Ah, uzaktan nazik görünen aşk
Nasılda acımasız ve kaba denendiğinde!Romeo ve Juliet,William Shakespeare
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Ron Weasley önünde ki kazana bakarken savaştan sonra sekizinci yıl için geri dönme fikrini tekrar ve tekrar sorguluyordu.
Hoş Ron'a kalsa geri dönmezdi ama çağının en zeki cadısı Hermione Granger en iyi iki arkadaşını kendisi ile birlikte Hogwarst'a sürüklemişti. Iyi birer kariyer elde etmek istiyorsak geri dönmeliyiz demişti ve şimdi buradaydılar işte.Iksirin rengi olması gerekenden biraz farklıydı sanki.
"Hey dostum!"dedi Ron Weasley hemen yanında duran arkadaşına"sana da bişeyleri yanlış yapmışız gibi gelmiyor mu?"
Harry potter şöyle bir kazana bakıp omuz silkti,iksirde asla iyi olmamıştı.
Ron arkadaşından bir yardım gelmeyeceğini anladığında yeniden kazanıyla ilgilenmeye başlamıştı. Umarım bu gün kazan patlaması gbi bir trajedi yaşamazdı.
Horace Slughorn öğrencilerin arasında dolaşıyor ve iksirleri kontrol ediyordu.
Harmione Granger ve Pansy Parkinson'un kazanına bakarken memnun bir şekilde gülümsemişsede, bu durum Dean ve Seamus'un kazanının başına gelince bıkkın bir iç çekmeye dönmüştü.Horace Slughorn savaştan sonra Minerva Mcgonagall'in ısrarı üzerine iksir profesörlüğü görevinin başına geçmişti.
Hogwarst savaş sırasında fazlasıyla zarar görmüştü,bir çok öğrencisini savaşta yitirmişti. Aslında bakanlık eğitime bir yıl ara verilmesi önerisi sunmuştu ama Mcgonagall bu isteği şiddetle reddetmişti. Bunun yerine hızlı bir tadilat süresine girilmesini sağlamış, Hogwarst'ı savaştan önceki haline getirmiş. Üstüne savaş yüzünden son yıllarında eğitimlerini yarıda bırakmış her bir öğrenciye Hogwarst davetiyesi göndermişti.
Dersin bitmesine çok az bir zaman kala Slughorn sınıfa doğru bakmış ve iksirlerini bir şişeye koyup çıkarken masaya bırakmalarını söylemişti.
Ron Weasley aldığı şişeye iksiri koyarken garip bir koku duyduğunda kokunun kaynağını bulmak için etrafına bakındı.
"Bi koku var"dedi ders ile çoktan bağlantısını kesmiş arkadaşına bakıp
Harry Potter şöyle bir havayı kokladı,"Ben koku almıyorum."
"Ama var"dedi Ron hala kokuyu alıyorken. Esasında tanıdık bir kokuydu ama nerden tanıdıktı işte onu bilmiyordu.
İkili kokunun kaynağını bulmak için üstün bir çaba harcıyorken Hermione Granger çoktan iksirini küçük bir şişeye doldurmuştu,arkadaşlarının etrafı koklayıp durmasına bir anlam veremeyen genç cadı onların yanına ulaşıvermişti.
"Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?"
"Ron bir koku olduğunu söyledi"dedi Harry potter,bir taraftanda hala arkadaşının bahsettiği kokuyu bulmaya çalışıyordu.
Hermione kaşlarını hafifçe çattı,"Ben koku falan almıyorum."
"Bende almıyorum ama Ron olduğunu söylüyor"dedi Harry. İşte tam o anda Hermione Granger bilmiş bir şekilde sırıttı.
"Siz ikiniz"dedi, inanamıyormuş gibiydi."Gerçekten aptalsınız."
"Yine ne yaptık?"Derken Ron Weasley hala kokuyu nerden hatırladığını bulmaya çalışıyordu.
Hermione elinde tuttuğu şişeyi karşısında duran iki gencin göz hizasına kaldırdı.
"Amortentia"dedi"sevdiğin şey gibi kokar keşke dersleri azıcık dinleseniz"derken onaylamaz bakışlarını gönderdi ikiliye, sonra ise bir aydınlanma anı yaşadı."Bir dakika"derken neredeyse sırıtıyordu."Sen Amortentia'dan koku aldın öyle mi?"
Şimdi Harry'de yüzünde bir sırıtma ile arkadaşına bakıyordu,Ron ikisinin bakışları altında rahatsızca kıpırdandı. Yanaklarını hafif bir ateş basmıştı."Ne kokusu aldığımı bile bilmiyorum"derken sesi acı çeker gibi çıkmıştı.
Harry kahkahasını tutamadığında bir an iksir sınıfında ki bütün gözler onlara dönmüştü, özellikle gümüş üçlü bakışlarını onların olduğu tarafa çevirmişti.
"Sessiz ol lütfen"dedi Ron arkadaşının kolunu tutup,"daha kimin kokusu onu bile bilmiyorum o yüzden aramızda kalırsa memnun olurum."
Hermione anlayışla gülümsedi ama içten içe kahkahasını zorlukla bastırıyordu,eh aşık olup ama aşık olduğu kişinin kim olduğunu bilmemek tam da Ron Weasley'in yapacağı bir şeydi.
"Neyse"dedi Hermione ikiliye bakıp"bunu daha sonra ortak salonda konuşuruz. Şimdi şu iksiri şişeye doldurunda sınıftan çıkalım."
Ron,yarım bıraktığı işe devam edip iksiri şişeye doldururken, Harry ve Hermione Slughorn'un masasına doğru ilerlemeye başlamışlardı.
Ron hala aldığı koku ile yüzünü buruşturdu, hayır kötü koktuğundan filan değil tam aksine oldukça rahatlatıcı bir kokuydu. Şey gibiydi, sanki yağmurdan sonra oluşan toprak kokusu gibi ve oldukça tanıdıktı.
Dalgın bir şekilde- çünkü hala kokuyu nereden hatırladığını düşünüyordu - yürürken önünde ki bedenlerle duraksadı.
Gümüş üçlü iksirlerini bırakmak için sıraya girmişti,en önde Pansy Parkinson onun hemen arkasında ise Draco Malfoy vardı. En arkada ise Blaise Zabini sabırsız bir şekilde ayağını hafifçe yere vuruyordu.Ron bunların Hogwarst'a neden geri çağrıldığını gerçekten anlamıyordu. Üçününde ailesi Lordun sadık ölüm yiyenleri arasındaydı.Tamam Narcissa Malfoy oğlunun hayatını kurtarmak için Lorduna yalan söylemişti ama, gerek Zabini ailesi gerekse Parkinson ailesi son ana kadar Voldemort'un yanında savaşmışlardı.
Hermione'ye göre ailelerinin yaptıkları şeyler için çocuklar suçlanmamalıydı. Saçmalık diye düşündü Ron,bu üçlünün bugüne kadar kendileri dışında kimseyi önemsemediğine neredeyse emindi.
Hem herşeyi geçtim savaştan önce sürekli kendileri ile uğraşıp durmuştu gümüş üçlü,Hermione'nin onlara nasıl böyle iyimser baktığına anlam veremiyordu onca şeyden sonra.
Nihayet sıra ilerlemiş sadece bir kaç kişi kalmıştı.Ron bir kaç adım daha ilerleyip tam Blaise Zabini'nin arkasında durduğunda, kokuyu yeniden almaya başlamıştı. Elinde tuttuğu şişeyi kaldırıp kontrol etti hayır şişe gayet sıkı bir şekilde kapalıydı.
Havayı koklayıp kokunun kaynağını bulmaya çalıştığı bir kaç dakikanın sonunda kendine dönen alaylı gözleri farkedememişti.
Koku şimdi daha baskındı hemde çok yakınındaydı.Ron etrafına baktığında iksir sınıfının neredeyse boşaldığını gördü. Kendisine her an dalga geçecekmiş gibi bakan Blaise Zabini ve masasında oturan Slughorn dışında kimse yoktu.
Ron Weasley çok fazla zeki değildi,o yüzden olayı algılaması bir kaç dakika sürdü. Sonra aradaki tek adımlık mesafeyi kapatıp Zabini denen zebani kılıklıya iyice yaklaştı. Şimdi koku çok ama çok daha baskındı işte o an Ron Weasley asla yaşamak istemediği o aydınlanmayı yaşadı.
Amortentia'dan aldığı koku bu zebani kılıklı adama aitti.
Hay Merlin'in sarkık donu aşkına!