[chapter one]

1K 73 48
                                    

Yorucu bir günün ardından derin bir nefes verdim. Eğilip ayakkabı bağcıklarımı sıkı sıkıya bağladıktan sonra doğrulup arkama döndüm.

"Hey! Millet ben çıkıyorum!"

Suga-san başını kaldırıp gülümseyerek el salladı. "Ah, peki dikkat et Hinata!"

"Tamam, yarın görüşürüz."

Odada ki Asahi-san, Suga-san ve Daichi-san'a son kez el sallayıp ellerimi ceplerime yerleştirdim. Acelesiz adımlarla merdivenlerden imdim.

Kulağımda ufak bir melodi çalınırken bisikletime ilerliyordum. Havanın soğukluğu yüzüme çarpıyordu, gecenin verdiği soğukluk vücudumda dolaşıyordu. Kapişonuma biraz daha sarılıp çıkarken eşofmanımı giymediğime lanet ettim. Yavaş yavaş sonbahar geliyordu ve dağ başında sayılırdık.

Hangi akla hizmet böyle dolaşıyordum bilmiyordum. İsteyeceğim son şey hazırlık maçlarından önce üşüyüp hasta olmaktı.

Çantamın ön gözünden telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp bisikletimin arkasına yerleştirdim çantamı. Kulaklıklarımı kulağıma geçirip pedalımı döndürdüm.

Ağırlımı öne verip hareket ettim, okulun bahçesinden ayrılırken kısık sesle şarkıya eşlik ediyordum. Saat epey ilerlemişti ve caddeler bomboştu. Yine de telefonumun sesini kısmıştım, olası bir kazayı engellemek için.

Kaldırıma yakın bir şekilde sürerken kulağıma çalınan sesle hızımı yavaşlattım. Biri bana sesleniyor gibiydi sanki. Pedalları çevirmeyi bırakıp sağ ayağımla durdum ve destek aldım.

Kulaklığımın sağ tekini çıkarıp başımı arkaya çevirdim. Gözlerimi biraz kısarak baktığımda iki bendeni fark etmiştim. Uzak sayılırlardı fakat etraf yoldan geçen arabaların sesi hariç çok ıssızdı bu yüzden sesi duyabilmiştim.

Kısa beden bana doğru ilerlemeye başlayınca onun Yamaguchi olduğunu fark etmiştim. Şaşkınca ve biraz utançla elimi salladım. Onu fark etmem uzun sürmüştü çünkü uzağı çok iyi göremiyordum. Yanlış anlaşılmamayı umdum.

Yamaguchi bana yaklaştığında geride kalan bedene baktım. Onu tanımam o kadar da zor olmamıştı.

Sarı saçları dağınıktı, gözlüğü burun kemiğinin hemen üzerindeydi. Kaşları hafif çatıktı ve elleri cebindeydi. Başını biraz yana yatırmış bana koşan Yamaguchi'ye bakıyordu. Muhtemelen bakışlarında 'ne yapıyor bu' havası vardı.

Hafifçe gülümsedim. Yamaguchi yanıma ulaştığında o da yavaş ama büyük adımlarla yanımıza gelmişti. Başımı biraz oynatıp ona yan bir bakış attım.

Oh Yamaguchi.. Neden yanıma geldin ki? O da seninle gelecekti elbette. Neden orada dikilsin ki?

Nefesimi soğuk havaya üfleyip bana gülümseyen Yamaguchi'ye döndüm. Dudakları genişçe iki yana kıvrılmıştı ve bana bakıyordu. Bende aynı şekilde gülümsedim Tsukishima'nın varlığını göz ardı etmeye çalışarak.

"Bu taraftan mı gideceksin Hinata? Eğer buradan gideceksen bizimle gelsene!"

Yamaguchi bugün servislerde oldukça iyiydi. Noya bile birkaç atışını kaçırmıştı. Bundan olsa gerek oldukça mutlu görünüyordu.

"Ah.. Aslında evet ama bugün metroyu kullanacağım. Annem beni bekliyor ve önemli bir aile buluşması var. Bilirsin.. eheh~"

Sondaki gergin gülüşümü görmezden gelmeye çalıştım.

Aptal, aptal, aptal!

Yamaguchi anladığını belirten birkaç mırıltı bırakıp başını salladı."Tamam o zaman.. Başka sefere artık."

Sanırım onu biraz üzmüştüm. Bunun için bende üzülmüştüm ama o varken asla rahat olamayacaktım bunu biliyordum.

"Gerçekten üzgünüm Yamaguchi. Bir daha ki sefere telafi edeceğim söz."

Yamaguchi biraz öncekiye göre daha mutlu bir ifadeyle konuştu. "Tamam o zaman sonra görüşürüz, gidelim Tsukki!"

Neredeyse hiç göz teması kuramadığım bedene döndüm. Bal rengi gözleriyle temas kurunca ufak bir esinti geçti bedenimden. Gözlerimi ondan kaçırıp "Hoşça kalın.." diyerek bisikletime binip hızla pedalları çevirdim. Kısa bir vedanın ardından onları geride bırakarak metro istasyonuna sürdüm.

Hem yalancı çıkmak istemiyordum hemde bir yandan pedal çevirmek için yorgun hissediyordum. Şansım varsa metro boş olurdu ve bir köşeye pinekleyip bir buçuk saatlik yolu uyuyarak geçirebilirdim.

Yüzüme vuran rüzgar ile gözlerimi bir iki saniyeliğine kapattım. Elimden geldiğince hissetmeye çalıştım, ciğerlerimi doldurdum oksijenle. Uzunca bir nefes bıraktım sonra.

Gökyüzüne kaldırdım başımı. Lacivert gökyüzünü süsleyen ay ve yıldızlara bakarak iç çektim.

"Tanrım.."

-

Sonunda tsukihina ficimle geldim :') medyalara bakmayı unutmayın,

İyi geceler ♡

bandage | tsukihina Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin