Ölüm benim sonum değildi.
Özellikle bu hikayede bana ait bir rol değildi ölüm. Ve kendimi öldürmek de ancak acındırmak için iyi bir yol olurdu. Tenimden acıtan bir soğuk geçiyordu. Bu iş artık bitmeliydi. Gittikçe kontrolüm dışında olaylar yuvarlanmış ve kendimi hiç olmaması gereken bir yerde bulmuştum. Hiç bulaşmamalıydım. Hiç başlamamalıydım. Hiç...
Pişmanlıklarım konuştuğum her an çoğalıyordu. Her an bir çukurun içine batıyor ve içinde kayboluyordum.
Gitmeliydim... Her şeyi toparlayıp gitmeliydim. Bir açıklama yapacak yüzüm yoktu ve tam anlamıyla bir pişmanlık da duymuyordum. Sebeplerim çok saçma değildi hatta mantıklıydı. Ama bu sebeplerin hiçbiri Armin'i ilgilendirmezdi. Düşünmek beni bir intihara sürüklüyordu. Bu küçük tıkış fıkış pansiyonun; kırık fayanslı kirli banyosunun harabe küvetinin içinde neyi düşünmeliydim?
Ellerim titriyor ve nefesim soğuk havada buhar bulutu olarak dağılıyordu. Küvetteki su da soğumaya başlamıştı. Tekrar sıcak suyu açıp akan su sesini dinledim. Ağlamak istemiyordum. Artık buna katlanmak istemiyordum. Yavaşça suya gömüldüm.
***********************************************************************************************
Blair elindeki kokteylleri masanın üzerine koyup havuza karşı tekrar uzandı. Bugün güneş hiç olmadığı kadar parlak ve güzeldi. Mutlu olmalıydı. Yeni bir başlangıç yapmıştı. Saplantılarından vazgeçmiş ve gerçek hayatın dar ve boğuk kapısından içeri girmişti. Artık saçma sapan hayaller kurmayacaktı. Hatta okuldaki dersleri asılıp üniversitede onu akademik olarak meşgul edecek bir alanda ilerleyecekti. Ama bunu tek yapmak istemiyordu. Tabii ki can yoldaşı ve tek arkadaşı Nina da yanında olacaktı. Gözlüğünü çıkarıp yanında yatan arkadaşının kucağına attı. Nina da gülümseyerek ona döndü.
"Bir uyutmadın."
"Seni uyu diye çağırmadım. Biraz benimle ilgilen. Hadi."
"Tabii ne yapmamı istersiniz hazretleri?" deyip elleriyle reverans yapmıştı kız. Blair ona doğru bağdaş kurup hevesle oturdu.
"İlişkin nasıl gidiyor?" diye sorunca Nina bir of çekip nefes verdi.
"Normal hayatta normal ilişkiler tamamen sıkıcı arkadaşım. Önermiyorum." dedi. Ama Blair otomatik olarak somurtmuştu. Nina birden düşünmeden kurduğu cümlelerine lanet etmişti.
"Özür dilerim." deyip arkadaşının ellerini tuttu. Blair kesik bir gülümsemeyle ; "Sorun değil." deyip arkasında duran dergilere uzanıp bir tanesini aldı ve rastgele bir sayfa açtı. Ya da Nina öyle sanmıştı.
İkisin de gözünün önüne yine o adam gelmişti. Nina içinden bıkkınlık ve üzüntüyle küfür etmişti. Ve Blair'in gözlerinin dolduğunu fark etmişti. Sonra kız başını kaldırıp Nina'nın gözlerinin içine baktı.
"Aptal olduğumu düşünüyordun değil mi? Ya da gerizekalı?" Nina hayır anlamında kafasını sallamıştı ama Blair buna dikkat etmemişti.Konuşmaya devam etmişti.
"Ben de öyle düşünüyorum. Yani aklı başında hangi yetişkin insan sadece televizyonda gördüğü ve dergilerde dokunabildiği bir adama aşık olur ki? Kaç tane yarım akıllı salak bunu yapar? Ben bunu engellemeye çalışıyorum. Normal hayatın sıradan lanet ilişkilerinden birini yaşamak istiyorum. Ama sanki ona ihanet ediyorum Nina. Çünkü eğer insan uzaktan sevebiliyorsa birini uzaktan aldatmış da sayılabilir. Onu sevdiğimi düşünürken başka birinin elini tutarsam hem kendime hem de ona ihanet etmiş olmaz mıyım? Söylesene?" Şimdi kız daha şiddetli ağlıyor ve gözyaşlarını kollarına siliyordu. Nina ellerini alnına koyup çaresizlik içinde oturdu. Bu Armin denen illet herifi eğer birgün eline geçirirse boğacaktı. Lanet olası , boş kafalı , müzik zevki ve aslında ona göre diğer bütün zevkleri sıfır olan çarpık ilişkili bu adam arkadaşının tüm dünyasını allak bullak etmişti?
Ama kim bu kadarını düşünebilirdi ki? Sadece bir akşam can sıkıntısıyla oturup izledikleri bir filmin başrolüne arkadaşının körkütük aşık olup ondan başka hiçbir şey düşünemeyecek hale geleceğini nasıl düşünebilirdi? Evet insan kimi seveceğini seçemiyordu ama hiç tanımadığı, konuşmadığı hatta aynı sokaktan bile geçemediği bir adama bu kadar aşık olabilir miydi? Nina bu soruyu kendine defalarca sordu ve cevap işte karşısındaydı. Onu avutamıyordu, gözyaşlarını durduramıyordu. Ayağa kalkıp havuzun üzerine kendini yavaşça bırakıp suya gömüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİM NEWYORK
Romance"Sen neden böylesin,ha? Niye en güzel anında bile kendini ve herkesi mutsuz edecek bir şey buluyorsun? NEDEN!?" Genç kız acımasız ve ıslak bakışlarını genç adamın öfkeli yüzüne dikti; "Çünkü gülerek yaptığın tüm şeyleri bir gün ağlayarak hatırlars...