Yaşanmamış Çocukluk Anıları

114 39 3
                                    

*Öncelikle hepinize merhabalar lütfen beğenip yorum yaparsanız sevinirim çok zamanınızı almaz o sağ üst köşedeki küçük yıldıza tuşla yeter çünkü ben bu hikayeyi kitap yapmak istiyorum lütfen paylaşıp bu hikayeyi daha çok kitleye yayalım bu benim hayalim bir kitap bastırıp onu geniş bir kitleye duyurmak umarım beğenirsiniz hikayeye geçelim şimdi 🎈 *

Ellerimdeki hançeri son hız kalbime saplamıştım. Hareketsiz bir şekilde dizlerimin üstüne yığılım nefes alışverişim giderek yavaşlıyordu.  Hançerin ucundaki kristal yere baktım, zaman kumu dolmaya başlamıştı bedelini ödüyordum şuan her şeyin. Herkes öylece durmuş beni seyrediyordu. Onca kalabalığın içinden Burak koşarak yanıma geldi. Tam yere düşeceğim sırada kendini yer atarak beni tuttu. Bir şeyler söylüyordu hatta bağırıyordu ama duyamıyordum. Savaş meydanı artık iyice sessizleşmişti. Kum iyice dolmaya başlamıştı. Kısacası bu Burak ile son dakikalarımdı. Ege ve Çiçekte yanıma koşmaya başlamıştılar ki yok oldular birden bire ve  tek tek herkes yok olmaya başladı başarmıştım. Herkes istediği normal hayatı yaşayacaktı. Gözüm yavaşça kapanacağı sırada Burak beni sertçe sarstı kapanan gözlerim kısa süreliğine tekrar açıldı. Herkes yok olmuştu sıra Burak'taydı daha da sıkı sarıldı bana. Keşke seni daha erken bulsaydım Burak, keşke normal bir hayatımız olsaydı.  Ne çok keşkelerim varmış.  Ben bunları düşünürken Burak boynunda özenle taşıdığı yüzük olan iki kolyeyi çıkardı ve onun isminin olduğu kolyeyi bana taktı. Kolyenin etrafında mavi ışıklar parladı. Burak elimi alıp yüzünün üstüne koydu ve ben ona son kez dokundum. İyice eğildi alnını alnıma yasladı ve artık Burak'ta yoktu ve benim yere uzanan bedenim hançere son kanını vermişti. Gözlerimi son kez gökyüzüne bakmak için açtım ve derin bir nefes alarak kapattım. Lakin bir daha gözlerimi açamadım ben  hiç uyanmamak üzere gözlerimi kapattım.


"Baba bak resmim nasıl olmuş?"

Babam biranda ciddi bir tavır almış numarası yapıp bana baktı "Muazzam olmuş kızım. Tüm ciddiyetim ile söylüyorum görüyorsun zaten" dediğinde Ediz tüm dikkatini kızına vermişti.

Koltuktan kalkarak resim yapmaya devam eden kızına iyice yaklaştı ve  kızının saçılarını ellerinin arasında gezdirdi "Sence annen ne diyecek yaptığın resimi beğenir mi yaramaz?" küçük Yosun annesine sormayı unutmuştu resimin nasıl olup olmadığını.

Sonra yüzünü babasına dönerek elleri boyalı bir şekilde sırıtmaya başladı. Annesine ağlayarak yalvara yakara yaptığı saçı iyice bozulmuştu sürekli hareket etmekten, dişlerinin arasındaki o tatlı boşlukla konuşmaya başladı "Annem mutfakta yemek yapıyordu en son. O yemek yaparken meşgul edilmeyi sevmez. Sonra bana şeker vermiyor o yüzden uslu bir kız olmam lazım"

 Ediz kızının bu haline gülerek düşünmeye başladı sonra minik Yosun'un kulağıma yaklaşıp "Bak kızım  kesinlikle meraktan soruyorum. Annen bugün yemek için o yeşilimsi neye benzediği belli olmayan brokoli yemeğini yapmıyor demi?"

Minik Yosun kafasını kaldırım tam cevap vereceği sırada annesi kapıda dikilmiş bir şekilde konuşmaya başladı "Ediz bey ne diyorsun gene Yosun prensesime?"  

Düz uzun saçları, deniz mavisi gözleri ve çilleriyle çok tatlı bir annesi olduğunu düşündü. 

Ediz biran için afalladı ama sonra hızla minik kızına bakarak

"Senin ne kadar güzel brokoli yemeği yaptığını anlatıyordum hayatım"

Açelya deniz mavisi gözlerini kısarak Ediz'e baktı sonra sinsi bir gülüşle "Ne tesadüf bende brokoli yemeği yapmıştım hayatım. Bu kadar sevdiğine göre fazladan bir tabak yersin de mi?"

Ateş ÇemberiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin