bu ev tek kişi için fazla büyük."
"Seninle aynı evde kalkmak mı? Asla." diye cevapladım.
Wooyoung'u zorla evden kovduktan sonra kendimi yatağa attım.
Acaba Hye-Ji hala benim için ev arıyor muydu?
Bir kaç dakika sonra telefonu elims alıp Hye-Ji'yi aradım.
Telefona ilk çalışta cevap vermişti.
"Oh Jin-Hyuk bende seni arayacaktım."
"Öyle mi?"
"Aslında geç haber verdiğim için özür dilerim. Boş bir vaktinde eve gidip bakabileceğini söyleyecektim."
"O Hye-Ji. Sana haber vermediğim için özür dilerim. Ben taşındım.Seni bu yüzden aramıştım."
"Oh! Öyle mi?"
"Özür dilerim"
"Sorun değil.
"Yeni evini kutlarım. "
"Teşekkürler."
Telefonu kapattığımda içimde büyük bir boşluk hissetmiştim.
....
-2 gün sonra-
Planıma başlama vakti gelmişti. Yoon Sung denilen adamın hayatını yavaş yavaş cehenneme çevirecektim.
(Yazar)
"CNS Şirketine gerekli sözleşmeler gönderildi mi?" diye sordu Bay Yoon Sung.
"Evet efendim. Sözleşmeyi inceleyip gerekli işlemleri yapacaklarını söylediler." diye cevap verdi karşısında dikilan adam.
" Güzel." diyerek arkasına yaslandı.
"Başka bir şey yoksa çıkabilirsin."
" Efendim. Bu zarf sizin adınıza gönderilmiş" diyerek dosyasından çıkardığı zarfı masaya bıraktı."
"Kim göndermiş?" diye sordu Yoon Sung.
" Bir bilgi yazmıyor efendim." dedi.
"Anladım.Çıkabilirsin."
Yoon Sung umursamaz bir ifadeyle gelen zarfı açtı. İçinden çıkan kağıdı dikkatle okumaya başladı.Yoon Sung!
Görüşmeyeli nasılsın?
Umarım iyisindir.
Bu saatten sonra artık iyi olabileceğini sanmıyorum.
Artık oyun başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU ARE NOT BAD
Fanfictionİntikam Almak İsteyen Bir Genç Bu İntikamı Engelleyecek Olan Bir Kız Peki Ya Sonuç?