Yasemin bu durum karşısında oldukça şaşırmıştı fakat bunu belli etmemeye çalışarak garsonun peşinden yukarıya çıktı. Üst kata çıktığında koca salonda sadece Dilaver'in olduğunu gördü, demek Dilaver üst katı kapatmıştı.
-Hoş geldin Yasemin, nasılsın?
Yasemin Dilaver'in kendisine ismiyle hitap etmesine şaşırmıştı.
-Hoş bulduk Dilaver bey , ben iyiyim asıl siz nasılsınız yaranız nasıl oldu?
-Teşekkürler sizin yardımınız sayesinde iyiyim.
-Estağfurullah dün de söylediğim gibi benim yaptığımı herkes yapardı.
-Benimde dün söylediğim gibi, emin olun ki herkes yapmazdı. Bu arada ne alırsınız?
Masanın üstünde yok yoktu, çeşit çeşit tatlılar tuzlular içecekler vardı, alışılagelmiş söyleyişle bir tek kuş sütü eksikti. Yasemin böyle abartılardan pek hoşlanmazdı ama Dilaver'in kendisini etkileyebilmek için pastahanenin üst katını kapattırıp böyle bir masa hazırlatması oldukça hoşuna gitmişti.
-Bu kadar çok şey hazırlatmanıza ne gerek vardı Dilaver bey?
-Sizin yaptıklarınızın yanında bunların ne önemi var Yasemin hanım?
-Lütfen şunu tekrar edip durmayın gerçekten utanmaya başladım?
-Peki tamam Tıp fakültesinde okuyorum demiştiniz değil mi?
-Evet doğru hatırlıyorsunuz.
-Bitmesine ne kadar kaldı peki?
-Üç sene kaldı.
-Babanız ne işle iştigal ediyor acaba?
-Babam iş adamıdır.
-Öyle mi hangi sektörde acaba?
-Aslında tekstil ama başka sektörlerde de yatırımı var.
-Pardon şirketin adını öğrenmem de bir mahsur var mı acaba?
-Safran holding.
-Yaaa demek siz şu meşhur Safranzade ailesindensiniz?
-Meşhur derken?
-Yani Türkiye'nin tanınmış ve saygın ailelerinden biri olduğunuz için öyle söyledim.
-Ben zaten dün size soyadımın Safranzade olduğunu söylemiştim yanlış mı hatırlıyorum acaba?
-Doğru, söylediniz ama siz kafamdaki zengin kızı portresine hiç uymadığınız için sadece bir soyadı benzerliği olduğunu düşündüm.
-Kafanızdaki zengin kız portresinin nasıl olduğunu öğrenebilir miyim acaba?
- Şımarık, burnu havada, etrafındaki olaylara ilgisiz, işi gücü gezip tozup para harcamak olan birisi aklıma geliyor.
-Bence bu yaptığınız genelleme çok yanlış, bende bu saydığınız özelliklerin hiçbirisi yok.
-Sizde bu özelliklerin hiçbirinin olmadığının farkındayım sanırım siz her genellemenin içinde olan istisnalardan birisiniz ve iyi ki de öyleymişsiniz.
Yasemin aslında bu genelleme hakkında daha çok tartışmak isterdi fakat tanıdığı zengin kızlarını aklından geçirdikten sonra Dilaver'in yaptığı genellemenin çok da yanlış olmadığına kanaat getirip konuyu uzatmamaya karar verdi.
-Ne oldu, ne düşünüyorsunuz?
-Yok bir şey öylesine dalmışım. Siz ne işle uğraşıyorsunuz Dilaver Bey?
-Ben ticaretle uğraşıyorum. Daha çok ithalat, ihracat.
-Benim babamda ticaretle uğraşır fakat şimdiye kadar Taksim'in ortasında kurşunlandığını hatırlamıyorum.
Yasemin sorduğu sorularla Dilaver'i terletmeye başlamıştı. Yasemin, Dilaver'in karanlık işlerle uğraştığını kendisine söylemeyeceğini biliyordu, fakat kendisinin bunun farkında olduğunu ona göstermek istiyordu.
-Ne diyeyim demek ben babanızın çalıştığı kişiler gibi iyi kişiler bulamamışım. Hem boşverin bunları canım daha güzel, hayatı yaşanılabilir kılan şeylerden bahsedelim.
-Ne gibi şeylerden mesela?
-Mesela müzik, mesela sinema, mesela edebiyat ve daha niceleri...
-Siz bu saydıklarınızla ilgilenir misiniz?
-Pardon siz benim nasıl biri olduğumu düşünüyorsunuz Allah aşkınıza?
Dilaver'in suratı değişmişti, sinirlendiği belli oluyordu, Yasemin ileri gittiğini anlamıştı fakat artık yapacak birşey yoktu.
-Ben öylesine sormuştum.
-Ben sizin hakkımda ne düşündüğünüzü anladım Yasemin hanım ama ben düşündüğünüz kişi değilim, müsadenizle ben kalkayım önemli bir işim var, isterseniz sizi arabayla bıraktırabilirim.
-Gerek yok kendim gidebilirim size iyi günler dilerim.
-İyi günler ve yaptığınız yardımlar için teşekkürler.