Akın'dan-Gideyim ben artık. (Akın)
-Biraz daha sarılalım. (Ebru)
-Olmaz ben gideyim. (Akın)
-Geçmişini hatırlattığım için özür dilerim. Benim suçum. (Ebru)
-Hayır senin suçun değil, ben kendim anlatmak istedim. Sana anlatmak istedim çünkü bunları bilmeye hakkın var. (Akın)
-Neden hakkım var? (Ebru)
-Seni çok uzun zamandır tanıyormuşum gibi hissediyorum. (Akın)
-Ben... (Ebru)
-Neyse ben gideyim, anlattım gitti. Senin erkek arkadaşınla konuşacakların vardır. (Akın)Arabama doğru yürümeye başladım, görüşürüz bile dememiştik birbirimize. Neden görüşürüz diyecektim ki? O bu geçen sürede bana olan aşkını unutup erkek arkadaş bile yapmıştı. Demek ki sadece bir heves ve ya yanılgıydı.
Ebru'dan
Beni çok ama çok yanlış anlamıştı. Benim aptallığım, sırf onu kıskandırıcam diye erkek arkadaşım var dedim. O kadar saçmaydı ki yaptığım. Ondan daha önemli olan bir şey vardı. Akın'ın yaşadıkları. Bana kalbini açtı, bende sözünü hiç kesmeden onu dinledim. Söylediklerinden etkilenmedim. Bir film yada bir müzik dinleyince etkilenirsin. Böylesine ağır bir şey duyduğunda değil. Kalbime ve mantığıma ağır gelmişti bu kadarı. Bir baba evladını ne kadar sevmeyebilir? İşte bu kadar sevmeyebilir. Bir insan, vicdanlı ve temiz kalpli bir insan çocuğunu nasıl böyle büyütür. Küçücük bir çocuğa nasıl katil dersin? Tam tersi karısından kalan son parça olarak görmeliydi. Yaralarını sarmalıydı, onu çok sevmeliydi, sevgiden mahrum bırakmaması gerekirdi. Çok yalnız büyüdü, haddinden fazla yalnız büyüdü. Yaralarını sarmalı mıyım peki?
6 saat sonra
Akın'dan
Eve gittim, duş aldım, yemek yedim, televizyon izledim, biraz uyudum ama yinede unutamadım. Onu düşünmedim ama ona anlattığım şeyleri düşündüm. Yıllardır unutmaya çalıştığım anılarımı yine hatırladım.
Kapı çaldı, kimin geldiğini tahmin edebiliyordum. Gidip kapıyı açtım. Tam tahmin ettiğim gibi Oya gelmişti. İçeri girdi ve bana bağırmaya başladı.
-Anlattın değil mi?! Sana anlatma demiştim! (Oya)
-Anlattım ve öyle bir rahatladım ki anlatamam sana. (Akın)
-Neden peki? Bana anlattığın gün neden bu kadar rahatlamadın? (Oya)
-Oya saçmalama, ben sana anlattığımda çok gençtim. 10 yıl önceydi. (Akın)
-Bana dememiş miydin? Acı hep taze kalır, yaşayış şekli bile taze kalır. Sen bana dedin bunları. Ne çabuk unuttun. (Oya)
-Oya artık seninle eskisi kadar anlaşamıyoruz. Fark etmişsindir bence. Eskiden sen beni hep desteklerdin, bende seni. Bence bende seni anlayamıyorum artık. Bu dostluğu bitirmeyelim lütfen, sen benim en yakınımsın. Biri gider sen kalırsın biliyorum. (Akın)
-Biz kardeşiz, ben seni çok iyi anlıyorum Akın. Kardeşler birbirini hep anlar. Sende beni anlıyorsun biliyorum. Biliyorum arada sırada tartışıyoruz, kırıyoruz döküyoruz ama hayat bu. (Oya)
-Sana bir şey sorucam Oya. (Akın)
-Sor. (Oya)
-Dürüstçe cevap ver ama. (Akın)
-Tamam, hadi sor. (Oya)
-Sen neden bana Ebru'nun sevgilisinin öldüğünü söyledin? 2 haftadır sormak istiyordum ama vaktim olmamıştı. (Akın)
-Öyle çünkü, Tansu denen arkadaşı söyledi. (Oya)
-Bana yalan söyleme, Tansu'nun öyle bir şey demediğini biliyorum. Arkadaşı ölmüş. (Akın)
-Sen bunu nerden öğrendin? (Oya)
-Doğru yani? (Akın)
-Evet doğru. Tansu bana arkadaşının öldüğünü söyledi, ben ise sana sevgilisinin öldüğünü söyledim. (Oya)
-Neden böyle bir şey yaptın? (Akın)
-Bu ilişki çok fazla uzamadan, sen ona daha fazla bağlanmadan bitirmek istedim. (Oya)
-Peki yaptığın şey neye sebep oldu biliyor musun? Bilmiyorsun! Bir ay boyunca beni aşağlık ve yarı yolda bırakan bir adam olarak gördü. 1 ay boyunca magazin sayfaları benden çok onu konuştu. Rezil oldu. Bu senin umrunda mı? Ya kendin gördün magazinleri. Hiç mi üzülmedin? Hiç mi acımadın? Ben büyük bir yalan söyledim demedin mi hiç? (Akın)
-Demedim, bir kereliğine kötü oldum. Senin için ilk defa kötülük yaptım. Her şeye değerdi. (Oya)
-Artık seni tanıyamıyorum. Sen Oya değilsin, başka biri var içinde. Git evimden! (Akın)
-Senin için yaptım. Sen bunu anlamayacak kadar körsün. Aşık olmuşsun bu kıza, kendine bile itiraf edemiyorsun bunu. İtiraf etmene de gerek yok zaten. Sizin bir arada olma imkanınız sıfır. İzin vermeyecem böyle bir ilişkiye, sana zarar verecek. (Oya)
-Sen kafayı yemişsin! Çık evimden. Bir daha gelme! (Akın)
-Pişman olacaksın Akın! Beni çok arayacaksın! (Oya)Oya evden çıktı, onu bu haldeyken bırakmam doğru muydu bilmiyorum. Aklı başında değildi biliyorum o yüzden öyle konuşuyordu. Aklı başına gelince yeniden konuşacaktım. Bir gün bu hale geleceğimizi hiç düşünmezdim. Biz yakın arkadaştık, beni korumak istediğini biliyordum ama bu yaptığı fazlaydı. Haddini aşıyordu.
~~~~~
Yatağıma uzandım ve düşüncelerime daldım. Olsaydık yani beraber olsaydık nasıl olurduk diye düşündüm.
Küçük bir sahil kasabasında yaşıyomuşuz, evimiz 2 katlı bir ev. Her yeri çiçekle dolu. Evin dekorasyonu mükemmel çünkü o süslemiş, onun eli değmiş. Kocaman bir bahçemiz var. Bu bahçe sahile bakıyor. Bahçenin küçük çitlerinin önünde bir tane koktuk var. İkimiz oturmuşuz sahile bakıyoruz. Benim omzuma kafasını yaslamış, öylece bakıyor güzelim denize. En sonunda yorulmuş gözlerini kapatmış. Ben onu yavaşça kucağıma alıyorum ve eve taşıyorum. Üst kattaki odamıza götürüyorum. Yatağa bırakıp üstüne yorganı örtüyorum. Bende onun yanına uzanıyorum, beraber uyuyoruz.
"Ben bu şehirde kaybolunca
Gün ağarmadan bulamam seni
Geceler hep dert olunca
Kokun hâlâ kör eder beni"Ebru'dan
Yatağıma uzanmış onunla bir gelecek hayal ediyordum. "Onunla bir gelecek". Düşünmesi bile mutluluk veriyordu.
Şehirden uzak bir evde yaşıyoruz. İş yok, sadece ikimiz varız. Evimiz küçük ama çok şey sığdırmışız. Geçmişi silmişiz. Birbirimize olan sevgimiz bizi iyileştirmiş.
Küçük hayaller ama büyük şeyler vaat eden hayaller.
"Bizi aşk iyileştirecek".
Selam canlar, bu bölüm benim içime dokunan bir bölüm oldu. Tabikide sizin fikriniz benim için en önemlisi. Yorumlarınızı ve vote'larınızı bekliyorum. Birde biliyorsunuz ki Ağva ve Ankara'da çekimler olacak. Oradayken Akın ve Ebru için istek sahnelerinizi yazabilirsiniz. Bu sefer bir değişiklik olsun bakalım. Sizleri çok seviyorum⚡️.
İstek sahne için buraya✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son bir defa - AkRu (DURDURULDU)
FanfictionAkın ve Ebru'nun çok farklı hayatları birden kesişir. İkisi de hayatlarında çok şey yaşamış insanlar... Peki aşk her şeyi affeder mi? Ya da kabuk tutmamış yaraları iyileştirir mi? (Gerçek kişilerle alakası yoktur)