"Levi Ackerman aşkın kalpte değil ruhta olduğunu biliyordu."
-lavi.
☽︎☽︎
Gece yine kendi istifini bozmadan karanlık ile el ele tutuşmuş insanların düşüncelerine yavaş yavaş nüfuz ederken; yüzünün yarısı sargılı olan adam yatağında hareketsizce yatıyordu. Düşünceler zihnine çok kuvvetli bir savaş açtığında, kalenin kapılarını sonuna kadar açmış ve tüm isyancıların zihninin merkezinde ulaşmasına izin vermişti. Kendiyle iletişimi tamamiyle kesmiş ve yaşama ihtiyacı hissetmeden böylece yatmaktansa; zihnini meşgul etmek daha kârlıydı onun için. Çünkü her zaman kendisi ile yüzleşeceğinde yüzündeki sargılar engel oluyordu ona. Sanki yaralı ellerindeki kanlar rahatsız ediyordu onu. Ellerine sıçrayan yoldaşlarının kanının yükü omuzlarından öyle bir baskı yapıyordu ki ona, artık omuzlarını dik bile tutamıyordu.
Artık güçlü kanatların asaletli kartalı değildi.
Artık ne asaletliydi ne güçlü, artık uğruna kartal olarak süzüleceği bir amacı bile yoktu.
Sesli bir nefes verdi. Bazen aklına takılıp kalıyordu, bu hayatta neden savaştığını. Huzurlu bir hayat yaşayabilirdi duvarların içinde. Neden yapmıyordu, neden yapamıyordu? Kendine anlam veremiyordu. Ölen dostları niçin ölmüştü ona bile anlam veremiyordu. Bir hiç uğruna savaşıyordu, bunu biliyor olsa bile kabul edemiyordu. Bıkmıştı artık, yoldaşlarının can verdiği gibi can vermek istiyordu ama ölmeyi beceremiyordu adeta. Ellerini havaya kaldırdı yattığı yerden, gözlerinin hizasına getirdi; zaten başarabilseydi bu halde olmazdı.
Gözlerini kapattı ağır ağır, bir daha açmayı istemiyor gibi kapattı. Herkesin yüzü gözlerimin önünden geçmeye başladı yavaşça. Zihni anıları plak gibi oynatırken yüzünde fazlasıyla buruk bir gülümseme oluştu. Kendini artık burada fazlalık gibi görüyordu çokça. Karanlıkta bulanık bir yüz belirdiğinde en sonda çokta umursamadı, umursamamaya çalıştı.
Çünkü umursasaydı yine üzülecekti, rüyalarındaki kadının gerçek olmaması onu bu kadar sıkıntının içinde bir başka üzecekti.
Bilmiyordu Levi Ackerman, insan zihninin daha önce görmediği bir kişinin yüzünü hayal edemediğini. Net olarak gördüğü tek şey bulanık bir yüz ve masmavi gözlerdi. Kendi gözlerinin aksine parlak ve feri sönmüş gibi değildi. Işıl ışıldı yüzbaşının rüyalarını süsleyen kadın.
Aslında Levi, onu çok merak ediyordu. İsminin Anemon olması dışında çok bilmiyordu onu. Aslında gerçekten onu tanımak isterdi çünkü rüyalarındaki kadın öyle yoğundu ki bir kaç saatlik uykusunda fazlaca hafiflemiş hissediyordu.
Öyle boktan bir hale gelmişti ki, hayattaki son kırık duygularını rüyada gördüğü birisine bağlamıştı.
Normalde asla uykusu gelmezken Levi, şuan üzerinde fazlaca bir uyku hissi vardı. Gözlerini birkaç saniye daha kapalı tutarsa sanki uyuyuverecekti. İnsomniası olan bir insanın böyle uyumak istemesi garipti ancak yüzbaşı bile kendisine anlam veremedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levi Ackerman ❦︎ Levi Ackerman
FanfictionO güzel kanatlar onurlu omuzlarına öyle yakışıyordu ki nefesim kesilmişti, yaşıyordum ama. Ölüyor gibi olmuştum, can çekişen ruhumu hissetmiştim ama can çekişen ruhumda aynı anda çiçekler açmıştı. Sadece ona baktığımda görebiliyordum zira onu görem...