Duydukları kapı sesiyle hızlıca birbirinden ayrılan ikili dönüp kapıya baktıklarında orada kimse yoktu. Jin hızla kapıdan çıkıp sağa ve sola baktı ama umutsuzca geri döndü, kimse yoktu.
''Birinin geldiğini emin miyiz ? Belki rüzgardandır .'' dedi Jungkook. Mantıklıydı ama diğer ihtimalleri göz önüne alındığında ise tehlikeli.
''Bilemiyorum Jungkook daha dikkatli olmalıyız, bir anlık insanların bizi görmesi'' diyerek sandalyesine tekrar oturdu. Tüm ortam bozulmuştu ve gerginlik hakimiyeti eline almıştı.
Bu satırları yazmamın üstünden koca 3 yıl geçmiş şimdi bu tozlu dijital sayfalara dönmek ne kadar zor benim için. Aslında çoktan bitmişti, yani bitirdim sanıyordum . Eğer okuyan olursa ki ne alaka bu bölümün ortasına yazılacak bir şey mi ?
Öyle mi değil mi bilmiyorum. Okuyan olur mu onu hiç bilmiyorum ama eğer okuyan varsa ve eğer bunu okumak için çok fazla bekleyen varsa özür dilerim. Bu kız büyüdü ve çok değişti ama hala içten içe bir Jinkook fanıyım ve bts dinlemeyi seviyorum. 25 yaşında olmak zor ve bunu size niye yazıyorum onuda bilmiyorum. İş hayatımın %90nını kaplıyor ve bu hikayeyi yazarken tek derdim üniversiteden mezun olmaktı. Aslında hiç aceleye yer yokmuş. Neyse sağlık olsun.
İşin özü biliyorum bir sona ihtiyacımız var. Eğer tutabilirsem bu hikayeyi kimse okumasa bile bitirmek istiyorum. En azından kendim için buna ihtiyacım var. Başladığı işi bitiren sorumluluk sahibi biri olmak istiyorum. İyi okumalar 💓
3 YILIN ARDINDAN
İkilinin hayatları oldukça sakin geçiyordu aslında bir başkası için kesinlikle sakin diyebilecekleri bir hayat değildi ama onlar için artık bu sakin ve sıradan bir hal almıştı. İlişkileri geçen yıllarda iyice derinleşmişti.
Öncelikle artık daha olgun düşünceleri vardı. Kaos istemiyorlardı ve son istedikleri magazin sayfalarının kapağında yer almaktı. Tabii dergi konuğu olmadıkları sürece.
Üyeler ise bu ilişkiyi biliyor ve açıkça destek oluyorlardı. Herkesin mutlu giden düzeninde yaklaşmakta olanı kimse tahmin bile edemezdi.
Yılın sonuna yaklaştıklarında tarih 28 aralık bir cumartesiydi. Provadan yeni çıkan grup arabalarına doğru ilerliyordu. Soğuk havanın bedenine çarpmasıyla irkildi Seokjin, bunu farkeden Jungkook önünde duran hyunguna yaklaşık onu sarmaladı ve kendi bedeniyle sıcak tutmaya çalıştı. Hızlıca yaklaştıkları arabaya bindiler ve biner binmez tatlı bir öpücük aldı Jungkook dudaklarına. Sebebine sorar gibi döndü kahve gözlere, karşılığında bir omuz silkmesi alarak kıkırdadı. İşte böyleydi hayat onlar için artık düşünmüyorlardı.
Aradan geçen zaman grubunun popülerliğini iyice arttırmış ve bu üyelere hem maddi hemde manevi açıdan büyük rahatlık sağlamıştı. Artık şirket onları sıkmıyor ve daha fazla özel alan tanıyordu. Buda ikilinin fırsat bilip bir daire kiralamalarına olanak sağlamıştı.
Artık özgürce kendi evlerinde yaşıyorlardı. Tüm daireyi emek emek hayallerine uygun dizmişler ve beraber alışveriş bile yapmışları, tabii ki internetten. Bu ikiliyi beraber mobilya mağazasında görmek garip bir kombinasyondu. Gerçi ikili bunu umursamazdı eğer bağlı oldukları bir grup olmasaydı.
Gruplarını çokça seviyor ve değer veriyorlardı. Beraber yaptıkları her şey çok özeldi bunun bozulmasına olanak vermek gibi bir niyetleri yoktu.
Prova gününün akşamına ikili duşunu almış, yemeklerini yiyorlardı. Bu sırada rastgele bir film açmışlar ve film onları tamamen içine çekmişti. Öyle ki Seokjin yemeğinin bittiğini bile fark etmemişti. Çaktırmadan çubuklarını miniğinin gerçi artık minik demesi için fazla iri olan sevgilisinin yemeğine daldırdı ve ondan bir kimbap parçasını aldığı gibi ağzına gönderdi.
Jungkook bunu farketmedi bile çünkü filme o kadar dalmıştı ki yemek yemeği unutmuştu aynı küçük çocuklar gibiydi. Jin bir yandan onun kimbabını yerken artık iyice filmden kopmuş sevgilisini filme odaklanmış haline dalmıştı.
Üzerinde yoğun bakışlar hisseden Kook kafasını nihayet filmden ayırmayı başardığında kendisine sevimli sevimli bakan hyungunu ve dudaklarının kenarında kalan yosun tanesini yakaladı. Ardında eğilip çoktan biten yemeğine hızla bakış attı. Hyungu yosunlu bir şey söylememişti ki. Uğradığı hain pusuya tam sinirlenecekti ki, tekrar döndüğünde sevgilisinin kahkahası tüm sinirini uçurmuştu.
'' Demek yemeğimi çaldım ve beni aç bırakma cüretinde bulundun hyung'' dedi. Seokjin bu laf üstüne artan kahkasıyla '' Bu kadar drama queen olmayı bırakmalısın bebeğim, görende tek yemeğin buydu ve hepsini ben yedim sanacak'' dedi.
Jungkook bu lafın üstüne artık kendi cüssesi altında oldukça minik kalan hyungunun üzerine doğru eğildi ve ona göz dağı vermek istedi. Artık oldukça iri bir bedene sahipti ve itiraf etmeliydi bunu sevgilisi üstünde kullanamaya bayılıyordu. Seokjin ne olduğuna anlam veremeden geriye doğru gitmek istedi ama bunun sonu sırtının koltukla buluşmasıyla kısa sürdü. Çoktan gölgesi üzerine düşen Jungkook'a baktı '' Hadi ama yemeğini çaldım diye bu kadar kızmana gerek var mı ? '' .
Cevap vermeden iyice üzerine eğildi Jungkook, ardından elini sevgilinin dudaklarına uzatarak kenarında duran yosun parçasını alıp ağzına attı, geri çekildiğinde güldü ve filme geri döndü.
Onun bu hareketine sinirlenen Seokjin son günlerde bunu oldukça maruz kalmaktan sıkılmıştı. Bedeni sayesinde Jin'i kolayca köşeye sıkıştırıyor ve bir anlığına aklının eror vermesini sağlıyordu. Tamam oldukça etkileniyor ve hoşuna gidiyordu ama bu kadar yeterdi.
Yumruk yaptığı elini Jungkook'un kendi bacağından bile daha kalın koluna geçirdi. Evet eli acımıştı ama bunu Kook'un bilmesine ihtiyacı yoktu.
Gelen yumrukla şaşıran genç adam filmden tekrar koparak artık hada fazla izleyemeceğini anlayarak kaldıkları yeri hafızasına attı ardından sorgulan bakışları Seokjin'e çevirdi.
''O koca gövdeni kavga çıkarmak için mi yaptın ? ''
Güldü, evet tam olarak tüm bu koca gövdeyi bunu için yapmıştı. Hayır kavga çıkarmak için değil hyunguna daha çekici görünmek için. Yaş olarak büyük olan o olabilir ama artık bir avantajı vardı tek koluyla bile kaldırabiliyordu sevgilisini özellikle bunu tek koluna alıp sevgilisini yatağa atmak için kullandığında yediği tüm proteinlere minnettar oluyordu.
'' Hyung kavga istiyorum '' dedi sakince. Seokjin beklediği cevabı alamayınca şaşkınlıkla '' Emin misin ? ''
'' Bak seninle seve seve kavga ederim sonra üzülen sen olursun '' diyerek olmayan havasını atmak istedi biliyordu ki her kavganın sonunda altta kalacak ve ateşli bir anı başlatmış olacaklardı. Belki bu yüzden çok seviyordu kavgalarını.
'' Hyung her seferinde yenilmene rağmen yine her seferinde bu kadar özgüvenli olmana çok imreniyorum.'' diyerek kollarını ince bele doladı ardından '' Bugün kavga olmasın '' diye fısıldadı şimdiden kızarmış minik kulağa.
Şimdi gece onlar için uzun olacaktı.
İyi okumalar🤎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mellifluous 와 jinkook
FanfictionSevgi gerçekten böyle bir duygu muydu ? Sıcak, kavurucu, can acıtıcı. Sevmek bu muydu? Her zaman böyle miydi? İyi hissettirmeyecek miydi? 'Kabul' dedi. Sevmeye devam etti.