2.2

3.8K 386 428
                                    

sofia karlberg, stockholm syndrome

"Yani sen gizli numaradan Taehyung'u çizdiğin resimleri Taehyung'a gönderip ilanı aşk ediyordun ve bundan bizim haberimiz yoktu? Doğru mu anlamışım?"

Yoongi'nin sert sesiyle gözlerimi kırpıştırdım. "İlanı aşk sayıl-"

Lafımı kesti. "Tek sorun bu mu sence Lisa?" Elleriyle burun kemerini sıktı. "Biz senin her şeyini biliyoruz, sende bizim her şeyimizi biliyorsun. Ya da ben öyle sanıyormuşum. Bu olayı şimdi öğrendiğimize göre her şeyini bilmiyormuşuz..."

Haklıydı. Yoongi sinirini ve sevgisini Hoseok'a göre çok belli etmezdi fakat şimdi böyle konuştuğuna göre gerçekten bana kırılmıştı. Bu fazlasıyla pişman olmamı ve üzülmemi sağlarken konuşmaya çalıştım. "Haklısın. Ben..." Gözlerimi kaçırdım. "Sadece hislerime yenik düştüm. Size anlatmadım çünkü yaptığım şey bana bile yanlış ve saçma gelirken size anlatmak istemedim."

Bir şey demedi. Derince oflarken, Hoseok gözlerini bir bende bir Yoongi'nin üstünde gezdiriyordu. Yoongi'nin koluna yavaşça vurdu. "Pişman zaten."

Yoongi kafasını iki yana sallarken oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Telaşla ona bakarken, o gözlerini Hoseok'tan çekerek bana baktı. "Sana sinirli değilim Lisa. Sadece kırgınım. Girmemiz gereken bir sınav var o yüzden sınıfa çıkıyorum, siz gelirsiniz."

Bir şey dememe izin vermeden kantinden çıkarak merdivenlere yöneldiğinde yutkundum. Benim en hassas noktam Yoongi ve Hoseok'tu. Onlar benim dostumdu ve şu an çoktan bir tanesinin kalbini kırmıştım. Hoseok ona göre daha ılımlıydı. Hâlâ arkasından bakarken, Hoseok'un sesini duydum."Haklı ama biraz abartıyor. Birde üstüne ben gelmeyeceğim Lisa. Zaten şimdi sınav var, canımızı daha fazla sıkmayalım. Kalk hadi."

Bir şey demeden ayağa kalktım. Kendi de ayağa kalktığında, yanıma gelerek elini omzuma koydu. Kolu omzuma sarılıyken birlikte merdivenlerden çıkarak sınıfa ilerledik. Pozisyonumuzu bozmadan sınıfa girdiğimizde ilk gördüğüm kişi çoktan kalbimin hızlanmasına neden olmuştu bile. Yanında oturan Jimin, elindeki not olduğunu düşündüğüm kağıttan ona bakarak bir şeyler okurken o pek ilgileniyor gibi değildi.

Sınıfa girdiğimizi hissetmiş olmalı ki bakışları bize döndü. Önce yüzümde daha sonra ise omzumda gezindi. Sanki her şey ağır çekime alınmış gibiydi. Dün son attığı mesaj aklıma gelirken, bakışlarımı ondan çekerek Hoseok'un yanına oturdum.

Yoongi arkamızda elindeki notları gözden geçiriyordu. Ona bir şeyler demek istedim fakat sınav öncesi daha fazla moralimizin bozulmasını istemiyordum. Dün Taehyung'un attığı notlara gece geç saate kadar çalışmıştım ve itiraf etmem gerekirse öğrencilik hayatımda ilk kez fiziği anlamıştım. Mesajda dediği gibi notlar gerçekten o kadar öz ve kısaydı ki... Neden sınavlardan yüksek aldığını şimdi daha iyi anlayabiliyordum.

Beraber ders çalıştığımızı hayal ettim. Yanyana oturduğumuzu ve onun elindeki kitaba bakarak bana bir şeyler öğretmeye çalıştığını... Kafamı iki yana salladım. Fizik çalışmanın yan etkilerini kurduğum hayalin saçmalığından anlayabilmiştim.

Kısa süre sonra içeri ders hocamız girdi. Bu adamın bana takık olduğunu biliyordum ve bu yüzden derslerinde fazlasıyla dikkat ederdim. Bir kere adım çıkmıştı. Ders boyunca ağzımı açmadan otursam bile bu hocanın gözüne batabiliyordum.Elindeki sınav kağıtlarını vakit kaybetmeden dağıtırken herkes fazlasıyla sessizdi. Öyle ki Hoseok kopya bile dilenmiyordu. Laf arasında benim gibi geceye kadar çalıştığını söylemişti.

lie to me Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin