X-11

371 49 26
                                    

Bu hafta yazdığım mektubu geciktirmem konusunda bana hak vermelisiniz. Normalde dün göndermem gerekiyordu, ama yaşadığım dehşetten dolayı tamamiyle aklımdan çıkmış, sonrasında ise kendimde bu cesareti bulamamıştım.

Dün sabahın erken saatlerinde kız kardeşimle başladığımız dikiş kursu için hazırlanmaya koyulmuştuk. Evden çıkmamız, kardeşimin ağır ve özenli hazırlanmalarından dolayı biraz zaman aldı. Kapının önüne çıkıp öfkeyle onu çağırmak için bağıracağım sırada, gördüklerim karşısında dilim tutuldu. Kapının önünde bir kedi vardı. Bembeyaz tüylere ve boncuk gibi gözlere sahipti. Bir süre sağ elim yüreğimde ve titreyen dizlerimle kalakaldım.

Artık beni biliyordunuz, Bay K.

O an şimdiye kadar size verdiğim tüm detaylarda aslında birnevi açık adresimi de vermiş bulunmakta olduğumu fark ettim. Acilen bir şeyler yapmam gerekiyordu. Belki buralardan gitmek... çok uzaklara gitmek ya da kendimi derhâl öldürmek...

Geçen hafta hareketlerinizden dolayı yazdıklarımın farkında olmadığınızı, bilâkis sizin için önem arz etmediğini düşünmüştüm. Bu sürpriz, yazdıklarımın size ulaştığına dair bir kanıt mıydı?

Hayır Bay K, yalvarırım bana böyle şeylerle gelmeyin. Beni biliyor olmanız, ölecek olmamdan çok daha kötü. Lütfen bu kediyi buraya bırakan siz olmayın. Her şeyi aşabilirim de, kim olduğumu biliyor olmanızı aşamam.

"Haydi, neyi bekliyorsun?"

Kardeşimin seslenmesi üzerine gözlerimi kediden ancak çekebildim. Bir açıklama yapmamı bekleyen gözlerle bana bakıyordu. Suskunluğumu görünce 'ne oldu' dercesine başını iki yana salladı.

"Sana sonra her şeyi anlatırım, önce bu kediyi saklamamız gerekiyor."

Yerde miyavlamaya ve gözlerimizin içine bakmaya devam eden kediye döndü. Başını hızla iki yana sallarken bunun bir 'hayır' demek olduğunu biliyordum.

"Annemi başımıza musallat edemeyiz."

Haklıydı, ama sizden gelen bu sevimli şeyi nasıl gözardı ederdim? Üzerime çöken üzüntünün hiçbir şekilde tarifini yapamazdım. Bunu anlatmaya kelimelerim yetmezdi. O an günlerdir bize uğramayan çocuk karşımızda dikildi. Yerde duran kediyi aldığında telâşa kapıldım.

"Kedim buraya mı gelmiş?"

Üzerimdeki üzüntü öyle bir hayal kırıklığına dönüşmüştü ki, dudaklarım bir süre ne söyleyeceğini bilmeden açık kaldı. Bu yersiz tahminlerim beni bozguna uğratmıştı. Fakat bunun beni sevindirmesi gerekirken, sizin bırakmadığınızı bilmek de içten içe beni kedere boğmuştu. Her şeyi bilmenizi istiyor, ama aynı zamanda da istemiyordum. Son zamanlarda ikilem delisi olup çıkmıştım.

"Haydi, gidiyoruz."

Kardeşim koluma girip beni yürütmeye çalışırken, gözüm hâlâ çocuğun üzerindeydi. Sanki bana ait en değerli şeyi kaybediyordum. Başımı yere eğip kediye bir kez bile dokunamamanın verdiği üzüntüyle yürümeye başladım. Fakat çocuk tam yanımdan geçerken öyle bir şey söyledi ki, yeniden yolun ortasında kalakaldım.

"Emanetine iyi bakacağım."

Fısıltı hâlinde söyledikleri ve bir gözünü kırpmaya çalışması, karmakarışık olan duygularıma bir kamçı daha indirmişti. Çocuk her şeyi biliyordu. Bunu söylediklerinden değil, bir bakışıyla anlamıştım. Önce bana kediyi göndermiş, sonra annemin izin vermeyeceği aklınıza gelmiş gibi bu küçük arkadaşımı oyuna dahil etmiştiniz.

Siz nasıl bir insansınız böyle?

Yanımdan geçip gidenlerin arkasından bir süre daha bakmaya devam ettim. Size ilk kez haddinden fazlaca kızgınım. Gün geçtikçe bir şeylere değer vermeme sebep oluyorsunuz. Sizden önce yalnızca kız kardeşime değer verirdim. Fakat sonra siz geldiniz. Hayatıma bir çocuk ve kedi koydunuz. Artık o çocuğun bile sizin işiniz olduğuna inanmaya başladım. Beni çok daha önceden biliyor, hayatıma değer vereceğim mahlukları koymaya çalışıyordunuz. Hâlâ yaşanmaya değer güzel şeyler olduğuna inandırmaya çalışıyordunuz.

Çocuğun bizim eve gelmesinin, o kitap hakkında söylediği şeylerin, bir büyük edasıyla fısıldadığı sözlerin her birinde sizin parmağınız vardı. Sizi çalılıkların arkasından izlediğim her vakitte farkımda olup umursamaz davrandınız. Şimdiye kadar kim olduğumla beraber hakkımdaki gerçeği de sizden saklamak zorunda kaldım.

Oysa siz, çok çok önceden bir elim olmadığı için karşınıza çıkamadığımı biliyordunuz.

İntihar Mektupları [ Tamamlandı ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin