Melez Şeytan

246 72 116
                                    

*Şarkıyla beraber dinlemenizi tavsiye ederim. Öncelikle hepinize merhabalar lütfen beğenip yorum yaparsanız sevinirim çok zamanınızı almaz o sağ üst köşedeki küçük yıldıza tuşla yeter çünkü ben bu hikayeyi kitap yapmak istiyorum lütfen paylaşıp bu hikayeyi daha çok kitleye yayalım bu benim hayalim bir kitap bastırıp onu geniş bir kitleye duyurmak umarım beğenirsiniz hikayeye geçelim şimdi 🎈 *

İnsanoğlunun yaşadığı bu dünya Hz Adem ve Hz Havva'nın cezasını çekmesi için gönderildiği dünya. Siz savaşın ne olduğunu anlayamadınız, konsey neden insanoğlunu gökyüzündeki katından attı anlayamazdınız. Bizde bir elma masalı uydurduk ve sizde yediniz.

Lakin gerçek savaş kimin daha güçlü olduğu konusundaydı. İnsanoğlu ya şeytana uyacak ya da meleklere de mi? Lakin bir seçenek daha ardı bizlere de uyabilirsiniz, bizler kim miyiz? Bizler tanrı ve tanrıça katında lanetli kişiler, bizler acıyı iliklerine kadar hissetmiş kişileriz insanoğlu dünyaya gönderildiği ilk gün şeytanlar ve meleklerde dünyaya gönderildi.

Bir insanoğlu elma yedi ve topraktan gelenlerle ateşten gelenlerin savaşı başladı. Aslında bir elma değildi asıl konu, konsey koltuğuna oturacak kişiyi seçmeleri lazımdı. 

Düzene baş kaldırdılar, ortalığı yakıp yıktılar ve bu sadece küçük bir kıvılcımdı. Bir savaş başladı insanlık ne kadar güçlü olduklarını kanıtlamaları için dünyaya gönderildi. Öte yandan şeytanlar isyan etti ve insanları defalarca yoldan çıkaracaklarını, tahtın onların hakkı olduğunu söyleyip durdular. İşte hikayenin bize ait kısmına gelelim. Bizler şeytan değiliz bizler konseyin üyeleriyiz.

Haklılık konusu iyice boyutunu aştı ve sonunda dünya denen gezegen kuruldu. Delau'nun minik deney kutusu işte bu sebeple var oldu.

Gökyüzünü ve yeryüzünü birbirinden ayırdı ve yemin etti. Bu ayrılığa sebep olan insanoğlu, yeryüzü ve gökyüzünün birleşmesiyle yok olacak ve savaşları son bulacaktı.

Bizse dünyayı ayakta tutmak için katlarımızdan ayrılmadık. Bakımı en basit gezegen bile yıllar hatta asırlar süren bir süreç boyunca bakılırdı. Amacımız ise sorumlu olduğumuz gezegenlerde huzur ve düzen sağlamaktır. Kimimiz geceyi, kimimiz ruhları, kimimiz ise zihinleri kontrol ediyordu.

 Lakin bize yasaktı insanoğlunun yuva dediği dünya ama kral bu kurala uymadı, dünyaya indi ve onu buldular. İnsanlar onun tek olmadığını onun gibiler olduğunu anladı. Yani bizlerin var olduğunu anladılar. İnsanlar çok açgözlülerdi, bizim yeteneklerimizi güçlerimizi istiyorlardı ve tek çareyi kendi soylarını yani insanları denek yapmak olarak buldular.

1933-1945 yılında Nazi kamplarında milyonlarca insan denek olmaya zorlandı. İnsanları denek yapıyor güçlerimizi öğreniyorlardı tanrı ve tanrıça katı bir karar aldı karara göre sorunlu insanlar cezalandırılacaktı. Bu olayları destekleyen tanrı ve tanrıçalar süresiz uyutulacaktı ve düzen sağlandığında uyuyan herkes uyandırılacaktı. Bize normal bir hayat şansı vereceklerine söz verdiler. Onlara yardım eden tüm gönüllü kraliyetler konseye katılacağı tüm evrenlerde duyuldu.

Bize söylenen buydu ama olacaklar bambaşka şeylerdi. Biz dünyayı böyle tasarlamamıştık biz adaleti böyle yaratmamıştık. İnsanoğlu kusursuz dünyayı kendi elleriyle mahvetti ama cezayı bizim gibiler aldılar sadece bizim gibi olanlar.

"Kaya bu kadar sarılma yeter" dediğimde gözlerinde insani hiç bir duygu olamadan sarılmayı sakince bıraktı.

Bana tuhaf tuhaf bakarak

"Sen bir şeyler çeviriyorsun" dedi. 

Artık yüzünde çokbilmiş bir gülümseme vardı. Hep ukalaca olan bu gülümseme içimdeki nefreti körükledi. Arkamdan iş çevirip karşımda normal bir şekilde duruyordu.  İyice ona dönerek alaycı bir gülümseme havasında ağzımdan çıkan cümlelerden sonra ki senaryoyu tahmin etmek zordu.

Ateş ÇemberiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin