Yasemin ailesine bu kadar çok yalan söylediği için kendine kızarak köşkten çıktı. Köşkün bahçesindeki itina ile yetiştirilmiş türlü türlü çiçeklerin kokusu ilkbaharın taze ve ferah havası ile muhteşem bir birliktelik oluşturmuştu, Yasemin derin bir nefes alarak ciğerlerini bu enfes havayla doldurdu. Bahçe ilkbaharın gelmesiyle birlikte kış aylarının solukluğundan kurtulmuş, rengine ve canlılığına kavuşmuştu.
Yasemin'in mutlu olabilmesi için gereksinim duyduğu herşey vardı fakat dün akşamdan beri içini adını koyamadığı bir mutsuzluk kaplamıştı. Aslında Dilaver'den hoşlanmıştı ama hoşlandığı kişinin Dilaver gibi biri olması onu umutsuzluğa sürüklüyordu.
-İyi günler Yasemin Hanım.
Yasemin köşkün belçisi Murtazanın verdiği selamı farkedemeyecek kadar dalgın bir şekilde köşkten çıktı ve yürümeye başladı. Biraz yürüdükten sonra gözüne Dilaver'in arabası takılmıştı.
-Aman tanrım ben bu arabayı tamamen unutmuştum, inşallah anahtarlar mantomun cebinde kalmamıştır. Yasemin Dilaver'in arabasını evden kimse göremesin diye biraz uzağa paretmişti yürürken görmeseydi arabayı hiç hatırlayacağı yoktu. Anahtarları bulmak için çantasını araştırmaya başladı, çantanın içi çok karışıktı ve anahtarı bir türlü bulamıyordu "Eve dönünce bu çantanın içini düzenlemeliyim" diye düşünürken anahtarları buldu ve etrafta kimsenin olmamasına dikkat ederek arabaya bindi.
-Neyse hiç değilse bu olay sayesinde araba kullanmaya başladım.
Yasemin bu olayın hayatında yaptığı tek değişikliğin araba kullanmaya başlaması olduğunu düşünüyordu ama yanıldığını ve hayatının kökünden değişeceğini çok yakında görecekti. Yasemin arabayı çalıştırdı ve okuluna doğru yola çıktı, okula yaklaştıkça Dilaver'in adamını nasıl tanıyacağını düşünüyordu, okulun girişine geldiğinde birisi dikkatini çekmişti. Adam da ona doğru yürümeye başlamıştı.
- Günaydın Yasemin hanım.
-Günaydın, siz Dilaver beyin…
-Evet ben Dilaver bey için çalışıyorum. Dilaver bey size teşekkür etmek için Pera pastanesine akşam üstü çayına davet etti. Ben saat dörtte sizi burada bekliyor olacağım.
Yasemin sinirlenmişti emrivakilerden hiç hoşlanmazdı bu Dilaver kendini ne sanıyordu böyle...
Adam neden sonra Yasemin'in içinden geçirdiklerini duymuş gibi ekledi.
-Yoo lütfen yanlış anlamayın bu bir emrivaki değil, gelip gelmemek sizin tercihiniz eğer gelmek isterseniz ben saat dörtte sizi burada bekliyor olacağım, şimdilik iyi günler Yasemin hanım.
Yasemin adamın aklından geçenleri okuduğunu sanmıştı, adamın bu düzeltmesi sinirlerini biraz olsun yatıştırmıştı. Ama yine de oraya gidip gitmemek konusunda kararsızdı, bir an evvel Aysel'i bulup onunla bu konu hakkında konuşmak istiyordu. Yasemin seri adımlarla okulun kantinine gitti Aysel'i orada bulacağından emindi.
-Yasemin nerelerdesin sen?
-Dur şimdi sana anlatacağım çok önemli şeyler var.
-Ne anlatacaksın, bak şimdi heyecanlandım.
Aysel oldukça meraklı bir kızdı ve Yasemin'in bu sözlerinden sonra merakı iyice artmıştı.
-Dün akşam Taksim'e çıktım ya.
-Evet ne oldu?
-Tam plakçıdan çıktım ki bir silah sesi arkama dönüp bir baktım, adamın biri yerde yatıyor. Ben de tabi yardım etmek için yanına gittim.
Yasemin olanları en ince ayrıntısına kadar anlattı sonra Aysel'e Dilaver'in çay daveti konusundaki fikrini sordu.
-Nasıl bir adam bu Dilaver Bey?
-Uzun boylu atletik yapılı yakışıklı bir adamdı.
Aslında yakışıklı kelimesini kullanmak istememişti ama birdenbire ağzından çıkıvermişti.
-Ne oldu Yasemin? Yanakların kızardı, doğruyu söyle yoksa sen bu adamdan hoşlandın mı?
-Hayır ne münasebet, nereden çıkarıyorsun böyle saçma şeyleri Aysel?
-Ne kızıyorsun canım sadece sordum.
-Sorma lütfen benim öyle bir adamla ne işim olur.
-Peki dediğin gibi olsun ama bence sen yinede büyük konuşma hayatın neler getireceği hiç belli olmaz.
-Peki ne diyosun sonuç olarak davetine gideyim mi?
-Bence git sonuçta sen ona zor durumunda yardımcı olmuşsun o da bir teşekkür edebilmek için seni çay içmeye davet etmiş, bunu daha derin sebeplere bağlamana gerek yok.
Yasemin içten içe bu davetin daha derin sebepleri olmasını istiyordu. Zaman o gün Yasemin için daha ağır akmıştı. Saati güçlükle dört etmişti erkenden çıkarak gitmeye çok hevesli görünmek istememesi de son dakikaların daha zor geçmesine neden olmuştu. Okuldan çıkar çıkmaz kapıda kendisini bekleyen arabayı gördü. Sabah ki adam Yasemin'i görür görmez arabadan indi.
-Merhaba Yasemin hanım gelmenize çok sevindim. Dilaver bey de çok sevinecek. Buyurun gidebiliriz.
Adam Yasemin için arka kapıyı açtı, Yasemin arabaya binerken etraftaki meraklı gözler hep onun üstünde toplanmıştı.
Aslında Yasemin'de okula her gün özel araba ile gidip gelebilirdi ama o hiçbir zaman gösteriş meraklısı olmamıştı, arkadaşlarının çoğu onun Türkiye'nin en zengin ve köklü ailelerinden biri olan Safranzade ailesinden olduğunu bile bilmezlerdi. Yasemin bunu bilirlerse ona karşı olan davranışlarının istem dışı bile olsa değişebileceğinden korktuğu için bunu iki üç çok yakın arkadaşı dışında kimseye söylememişti.
-Yasemin hanım radyoyu açmamı ister misiniz?
-Bilmem siz bilirsiniz.
-Yasemin hanım bilmenizi isterim ki Dilaver beye yardım ettiğiniz için ben ve arkadaşlarım size müteşekkiriz kendisi bizim için çok değerlidir.
-Madem öyle neden dün akşam kendisini yalnız bırakmıştınız?
Yasemin'den böyle bir karşılık beklemeyen adam ne cevap vereceğini şaşırmıştı.
-Yani kendisi tek gitmek istediğini söyledi biz ısrar ettik ama Dilaver Bey bir karar verdi mi ondan asla vazgeçmez.
-Pardon ama Dilaver bey ne işle uğraşıyor acaba?
Adam Yasemin'in üst üste gelen soruları karşısında sıkışmıştı.
-Yasemin hanım sorularınızın cevabını sanırım Dilaver beyin vermesi daha iyi olur.
Daha sonra pastaneye gelene kadar ikisi de konuşmadılar, adam pastanenin hemen önünde arabayı durdurdu ve hızla arabadan inerek Yasemin'in kapısını açtı.
-Teşekkür ederim, bu arada adınız neydi?
-Benim adım İlyas Yasemin hanım.
-Peki tekrar teşekkürler İlyas bey.
-Rica ederim Yasemin hanım iyi günler efendim.
Yasemin çekingen adımlarla pastaneye girdi. Kapıda onu hemen bir garson karşılamıştı. Yasemin'in gözleri oldukça kalabalık olan pastahanede Dilaver'i aradı fakat bulamadı kendi kendine demek daha gelmemiş diye düşündü.
-Buyrun efendim fakat ne yazık ki bütün masalarımız dolu eğer biraz bekleyebilirseniz.
-Aslında ben Dilaver...
-Çok özür dilerim Yasemin hanım buyrun efendim Dilaver bey üst katta sizi bekliyor.