[chapter two]

708 76 27
                                        

Kollarımı gevşetirken kulaklarıma dolan gürültücü sesi bastırmak için başımın altındaki yastığı çekip yüzüme bastırdım. Bir sağa bir sola dönerken rahatsız edici tiz sese küfrettim.

Komdinime uzanıp telefonu kapattım. Yastığıma sarılıp sağa dönüp gözlerimi kapatıp yatmaya devam ettim. Alarmın beş dakika sonra yeniden çalacak olması sinir bozucuydu.

Bu yüzden beş dakika dolmadan kalkıp yastığımı bir kenara savurdum. Telefonumu elime alıp yarı ayık gözlerimle alarmı tamamen kapattım. Gözlerimi ovalayıp mırıldanırken ayağa kalktım.

Saçlarımı karıştırırken ses etmemeye özen göstererek banyoya girdim. Lavabonun önüne geçip aynaya diktim gözlerimi. Göz altlarımı karalayan siyahlıklara bakındım bir süre, ardından solmuş cildime.

Cidden.. Hasta olduğuma inanamıyordum.

Annemin ufak çaplı bağırışları ve azarları kulaklarımda çınlamaya başladığında usulca güldüm. Kısık çıkan sesime kaşlarımı çattım. Duruşumu dikleştirip iki defa öksürdüm. Sesimin iyi çıkmasını umarak ağzımı açtım.

Doğrusu ses çıkarmaya korkuyordum çünkü içimde sesimin titrek çıkacağına ya da daha kötüsü kısıldığına dair bir his vardı.

Son kez öksürüp konuştum.

"L-Lanet olsun!"

Sesim yüksek çıkmıştı fakat boğazım ağrıdığı için tiz bir çığlık gibi geliyordu kulağıma.

Yere çöküp yuvarlanma isteğimi bastırıp musluğu çevirip suyu açtım. Akan suyu ellerime doldurup yüzüme çarptım. Soğuk su az da olsa ayılmamı sağlamıştı.

Banyoda biraz daha oylandıktan sonra boynumda havluyla odama dönmüştüm. Havluyu bir yere bırakıp giyinmek için dolabımı karşısına geçtim.

Giyindikten sonra üzerime voleybol hırkamı geçirip odadan çıktım. Havanın soğuk olduğunu biliyordum fakat uzun kollu giymekten nefret ederdim ve bu konu hakkında yapabileceğim pek bir şey yoktu.

Mutfaktan annemin gitmeden önce hazırladığı yemek kabını alıp çantama koydum. Gitmeden önce ağzıma bir şeyler tıkıştırıp çantamı omzuma taktım.

Okula gidiş yolunda havanın o kadar da soğuk olmadığını fark ettim. En azından düne göre hava iyi sayılırdı. Bütün yol boyunca hapşırmak ve öksürmek arasında kısır döngüye girmiştim. Yine de umursamadım.

Okulun bahçesine girdiğimde bisikletimden inip elimde sürmeye başlamıştım. Kapalı spor salonunun önüne geldiğimde dışarıda bekleyen Tanaka-san'ı gördüm.

Elimi sallayarak ona seslendim.

"Tanaka-san, günaydın!"

Beni fark ettiğinde gülümseyerek karşılık verdi. "Ah Hinata günaydın!"

Bisikletimi bırakıp yanına ilerledim. Basamakların başındaki Tanaka-san'a gülümsedim. O da gülümserken bir anda kaşlarını çattı.

"Ha sorun ne?"

"Hasta görünüyorsun. Kendine iyi bakmıyor musun?"

Ellerini beline koyup söylenmişti. Kenara çekilip içeriyi işaret ederek konuştu. "İçeri girip ısınsan iyi olur yoksa koç seni kenara alabilir."

Başımı hızlıca sallayıp kalorifer peteklerinin önüne oturup sırtımı yasladım. Sıcaklık bedenimi sararken huzurla mırıldandım.

"Hıaa~ çok sıcak."

İyiden iyiye ısınıp mayışırken gözlerimi yumdum. Birkaç dakika sonra kapının olduğu taraftan gelen gürültü ile kaşlarımı çatıp huzursuzca kıpırdandım.

Gerçekten çok bitkin hissediyordum ve tek istediğim şey bir an önce antrenmana başlamaktı.

"Hinata sorun ne?"

Yamaguchi'nin sesini duyduğumda gözlerimi açıp karşımdaki yüze baktım. Kendini biraz geri çekip merakla gözlerini yüzümde gezdirdi. Sabah aynaya baktığımdan beri ne kadar kötü görünüyordum bilmiyordum ama Yamaguchi'nin gözleri pek iyi bakmıyordu.

Kimseyi endişelendirmek istemiyordum ve hasta olduğum için oyunun dışında kalmak da istemiyordum. Bu yüzden yüzüme bir gülümseme yerleştirip daha dinç bir şekilde ayağa kalktım. Yamaguchi de benimle kalktığında bedenim aldığı sıcaklıkta dolayı daha iyiydi.

Bu yüzden gülümsememi genişlettim. "Ben iyiyim! Ah koç gelmiş. Günaydın koç!"

Onu kolundan çekiştirirken yeniden konuştum. "Hadi gitmeliyiz."

Gülerek başını sallamıştı. Yamaguchi'nin kolunu bırakıp yanına geçtim. Hepimiz sıraya geçtiğimizde koç ve Takeda-sensei konuşmaya başlamıştı.

-

"Tanaka!"

Daichi-san topu karşıladığında hızla yerimi değiştirip atak yapmak için doğru zamanı kolladım.

Belki maç başlayalı sadece 15 dakika geçmişti fakat ben şimdiden ter dökmeye başlamıştım. Nefes almam zordu ve boğazım bana hiç yardımcı olmuyordu. Top karşı tarafa geçtiğinde hızla diğerlerinde gözlerimi gezdirdim.

Bir ihtimal atış yapmaktan kurtulabilir miydim bu seferlik..?

Başımı iki yana sallayıp def ettim bu düşünceyi kafamdan. Her şeyimi ortaya koyamalı ve diğerleri gibi elimden gelini yapmalıydım. Kaçmak yanlıştı.

Top Kageyama'ya geçtiğinde kendimi her olasılığa hazırladım. Bana atabilirdi, kendi atabilirdi ya da herhangi birine.

Gözlerim file ve Kageyama arasında mekik dokurken bana dönmesiyle gözlerimi ona odakladım tamamen.

Top ellerinden ayrılıp havaya uçtuğunda tüm hızımla koştum. Elimden geldiği kadar yukarı sıçradım.

Elim topla buluştuğunda bir anlığına nefesim kesilmişti.

Top karşı tarafa giderken kaşlarım çatıldı.

Bekle hızlı vuramamış mıydım?

Top karşılandığı sırada gözlerimi kırpıştıdım hızla.

Ne?

Birden boğazımdan başlayıp yukarı çıkan ağrıyı bastırmaya çalıştım. Göğsüm hızla inip kalkarken içimden kopan öksürüğü engelleyemedim. Kuru ve sert öksürükler tükürük saçarak çıkarken hızla ağzımı kapadım. Elimde olmadan yere çökmüştüm.

"Hinata?!"

Bana gelen ayak seslerini duyduğumda boştaki elimle yumruğumu sıktım.

Lanet olsun..

Suga-san'ın kollarımdan tutmasıyla yükümü biraz ona verdim. Ayağa kalktığımda öksürüğüm kesilmişti ve şimdi daha iyiydim.

Nabzım normalde döndüğünde nefes alış verişlerim de düzene girmişti. Kimseyi endişelendirmemek için kendimi serbest bırakıp dikleştim.

"Ben iyiyim sorun yok, sadece biraz hastayım."

Göz teması kurmaya utanıyordum açıkçası. Koç Ukai yanımıza geldiğinde elini omzuma koyup ona bakmamı sağladı.

Birkaç dakika boyunca ona iyi olduğumu söyleyip ikna etmeye çalışmıştım. Fakat başını iki yana sallayıp reddetmişti.

Diğerleri de ona katıldığında dudak büktüm.

"Bugünlük kenarda olsan iyi olur evlat. Kendini iyi hissedinceye kadar. Tamamen iyi olduğunda oyuna dönebilirsin."

Çaresizce başımı salladım ve oyun sahasından çıktım.

Günüm daha ne kadar kötü olabilirdi doğrusu bilmiyordum.

-

Bölüm atmayı hatırladım!!

Bu bölüm geçiş bölümü gibi oldu bu yüzden hafta içinde bir bölüm daha atacağım. Fakat belki bu kadar uzun olmayabilir, emin değilim

Neyse görüşürüz!

bandage | tsukihina Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin