Her

707 46 68
                                    

Beğeni ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🥰 İyi okumalar 🖤🖤🖤🖤


'Jungkook, ben aslında senin gitmene izin vermeyi daha çok istiyorum'

''Ne dediğinin farkında mısın sen hyung, daha yeni birbirimize kavuşmuşken bunu demen'' diyerek hızlıca tepki verdi Jungkook. Yanlış anlaşıldığının farkına varan Jin hızlıca konuşmasını sürdürdü.

''Ben gitmene izin vermek istiyorum çünkü ileride benim yüzünden acı çekmeni istemiyorum Jungkook. Bizim yaşadığımız bu ilişki bir gün ortaya çıktığında kabul görmeyecek, insanlar senden benden nefret ettiklerini söyleyecek, dışlanacağız ve tüm bunlar olurken senin üzülmene dayanamayacağım. Seni kabul etmememin en büyük nedeni buydu, reddetmem seni üzmüştü ama gelecek seni daha fazla üzecekti Jungkook. İşte tam bu yüzden gitmeni daha çok istedim,

Ama olmadı ben kendimi daha fazla tutmadım ve sen bu kadar cesur olmuşken seni bir daha reddedemezdim.''

Jin'in ne dediğini anladığında etrafı kolaçan ettikten sonra hızlıca atıldı sevdiği adamın kollarına. ''Hyung, izin ver de, sevgime sahip çıkayım. Gerekirse üzüleyim, gerekirse ağlayayım yanımda sen olduğun sürece her şeyi göze alabiliyorum ben ama sen yanımda değilsen hiçbir şeyin anlamı kalmıyor, bırak geleceğe karşı el ele mücadele edelim. Ayrı olmanın bize verdiği tek şey zarar. ''

Kendinden bir iki santim kısa kalan Jungkook'un beline doladı kollarını Jin. '' Bu konuşmayı yapmak zorundaydım sevgilim, ne düşündüğünü bilmeli ve ona göre hareket etmeliydim. Artık gitmek istesen de seni bırakmayacağım gerçeğini bilmelisin.''

Şaşkınlıkla dudakları aralanan Jungkook '' Az önce ne dedin acaba ?'' diyerek duyduklarına inanamadı. Tepkisi karşısındaki adamı güldürse de, bilmemezlikten gelen Jin tekrarladı '' Dedim ki; artık istesen de seni bırakmayacağım, oldu mu ?''

''Onu sormamıştım ondan sonra ne dedin ?''

''Bu konuşmayı yapmak zorunda olduğumu. Baksana Jungkook sen beni hiç dinlemedin mi ? Çok kırıldım sana şuan.'' diyerek abartı tepki veren Jin'in kolları arasından sıyrılan Jungkook, karşısında duranın koluna yumruk geçirmekten kendini alıkoymadı. Kendisiyle dalga geçtiğini anlaması uzun sürmemişti.

''Tamam tamam pes ediyorum.'' diyerek ellerini kaldıran Jin ''Sevgilim dedim, hem değil misin ? İster sevgilim derim, ister bebeğim hemde sende hyung hyung nereye kadar bizimde bir ismimiz var değil mi ?''

''Ne yani Jin mi diyeyim hyung'' diyen Jungkook'a alaycı bir tonda güldü Jin. Ne dediğinin farkına var Jungkook ise '' Ama bu zamana kadar hep hyung dedim sana. Hem isminle seslenmeye alışırsam bizimkilerin yanında da yanlışlık öyle seslenebilirim.'' diyerek mahcup bir ifadeyle suratını düşürdü.

Çenesinden tutarak kendisine bakmasına sağlayan Seokjin '' Seni zorlamıyorum küçüğüm, bana nasıl seslenmek istiyorsan öyle seslen, yeter ki bakışların değişmesin. Onlar hep bana baksın, sadece bana.''

Gözlerini sevdiği adama sabitleyen Kook sevgi dolu bakışlarını sundu. Onun Seokjin'e böyle bakmayacağı tek zaman vardı o da kendisinin öleceği zamandı.

Konuşulacak bir söz kalmadığını fark eden ikili sakince dönüş yoluna geçtiler. Anlaşmak için kelimelere ihtiyaçları yoktu. Yine ara sokaklara girdiklerini anlayan Jin havanın karanlık olmasınında verdiği cesaretle yanında sakince yürüyen sevdiğinin ellerini sardı elleri. İlk başta ne olduğunu anlayan Kook bu sahneye ikinci kez şahit oluyordu ve gördüğü en güzel manzara sayılabilirdi.

Kendisine kıyasla daha büyük olan ve düzensiz parmaklara sahip o el kavramıştı parmaklarını. İyice hyunguna sokulduktan sonra dip dibe yürüyerek otel yolunu tuttular.

mellifluous 와   jinkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin