Küllerin Arasındaki Kıvılcım

650 87 153
                                    


*Şarkıyla beraber dinlemenizi tavsiye ederim. Öncelikle hepinize merhabalar lütfen beğenip yorum yaparsanız sevinirim çok zamanınızı almaz o sağ üst köşedeki küçük yıldıza tuşla yeter çünkü ben bu hikayeyi kitap yapmak istiyorum lütfen paylaşıp bu hikayeyi daha çok kitleye yayalım bu benim hayalim bir kitap bastırıp onu geniş bir kitleye duyurmak bu bilim kurgu kitabı olsun istiyorum umarım beğenirsiniz hikayeye geçelim şimdi 🎈 *

Kendimi hep bir balona benzetim. O da istiyor en yükseğe ulaşmayı o da istiyor gökyüzünün sadece onun olmasını, bende istiyorum gökyüzünde ki tanrıça ismimi geri almayı. Bende istiyorum gökyüzünün sadece benim olmasını ama olmuyor o ulaşamadan bir patlak veriyor.

Ben ise gerçekte kim olduğunu zorla unutturulan bir tanrıçayım, benim ise geçmişim kördüğüm.
Ey gökyüzü madem beni kötülüklerimden dolayı kabul etmiyorsun, peki balonları neden kabul etmediniz?!

Sonuçta onları tutan masum çocuklardı, masum ve saf. 

Aslında kendime sürekli şu cümleyi hatırlatıyorum "Kadınların acı çekerek öldüğü, çocukların genç yaşta evlendirildiği, sırf giyim tarzı yüzünden tecavüz gören ya da düşünceleri farklı diye dışladıkları düzenden, aile sevgisi ve normal bir hayat beklemekte benim aptallığımdı."

Yıl 2045 hiç bir şey umdukları gibi olmadı. Küçükken hayalini kurduğumuz onca şey sadece bir hayal olarak kaldı. Uçan arabalar, ışınlanma veya şu teknoloji zımbırtıları sadece hayal dünyamızdaki bir ürün olarak kaldılar.

Nasıl mı? Teknoloji gelişme hızından korkan bilim insanları tüm çalışmaları süresiz durdu. Bu olayın sebebi ise savunma sanayileri oldu. Uluslararası silah ve robot yarışmalarının yüzüncü yıl etkinliğinde büyük bir gösteri sözü verildi. Aslında bu söz tutuldu büyük bir gösteri oldu lakin onlarca hayatlar, yaşamlar ve hayaller yarım kaldı. 

Saat öğlen sularında düzenlenmesi beklenen gösteri saati gelmişti. Ama kullanıcılar ve tasarımcıların hepsinin kullanıcı girişimi reddedilmişti. Silahlar aktif hala gelmişti ve kalabalığı düşman olarak algılamıştı.  İşte bundan sonrası ise sadece gözyaşı ve acı. Bu olay kamuoyunca aşırı tepki ile karşılanmıştı ve ileri düzeydeki insanlarda artık bu olaya hiç sıcak gözle bakmıyordu. Aylar süren toplantılar sonrası  uluslararası bir antlaşma imzalandı. Elbette bu kurallara uymayanlar oldu ama unutmamak lazım ceza ne kadar büyükse, suçun işlenmeme olasılığı da bir o kadar büyüktür.

 Sonunda düzen diye adlandırdıkları yasaları kullanmaya başladılar, sadece kendi çıkarları için kullandılar düzeni, yasayı, kanunları. Vicdanları yok ettiler, buna rağmen yine de yasalara sığındık.

Ben Yosun Ada bu düzene başkaldıran milyonlarca liderlerden biriyim, ben daha kim olduğumu bilmezken düzen denen sistemi değiştirdim. Ben insanlığı yeniden var ettim.

Nasıl mı? Yıl 2045 olsa da hala kalpleriniz gibi zihniyetlerinizde kirli. Buradan sonrası benim hikayem daha doğrusu bizim hikayemiz.

Benim kaderim tamda Eylül 1939'da yazıldı.

Bu tarihte Nazi toplama kampları Nazi Almanya'sı tarafından 2.Dünya Savaşı döneminde Almanya'da ve işgal edilen bölgelerde, Nazilerce topluma faydasız olarak görülen kişilerin zorla çalıştırılmak üzere kurulmuştu.

Keşke sadece bunla kalsalardı, ama olmadı insanoğlu açgözlü, güç isteyen varlıklardı. Tüm Dünyanın sonradan öğreneceği ve bir kaosun başlangıcı olan olay gerçekleşti. Kamplarda çocuk doğumları azalmaya başladı, küçük çocuklar tek tek kaybolmaya başladı. Herkes merak ediyordu.

Doğurdukları, üzerine titredikleri yavruları neredeydi?

Kimse bilmese de onları bir silah yapma hayalleri vardı. Onları acımasız  bir silaha dönüştürmek için üzerlerinde deney yaptılar. Lakin evdeki hesap çarşıya uymadı. Onlar aile özlemi duyan çocuklardı ve güçlerini kontrol edemeyecek kadar küçüktüler. 

Ateş ÇemberiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin