2.8

1.6K 145 595
                                    

Multideki şarkı: Allame / Hayalin Yeri Yok

Yorumlarınızı, görüşlerinizi lütfen belirtin ve oy vermeyi unutmayın.

Bu sefer bir sınır koymuyorum ya da daha sonrada koymayacağım. Kaç ay oldu bilmiyorum ama yüzlerce kişi okurken altmış oy bile zar zor verildi. Zor değil, emeğimin karşılığını istiyorum sadece. Umarım bunu verebilirsiniz.

İyi okumalar.

'22.00 - 06.02.21'

Herkesin karanlıktan aydınlığa çıktığı ve kendini gerçekten rahat hissettiği bir an olurdu. Daha doğrusu tüm kararsızlığına, düşüncelerini toplayamamasına aynı zamanda da kendini kötü hissetmesine rağmen güvende hissettiği bir an... O an öyle bir şeydi ki tüm düşüncelerinizden sıyrılabilirdiniz. Elleriniz her yere uzanabilirdi, istediğiniz her şey olurdunuz ve istediğiniz her şeyi yapabilirdiniz. Bense şu an o anın içinde kaybolmuştum.

Kötü hissediyordum. Güldüğüm anlarda bile kalbimin bir köşesinde taşıdığım acılarımla gülüşlerim ve neşem kırılıyordu. Kendimi unutmak için başkalarını güldürdüğüm ama sonunda onların bu kadar mutlu olmasını kıskandığım bir döngünün içine girmekten alıkoyamazdım kendimi. Bu belki babamla, belki de sevgiye aç kalmış bir yarımla ilgiliydi. Yoksa kimse dudaklarının kırık tebessümler dağıtarak insanları kandırmasını istemezdi.

Bugüne kadar mükemmel bir oyun sergileyerek acılarımı gizlemişken onun bir anda kendi açmış gibi tek tek yaralarımı bulup beni sarmalamasına anlam da verememiştim. Kendimi içine çektiğim ve özenle gizlendiğim sağlam kavuğumda tek başımayken başkaları gibi o kavuğu kırmaya çalışmamıştı. Önce o kavuğu sevmiş, ardından da çıplak elleriyle canımı yakmadan bir kapı yapmıştı. Kapı, son derece özenliydi. Oluştuğu sırada kalbimin hayretleri ve şaşırtıcı bir biçimde durulması da çok tuhafıma gitmişti ama bu olay engel olamayacağım kadar güzeldi.

Duyguları ve benliği o kapıdan içeri sızdığında yerde ufalanmış bedenimi öyle bir sarmıştı ki nefesim kesilmişti. Belki de bu yaşadığıma dair olması gereken bir tepkiydi. Beni sarmalamasıyla uzun bir süredir kimseye dolanmayan kollarım onun güçlü benliğine tutunmuştu. Kollarım güçsüzdü, güçsüz ve yara içindeydi. Sevgisizliğin getirdiği acı izlerin üzerinde parmak uçları sihir yapıyor gibi gezindi sadece. O an anladığım tek şeyse bana olan yakınlığının tek sebebinin beni sevmesi olmadığıydı. Beni birinin yerine koyduğunu anlayabiliyordum ama o kişinin kim olduğunu henüz anlayabilmiş değildim.

Şu an onun kollarında, bedeninin sıcaklığıyla yatıyor olmak da bu yüzden beni rahatlıyordu. Güven bulmak, güvene kavuşmak, güvenin içinde olup yok olmayı beklemek böyle bir şeydi. İşte ben o kaygılarımı geride bıraktığım ana kavuşmuştum.

Abimin odada bizi tam iş üzerine düşecekken basmasından sonra birlikte biraz daha oturup odalara dağılmıştık. Abim Gizem'le vakit geçirme kararı alıp odayı boşalttığındaysa nefesi Kürşat'ın odasının önünde bulmuştum. Beni gördüğü ilk an dudaklarındaki tatlı gülümsemesi hoşuma gitmişti. Sonrasında yavaş yavaş sinsilik kazandırmasıysa içimdeki zilli yılanı uyandırmıştı. Kolları arasına girip onu sardığımdaki rahatlamayı çoğu şeyde asla hissedemezdim. Şimdiyse elleri çok hafif bir şekilde saçlarımı okşuyor, ara sıra dudakları saçlarımın üzerine öpücük bırakıyordu. Henüz uyuyamamıştık. İşin garip tarafıysa geldiğimden beni tek bir kelime de konuşmamamızdı.

"Şimdi," dedi çok sakin bir ses tonuyla,
"...şimdi bana soracağın herhangi bir şeyi sana anlatacağım." İçimde ufak bir heyecan biriktiğinde onun belimdeki ellerinin gerilişini hissettim. Sorabileceğini şeylerden korkuyordu, bu konuda haksız da sayılmazdı çünkü sorabilecek çok şeyim vardı ama en çok merak ettiğim diğer tüm soruları silip atıyordu zihnimden. İşaret parmağım göğsünün üzerinde dairesel bir eksen çizerken içimdeki heyecana rağmen sakince soluyordum kokusunu.

Meet the Music | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin