Bugün bir bölüm daha attım, onu atlamayınız ♡
*
Ulaş içi ve kenarları ağlamaktan dolayı kıpkırmızı olan gözlerini ovuşturarak kapşonlusunun şapkasını kafasına geçirdi. 38 numara olan botlarıyla yavaş yavaş adımlar atarak okulun arka bahçesine ilerlemeye başlamıştı.
Korkuyordu.
Korkuyordu çünkü kötü bir şey olduğunu hissedebiliyordu. Dün Yamaç'a ulaşmak için evden kaçmayı bile denemişti ancak annesine her defasında yakalanmıştı. Aklına üşüşen görüntüler ile yüzünü buruşturdu ve adımlarını hızlandırdı.
Köşeyi dönüp özlediği bedeni görünce mavileri anında ışıldamış dolu dolu olmuştu. Hızla bacaklarını kocaman açıp koşarak arkadan bedenine sarıldığında Yamaç yerinde sıçrayarak ellerini, beline sıkıca sarılan kısa kolların üzerine koydu.
"Nerelerdeydin sen!?" Diyerek dudaklarını büzüp konuştuğunda Yamaç seslice yutkunmuştu ve gözlerini kapatarak onu saran kollardan sertçe kurtuldu.
Ulaş'ın kolları iki yana düşerken böyle bir tepki beklemediği için afallamıştı. Kızaran burnunu çekip ellerini önünde masum bir çocuk gibi birleştirdiğinde Yamaç bedenini ona çevirmişti.
Kızaran gözlerini gördüğünde bir an omuzları çöktü ve yüzü acıyla buruştu. Ardından hemen toparlanmaya çalıştı.
"İşlerim vardı." Dedi soğuk bir sesle. Ulaş şaşkınca mavilerini onun yüzünde ve bedeninde gezdiriyor, bu soğuk ve ifadesiz tavrının nedenini çözmeye çalışıyordu. "B-bir sorun mu var?" Dedi soğuktan dolayı titreyen alt dudağını ısırıp kekelerken.
"Yüz yüze konuşmamız gereken bir konu olduğu için seni buraya çağırdım."
Hâla aynı soğuk tavrını koruyan Yamaç, karşısında ki ufak bedenin içinde kopan fırtınalardan bir haberdi. Ulaş ağzından çıkan tek bir iyi söze muhtaç olduğunuda işte o an fark etti.
"Ulaş bak uzatmadan direk söyleyeceğim sözümü kesme tamam mı?" Dedi Yamaç tek kaşını kaldırıp düz bir ses tonuyla. Ulaş uslu bir çocuk gibi kafasını salladı ve can kulağıyla sevdiğini dinledi.
"B-ben aramızda ki bu şeyi bi-bitirmek istiyorum."
Yamaç gözlerini kaçırıp kısık bir ses tonuyla konuştuğunda Ulaş öylece kalakaldı. Mavileri gün içersinde olduğu gibi tekrar dolu dolu olduğunda kendisini sıkarak ağlamasını bastırmaya çalıştı. Ancak sol gözünden bir göz yaşı hızla yumuşak yanağına akıvermişti. Burnunu çektiğinde bu yaşın devamıda peşi sıra geldi...
"Yanlış bir şey mi yaptım ki ben?" Dedi yüzünü buruşturup tırnaklarını ellerine geçirirken. Yamaç ise ona bir saniye olsun bakmıyor, gözlerini her yerde gezdiriyordu.
"Hayır senin bir suçun yok, b-ben artık sevmiyorum seni..." Dedi sonlara doğru sesi kısılırken.
Ulaş başını öne eğip boynunu büktüğünde usulca kafasını salladı ve ayakkabısının ucuyla altında ki çamuru eşelemeye başladı. Minik kalbinde öylesine büyük bir ağrı vardı ki, boğazını düğüm düğüm etmişti. Ağzını açamıyor tek kelime edemiyordu.
"Şey ben gideyim o halde." Dedi en sonunda geriye doğru bir adım atıp. Yamaç kafasını salladı ve dişlerini sıkarak ifadesiz duruşunu bozmamaya çalıştı.
"Kendine çok iyi bak ama tamam mı? Havalarda soğuk, üşütme." Dedi ne dediğini bilemeyerek Ulaş. Ardından gözlerinde ki yaşları daha fazla tutamayacağını anlayarak kafasını iki yana olumsuz anlamda salladı ve arkasına dönüp koşar adım oradan uzaklaştı.
Yamaç ise o gider gitmez okulun kirli duvarının dibine çökmüş, başını ellerinin arasına alarak gözlerinden yaşların düşmesine izin vermişti...
*
Arkadaşlar moralim çok bozuldu bu bölümü yazarken, diğer bölüm barıştırsak mı napsak :(
Gideyimde Yamaç'a olan hırsımı Poyraz'dan alayım bari...
Keyifli okumalar. 💜🌈