Herkese merhaba. Umarım bölümü seversiniz. Lütfen bol bol yorum yapın. Satır arası yorumlar çok mutlu ediyor beni. Oy ve yorumlarınızı merakla bekliyorum. İyi okumalar...hayat19 'a ithafen.
Ahenk...
Emre şu an ne yapmaya çalışıyordu? Amacı iyiydi bunu biliyordum, fakat bana teklif ettiği şey gerçekten de çok büyük bir şeydi.
Yüzümdeki kararsızlık ve şaşkınlığı anlayan Emre, tuttuğu nefesini yavaşça bıraktı.
"Biliyorum, bu çok büyük bir istek. Hemen cevap vermeni beklemiyordum zaten."
Kafamı sadece sallamakla yetindim. Şu an nasıl bir tepki vermem gerektiğini, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sanki kafamda bir boşluk oluşmuştu. Hiçbir şey düşünemeyecek hale gelmiştim.
Kolumdaki serum gittikçe azalmıştı. Zaten odaya giren hemşire de serumu nazikçe kolumdan çıkarmış, gidebileceğimizi söylemişti. Tam zamanında geldiği için ona minnettardım. Çünkü çok ağır bir atmosfer vardı ve sanki ben susarak tüm ağırlığı üzerime çekiyordum.
"Haydi gidelim, Umut bizi bekliyordur zaten."
Gülümsedim. "Evet, öyledir."
Verdiğim aptalca cevaba içimden sövdüm. Şu an mantıklı düşünemediğim için doğru kelimeler de kullanamıyorum sanırım. İkimizde sessizce odadan çıkarken sessizliğimizi korkuyordum. Bunun sebebi belki de onun söylemeye en çok çekindiği şeyi artık söyleyebilmiş olmasıydı. Benim de, duyduğum şeye karşı şaşkınlık ve minnettarlık duygusuydu. Emre, gerçekten de çok iyi bir insandı. Onu tanımış olduğum için çok mutluydum.
Hastaneden çıktıktan sonra, az ileride duran arabaya doğru ilerledik. Emre önce benim kapımı açtı. Gülümseyip arabaya bindikten sonra emniyet kemerini taktım. O da aynı şeyleri yaptıktan sonra arabayı çalıştırdı. Araba yavaşça ilerlerken aramızdaki bu uzun sessizliği bozan Emre oldu.
"Böyle olacağını bilseydim hiç söylememeyi tercih ederdim."
Cümlenin sonuna doğru sesi titrerken kendimi suçlu hissettim. Onu böyle bir boşlukta bırakmak hiç de iyi olmamıştı.
"Emre, özür dilerim seni üzmek istemedim. Sadece söylediğin şeyler benim ve Umut'un hayatını tamamen değiştirecek şeyler. Elbette iyi yönde ama-"
"Cüneyt yüzünden endişeleniyorsun değil mi?"
Sözümü keserek bana bir soru yöneltti. Aslında ben ondan değil, ona olan hislerimden korkuyordum. Ne yaparsam yapayım içimden bir türlü atamadığım özlem ve sevgiden korkuyordum. Ayrıca öfkeden de. Bir yanım onun canının yanmasını isterken, diğer yanımsa kıyamıyordu ona. Duygularım şeytan ve melek misali bana oyunlar oynarken, olan bana oluyordu sadece. Yorulan ben oluyordum bu oyunda.
"Evet, ayrıca senin için de endişeleniyorum."
Dönüp kısa süreliğine bana baktı.
"Neden?"
Yutkundum. Aklıma yine yıllar önce olan şeyler geldi.
"Sen, yani siz eskiden çok iyi arkadaştınız. Evet, aranız kötü biliyorum ama eğer böyle olursa daha da kötüye gidecek. Ayrıca onun öfkesi yüzünden canının daha da fazla yanmasını istemiyorum."
Derin bir nefes aldı. Yaşanan şeyler ona da çok ağır geliyordu bunun farkındaydım.
"Bizim Cüneyt ile olan dostluğumuz zaten yıllar önce o gün bitti Ahenk. Ama seninle asla. Seni ve Umut'u ne olursa olsun korumak istiyorum. Artık Cüneyt yüzünden canınız yanmasın istiyorum sadece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umuda Koşarken
ChickLit3 ay... Korumaya yeter mi sevdiğin insanı? Ya da gözyaşlarına engel olabilir misin kalbindeki acı dolu anılarla? İsteyebilir misin? Onun her anında yanında olmayı? Güldüğü, ağladığı, acı çektiği zamanlarda? Yetmez! Engel olamazsın! İsteyemezsin! ...