Yalınayak toprak üzerinde bilinmezliğe kavuşmak adına yürüyorum.
Bir ezan vaktinin huzuru var içimde.
Bir ikindi vakti yağan yağmur kokusunun huzuru var.
Toprakla bir olmanın huzuru var içimde, özüme dönmenin huzuru.
Kısacık hayat yolculuğunun sonunda varacağımız durağı bilmenin huzur var.
Göğe uzatıyorum ellerimi,yıldızlara kavuşurcasına.
Biliyorum, yerle gök arasında aşk kentinin yıkılmış bir şehriyim.
Yine biliyorum ki yerin altına varınca her şey son bulacak.
Gönlümüzün her hücresi acı olsa da son bulacak.
Bende isterdim gönül kafesimde sevgiyle besleyeceğim bir sevda kuşumun olmasını.
Bende isterdim aşk tadının gül kokusuna karışmasını lakin kentimizi yerle bir ettiler.
Topraktan kopup bir an denizin tuzlu sularına sunuyorum kendimi.
Sonsuzluğa yolculuk öncesi bedenimle ruhumu arındırmaya vakit arıyorum.
Kendimi sulara adıyorum, duygularımı boğmak istercesine.
Bir bebeğin doğum şaşkınlığıyla toprağa dönüyorum.
Kendimi ararcasına dağları, tepeleri mesken ediyorum kendime.
"Ben kimim, neyim" sorularına cevap ararcasına ucan kuşlara kendimi soruyorum.
Kendimi arıyorum dağlarda, denizlerde, göllerde, çöllerde.
Sevdiğim bir eşyanın kaybolunca ki hüznü var içimde.
Kendimi ararken bulamamanın mutluluğu var içimde, hiçliğimin farkına varmanın huzuru var.
Sonra yeniden kendime dönüyorum, kalbime dönüyorum.
Ne de çok acı birikmiş içinde.
Dünyaya sığamadım.
Toprağa, denize, dağa, çöle sığamadım.
Kendime dönüp baktığım vakit yine bulamadım kendimi.
İnsan geç farkına varıyormuş "kalbim" dediğin mekanın bir başkası tarafından yıkıldığını.
Sana ait olan bir mekan başkasının elinde, ne tuhaf.
Sahi buna aşk mı diyorlardı?
Aşk dediğin kendin olmaktan vazgeçmek mi?
Aşk dediğin dünyaya sığamayıp bir göğüs kafesine sığabilmek mi?
Aşk demek kalbinin senden çalınıp gözünün toprağa bakması mı?
Aşk demek kendini arayıp bulamamak mı?
Üzerimde yaşamın ağır yorgunluğu var.
Anlaşılamamanın hüznü var.
Toprak kardeşe sarılma hasreti var içimde.
Özüme dönmenin heyecanı.
Misafir geldim bu dünyaya.
İki parçacık halinde, beden ve ruh.
Beden dünyası kardeşi toprağa varacak.
Peki ya gönül kenti ruhumuz?
Aşk ile hayat bulan, aşk ile ölen bir ruh bedenden ayrılınca hasret biter mi?
Ruhumun en derininde saklı olan bu acı, yolculuğa çıkıyor.
Her şeyin, belki de duygulardan arınmanın huzuru var içimde.
Beden toprağa, ruh emanet alınan yere; gerçek aşka...
Sonun, gerçek başlangıcının başlamasının mutluluğu var içimde...