Medya, bebiş Ulaş 🐰💖
Önce ki bölümü atlamayınız!!
*
Ulaş koyu mavi renkte ki yünlü montunu üzerine geçirerek fermuarını boynuna kadar çekti. Sırasının altında ki Yamaç'a ait olan bereyi alarak kafasına sıkı bir şekilde geçirdiğinde burnunu çekerek gülümsedi ve sınıftan dışarıya attı kendini.
Öğle arasındalardı ve karnı bir kurt gibi acıkmıştı. Hevesli bir şekilde pıtı pıtı adımlar atarak dışarıda ki kantine doğru ilerledi. İştahla kırmızı dudaklarını yalayıp daha da sululaşmasını sağladı ve kantinden içeriye girdi.
Her zaman ki gibi tıkış tıkıştı kantin. Ulaş kırmızı burnunu kırıştırarak memnuniyetsiz bir şekilde sıraya baktı. Buraya girerse ancak cansız bedeni çıkardı, ezerlerdi onu biliyordu.
Yine de başını dikleştirdi ve aralardan sıvışmaya çalışmaya çalıştı. Ancak tabii ki başarılı olamadı ve heybetli birisinin sert dirseği alnının tam ortasına hızlı bir şekilde çarptı. Ulaş, hissettiği acıyla alt dudağını tavşan gibi olan dişleriyle dişleyip hafiften dolan gözleriyle beraber burnunu çekti. Canı acımıştı.
O sıra da kolunu yumuşak bir şekilde bir el kavrayıp geriye doğru çekti onu. Ulaş mavilerini karşısında ki bedene çevirince gözleri şaşkınlıkla açıldı. Yamaç ona gülümseyerek bakıyordu.
"Ezilen küçük bir tavşan gördüm ve yardım edeyim dedim, ne yemek istersin?"
Ulaş kolunu Yamaç'tan nazikçe kurtarıp montunun cebine soktu ve gözlerini kaçırdı. Ondan biraz korkuyor ve çekiniyordu elbette! Sonuçta onu dövebilirdi. Ayrıca biraz kırılmıştı ona...
Yamaç bir cevap bekler gibi tek kaşını havaya kaldırınca ağzının içinde, "Tost alacaktım." Diye mırıldandı. Yamaç kafasını sallayıp ona kenarda beklemesini söyledi ve sıraya doğru ilerledi.
Ulaş başını eğip elleriyle oynamaya başlarken bir kaç dakika sonra Yamaç elinde iki tost ve iki ayranla yanına gelmişti. Ona kafasıyla boş olan bir masayı işaret edince, Ulaş tıpış tıpış önden ilerlemeye başladı.
Sessizce tostlarını yiyip, ayranlarınıda içtiler. Ulaş bir 'oh' çekip minik karnını ovalamaya başlarken Yamaç bu haline gülmemek için alt dudağını dişliyordu. "Çok yedim çok! Karnım ağrıyor."
Dudaklarını büzüştürerek konuştuğunda Yamaç bu tatlı görüntü karşısında yutkundu. Ulaş ona göre bir bebek gibiydi, çok tatlıydı.
Aniden aklına dün akşam ki konuşmalar gelirken boğazını temizledi Yamaç. "Dün ki konuşmamızda öyle demek istememiştim Ulaş, kusura bakma."
Ulaş gözleri ışıldayarak ona bakarken hevesle kafasını salladı. "Sorun değil Yamaç abi! Öyle düşünmemen beni çok mutlu etti." Yamaç gülerek kafasını iki yana salladığında zil de çalmıştı o sıra.
İkili sessiz bir şekilde merdivenlere yönelirken Yamaç birden Ulaş'a döndü ve tehditvari bir ses tonuyla konuştu. "Ece'yle konuşmuyorsun değil mi?"
Ulaş homurdanarak kafasını olumsuz anlamda salladığında Yamaç belli belirsiz gülümsedi. O sırada Ulaş'ın sınıfının kapısına gelmişlerdi. Yamaç bir baş selamı verip görüşürüz diyerek geriye bir adım attığında, Ulaş ince elleriyle bileğini kavramıştı.
Utangaç bir şekilde bereyi çıkartıp uzattığında Yamaç'ın kaşları havalandı. "Bunun için teşekkür ederim. Çok sıcak tutuyor gerçekten, üstelik çok hoş bir kokusu var." Konuşurken yanakları kızarmıştı.
Yamaç otuz iki diş sırıtarak bereyi aldı ve tekrardan Ulaş'ın kafasına geçirdi. Şaşkın maviler yeşillerini delip geçerken çenesinin ucuyla sınıfını gösterek geriye bir kaç adım attı.
"Sen de daha hoş durdu ufaklık. Hadi doğru sınıfına, daha sonra görüşürüz."
Ulaş, kıpkırmızı olmuş yanaklarıyla kafasını salladı ve minik adımlarla sınıfına girdi. Kalbi heyecanla hızlı hızlı çarpıyordu.
Ve, Ulaş bu hissi çok sevmişti.
*
Evet, ilk bölümlerde de dediğim gibi kaos, dram olmadan ilerleyecek sanırım🙈
Gülümseyip eğlenebileceğimiz ve bol bol feels geçirebileceğimiz bir hikaye olsun istiyorum, umarım doğru yoldayımdır slflalflwlfkw
Keyifli okumalar. 💜🌈