Bu bölüm 'for you' isimli bölümün son sahnesinin devamıdır. Sıkı tutunun geçmişe gidiyoruz iyi okumalar.
''Hesaplaşacağız.''
Buna şaşıran Jin tekrarladı, ''Hesaplaşmak mı ?''
Jin'in Gözünden
Üstümde hissettiğim ağırlıkla uyandığım bir günde nerede olduğumu anlamam uzun sürmemişti. En sevdiğim kokuyu aldığım anda anlamıştım ama anlamadığım bir nokta vardı neden buradaydım. Neler olmuştu ?
Zihnim bomboştu, sessiz bir şekilde yastıktan kafamı kaldırarak göğsümde yatana baktım günümün ayması için var olan tüm sebepler oradaydı. Tüm varlığıyla üstümde mışıl mışıl uyuyordu. Belimde duran elini çekerek o uyanmadan kalkmaya karar verdim.
Tabii işler hayal ettiğim gibi gitmedi. Ben daha ne olduğunu anlamadan Jungkook uyandı ve ağzından ilk çıkan kelime ''Hesaplaşacağız'' oldu.
Zaten içi boş bir şişeden farksız olan kafan iyice karıştı ve tekrarladım ''Hesaplaşmak mı ?''
'Sana da günaydın ne bu sabah şakası mı ?' diyerek yataktan kalkmaya yeltendim, zaten aklım yeterince yerinde değildi. Ama kolumdan tutarak kalkmamı engelledi.
'Bu sefer kaçamazsın hyung, kusura bakma' diyerek kapıya yöneldi. Ne yapacağını merak ettiğim sırada kapıyı kitleyerek anahtarı cebine koydu. Hala neler olduğunu kestiremiyordum.
'Tamam' dedim. 'Anlat bakalım derdin neymiş'. Gerçekten merak etmiştim sorunu.
Zamanı geriye alma yeteneğim olsaydı sadece bu saatleri değiştirmek isteyeceğimi, onu dinlemeden bu odadan çıkmam gerektiğini ilerleyen zaman gösterecekti.
'Hyung, bilmiyormuş gibi yapman komik' dedi. Sesi sakin değildi hatta sinirli gibiydi ama gerçekten bir şey anlamamıştım.
'Jungkook, gerçekten bir şey bilmiyorum hatta dün gece eve nasıl geldiğimi, bu kıyafetleri giyip nasıl uyuduğumu inan hatırlamıyorum' dedim tüm samimiyetimle. Asıl can alıcı soruyu aldığımda, işte tüm gerçekler o an yüzüme çarpmıştı.
'O zaman şöyle sormalıyım' demişti.
'Neden içtin hyung söylesene, kendini bu kadar kaybettirecek kadar içtiren sebep neydi ? '
Tüm gerçek film şeridi gibi gözümün önünden geçerken son zamanlarda onu hiç bu kadar yakından gördüğümü bile hatırlamıyordum.
Sebebim işte buradaydı tam karşımda duruyor ve gözlerimin içine bakıyordu.
Saniyelik zaman diliminde o kadar bahane düşündüm ki hiçbirine kendimi bile inandıramadım.
Bana fırsat bırakmadan kendisi cevapladı. 'Benim yüzümden dimi , her şeyi biliyorum lütfen bana hiçbir şey yokmuş gibi davranma' dedi yalvaran gözlerle.
İşte dedim içimdeki olan oyuncu Jin'e , senin sıran en iyi şovunu sergile.
Alaycı bir gülümse takındı suratım 'Benim bilmediğim neyi biliyor olabilirsin Kook ' dedim. Anlamaz gözlerle bana baktığında gardımı düşürmemek için tuttum kendimi.
'Hyung' dedi. Acı doluydu sesi, kendini sıkıyordu. 'Beni sevdiğini düşünüyo- hayır düşünmüyorum beni sevdiğini biliyorum' dedi.
'Evet, tabii ki seni seviyorum Kookie, sana aksini ne düşündürebilir ki' diye yanıtladım en babacan yanımla.
'Hatta biliyorsun sen resmen benim elimde büyüdün seni tabii ki çok seviyorum' söylediklerim çok dehşet verici bir şeymiş gibi suratıma baktığımda doğru yolda olduğumu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mellifluous 와 jinkook
FanfictionSevgi gerçekten böyle bir duygu muydu ? Sıcak, kavurucu, can acıtıcı. Sevmek bu muydu? Her zaman böyle miydi? İyi hissettirmeyecek miydi? 'Kabul' dedi. Sevmeye devam etti.